TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Erdoğan:

TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Erdoğan:

"Bu millet, 15 Temmuz'da bu kahramanlığı yapmış millet, kendi anayasasıyla yönetilmeye layık, darbecilerin anayasasıyla değil"- "15 Temmuz'da kazanan bu millet, anayasasıyla da kazanacak, hükümet etme sistemiyle de kazanacak. Halkın iradesinin yönetime ya

KOCAELİ (AA) - Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Bu millet, 15 Temmuz'da bu kahramanlığı yapmış millet, kendi anayasasıyla yönetilmeye layık, darbecilerin anayasasıyla değil." dedi.

TÜGVA Kocaeli İl Temsilciliğince düzenlenen "STK Buluşmaları" programında konuşan Erdoğan, sivil toplum buluşmalarının çok önemli olduğunu, Türkiye'nin geleceğinin inşasında sivil toplum kuruluşlarının önemli rol oynayacağını söyledi.

Erdoğan, demokrasinin güçlenmesinin, halkın temsilinin güçlenmesinin sadece sandıkta değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının güçlü olmasıyla gerçekleştiğini vurgulayarak, siyasi partilerin de aslında bir sivil toplum kuruluşu olduğunu kaydetti.

Bugüne kadar güçler ayrılığı ve parlamenter sistemin işlediğinin iddia edildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ancak bu bir yalandı, bir kandırmacadan ibaretti. Türkiye'de güçler ayrılığı ilkesi işliyor olsaydı, bir sandıkta kullanılan oydan hem yasama hem yürütme organı kurgulanmazdı. Belediye başkanlığı seçimlerinde bir sandıkta belediye başkanlığı için oy kullanıyoruz, diğer sandıkta büyükşehir belediyelerinde belediye meclisi için, diğer belediyelerde il genel meclisi için oy kullanıyoruz. Zaman zaman belediye başkanının aldığı oyla mecliste aynı partinin adlığı oy arasında yüzde 15, yüzde 20, yüzde 25'lere varıncaya kadar farklar oluşuyor. Demek ki millet sandıkta dahi bu iki organı birbirine karşı dengelemeyi iyi biliyor. Hani o 'göbeğini kaşıyan, bidon kafalı cahil halk' var ya gayet oy kullanmanın ne olduğunu, iki organın birbiri arasında dengesini nasıl kuracağını çok iyi biliyor ama parlamenter sistem olduğu söylenen, yasama ve yürütmenin güçler ayrılığı ilkesine bağlı olarak işlediği söylenen hükümet sisteminde halka bir oy kullandırılıyordu, o oyun içinden hem meclis hem hükümet hem yürütme oluşmak durumunda kalıyordu. Eskiden cumhurbaşkanı da oradan çıkıyordu."

- "Sistemde 2 dönem şartı"

"Şimdi bu yeni sistemin belki de en kritik noktalarından bir tanesi, yasama ve yürütme için halkın ayrı ayrı oy kullanacak olması." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hani diyorlar ya ana muhalefet, 'tek adamlık olacak' diyor bir gün, ertesi gün çıkıyor 'çift başlılık olacak' diyor. Aslında sistemin güçlü noktalarını anlatmaya çalışıyor, 'evet' oyu vereceğini düşünüyorum çünkü tek adamlıktan kastı aslında sistemde yürütmenin güçlü ve net bir yapıya kavuşması, halka doğrudan hesap veren bir yürütme organının kurgulanması. Çift başlılıktan aslında maksadı, yasamayla yürütme arasında güçler ayrılığı ilkesinin işliyor olması. Sanıyor ki Tayyip Erdoğan ilelebet Türkiye'yi yönetecek, Tayyip Erdoğan ilelebet Türkiye'yi yönetecek olsa keşke ama... Niye keşke, devamlı Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla o partinin başında kalıyor ya onun için keşke.Yoksa Tayyip Erdoğan bu ülkede 3 dönem sınırını getiren, siyasette dönüşümü, dinamizmi genişleten bir lider. Onun zaten 'bir ülkenin başında kalayım' diye bir iddiası da yok. Onun için bu sistemde 2 dönem şartı getiriliyor."

Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 41 oy alan AK Parti'nin tek başına iktidarı kurması mümkün olmayan bir tabloyla karşılaştığını anımsatarak, "Bu sistem koalisyon üreten bir sistem, bu sistem kriz üreten bir sistem. Şimdi Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir liderimiz var diye, karizmatik bir liderimiz var diye, dünya liderimiz var diye Türkiye'de hep tek parti olacağını sanmayalım." ifadelerini kullandı.

Bu yapının sağlıklı olmadığına işaret eden Erdoğan, "Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lider bile bu bürokrasinin yavaşlığından, işlerin önüne taş koyulmasından şikayet ediyorsa yürütmenin de halka doğrudan hesap vermesi lazım." dedi.

Bilal Erdoğan, koalisyon dönemlerinde yaşananlara değinerek, "Maalesef bu ülkede hükümetler otellerin lobilerinde, Ankara'nın arka kulis koridorlarında ve medya patronlarının masalarında kuruluyordu. Artık bu ülkede hükümet etme halkın oyundan başka hiçbir aracıya mahal bırakmadan oluşturulmak durumunda. Bu sistem bunu temin etmek için önemli bir adım. Neden bugün sorusunun iki cevabı var. Biri, 15 Temmuz tecrübesini yaşamış olmamız, 15 Temmuzu yaşadık, bunun bir daha olmaması için anayasal olarak ne yapılabilir? Bir de böylesine önemli bir değişiklik, Türkiye'nin geleceğini, 21 yüzyılını kurgulayacak olan böylesine önemli bir değişiklik, Tayyip Erdoğan gibi bir liderin olmasa yapamayacağımız bir değişiklik. Onun için gün bugündür ve gönül isterdi ki bütün anayasayı halkın seçtiği temsilciler baştan kurgulasın, yeni baştan yazsın. Bunun mümkün olması, maalesef... Ankara'nın sistemi buna elverişli değil." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bağımsızlığımızı kazanmak için daha güçlü olma şansımız var"

Bugüne kadar darbecilerin yaptığı anayasaların halka reva görüldüğünü kaydeden Erdoğan, "Bu millet, 15 Temmuz'da bu kahramanlığı yapmış millet, kendi anayasasıyla yönetilmeye layık, darbecilerin anayasasıyla değil. Sen o darbecileri meydanlarda yeneceksin, ondan sonra onun kurduğu düzene teslim olacaksın. Var mı böyle yağma? Onun için 15 Temmuz'da kazanan bu millet, anayasasıyla da kazanacak, hükümet etme sistemiyle de kazanacak. Halkın iradesinin yönetime yansımasında aracıları aradan çıkaracak, darbecileri, koalisyonları, sermaye sahiplerini, medya sahiplerini, dış güçleri... Bunları artık devreden çıkarmamız lazım." şeklinde konuştu.

Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü bir lider olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Öyle bir lider olmasaydı, bu halk 15 Temmuz'da sokaklara dökülür müydü? Bu mücadeleyi veren bir liderimiz var. Bu bağımsızlık mücadelemizde bize yol açan bir liderimiz var. Şimdi bu bağımsızlık mücadelesinde bu liderin arkasına geçip, bu mücadeleye katkı vermemiz gerekmez mi? Ve bu Tayyip Erdoğan için değil, Tayyip Erdoğan'dan sonra bizim çocuklarımızın yaşayacağı 21. yüzyıl için. Bakın Hz. Ali'nin güzel bir sözü var, 'Çocuklarınızı yaşayacakları dönemin şartlarını göz önünde bulundurarak yetiştirin.' Şimdi biz çocuklarımızı bağımsız bir Türkiye'ye göre yetiştirmeliyiz ve o Türkiye'yi de bu 16 Nisan halk oylamasında muvaffak olabilirsek ancak kurabiliriz çünkü 'hayır' seçeneği sadece geçmişi vadediyor. 'Hayır' seçeneği diyor ki Tayyip Erdoğan'dan sonra bu ülkede yine koalisyonlar olur, yine krizler olur, yine darbeler olur. 'Evet' seçeneği diyor ki bunlara bir son verme şansımız var, bağımsızlığımızı kazanmak için daha güçlü olma şansımız var. "

Muhtarlıkların, lokantaların kapatılacağı, meclisin feshedileceği şeklindeki iddialara da değinen Erdoğan, "Bir tane maddesini de doğru bil şunun, bir kere dersini çalış gel. Yani sen kimseye hesap vermiyorsun, partinin başından inmen için 'hangi rezaleti yaşasak da bir şey olmuyor' diye bu kadar mı insan basiretsiz, ferasetsiz davranabilir. Kasetle partinin başına geldin diye bu kadar mı sorumsuz olabilir. Bu halkın değerleriyle, bu milletle kavga etmeyi ne zaman bırakacak CHP zihniyeti. Ya Türkiye'nin doğru, halka hesap veren bir sosyal demokrat partisi olamayacak mı? Yazık günah, 16 Nisan bu işi de düzeltecek çünkü 16 Nisan'dan sonra bu yeni sistemde her şeyi çözen halkın hakemliği olacak. Öyle kolay kolay partinin başında duramayacaksın, halkına karşı hesap vereceksin. Sen 7 seçim kaybediyorsun, ne zaman bırakacaksınız?" ifadelerini kullandı.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :