M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Tapelere imanım yok!

Herkes görmek istediğini görüyor…

Yazılarımı okuyanlar son günlerdeki olayları yorumlarken gösterdiğim hassasiyetin farkındadırlar…

Başbakan Erdoğan’ı bu süreçte daha çok neden desteklemek gerektiğini anlatırken ‘cemaatle’ ilgili cümleleri mahfuz tutuyorum.

Çünkü o kısımla ilgilenmiyorum…

***

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile 2011’de yaptığım bir söyleşi vardı…

Sayın Davutoğlu’nun neden siyasete girdiğiyle, bu sürece nasıl gelindiğiyle ilgili bir soru sormuştum…

Cevabı şöyleydi:

Gerek AK Parti’nin kuruluşu aşamasında, gerek 2002 seçimlerinde ve 2007’de Sayın Başbakanımız teveccüh gösterdiler; kuruluş aşamasında da bulunmamız için davet ettiler. Ancak ben hep akademik hayatta faaliyetlerimi sürdürmek istiyordum. Mazur görülmemi rica ettim ve akademik çalışmalarıma devam ettim. Ancak bir taahhütte de bulundum; bu dava hepimizin davası, benim akademisyen olarak yapabileceğim bir katkı olursa her zaman desteği veririm, hiçbir fedakârlıktan da kaçınmam, dedim. Hükümet kurulduktan sonra ‘başdanışman’ olarak katkıda bulunmam istendi ben de elimden geldiğince katkıda bulundum. 2007 seçimlerinden sonra yine teveccüh gösterdiler, ancak o zaman da akademik hayata dönüp yarım kalan kitaplarımı bitirmek düşüncesiyle mazur görülmek istedim. Akademik hayata dönme hazırlıkları içindeyken bu kararımı değiştiren olay daha sonra AK Parti hakkında açılan kapatılma davası oldu. Çünkü bu kapatma davası, milletin iradesine karşı açılmış bir davaydı. Millet iradesine karşı böylesine bir komplonun kurulduğu dönemde akademik hayata dönmeyi ahlaki sorumluluk açısından doğru bulmadım. Bir daha millet iradesine bu şekilde bir müdahale olmayıncaya kadar da bu mücadeleyi sürdürme kararına vardım.

***

Bizim durduğumuz nokta tam da burasıdır…

Millet iradesine karşı sürdürülen bir komplo vardır.

Ve bu komplonun boşa çıkması için düşünce serdetmek de, tarih önünde bir vazifedir…

***

Bir kere…

“Rüşvet, yolsuzluk” iddiaları sadece bugün ortaya atılan iddialar değildir.

Süleyman Demirel’le, Tansu Çiller’le, Mesut Yılmaz’la ilgili olanlara girmiyorum bile…

Sadece Erbakan Hoca ile ilgili olanını hatırlamakta fayda var:

DYP Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, “Genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı, mal bildirimi, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele yasasına aykırı davrandığı’’ gerekçesiyle rahmetli Erbakan Hoca hakkında, Meclis soruşturması açılmasını istemişti.

Yıl; 1996…

Önerge 5 Haziran 1996 günü TBMM’de ele alındı.

Yine de hatırlamayanlar Google’a “148 kilo altın” yazsınlar, bakalım ne çıkacak?

Şimdi; ‘çıkan bunca tape’lere bir yanları gülerek iman edenler, o gün de Ali Rıza Gönül gibi düşünmüşlerdi…

Merhum hocamızın ‘genel ahlaka aykırı şekilde mal edindiği’ni…

Bugün, nereden geldiği belli olmayan tapelerle Başbakanı yargılayanlar; biliyorum ki dün de pek çok cepheden rahmetli Erbakan’ı yargılamışlardı…

***

Açıkçası bu nereden geldiği belli olmayan tapelere imanım yok!

Bırakalım bazıları da Ebu Cehil’in ateşine odun taşısınlar, bu tapelere iman etsinler…

Biz dün durduğumuz yerde sarsılmaz bir imanla nasıl durmuşsak, bugün de o noktada durmaya devam edeceğiz.

***

Nasıl söylemişse Yunus, biz de öyle söyleyeceğiz:

Ko gülen gülsün,

Hak bizim olsun.

TWİTTER: @malikoseoglu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum