Sultan pınarından su içmek..

Sultan pınarından  su içmek..

Bu haftaki gezi güzergâhımızda “Bozkır, Bağbaşı   Barajı, Taşkent, Hadim, Koralan, Dedemli”  istikametine yol aldık.

Bu bölgede asırlardır bir sanat olarak ceddimizin yaşamında birebir var olan mesleklerin son ustalarını gördük.

dedemli-gezi)-(1).jpg

Babadan oğula devam eden semercilik, nalbantlık, bıçakçılık, sıcak demir olarak tarif ettiğimiz el emeği ile imalat ve tamirat ustaları kendi çocuklarının bu işe devam ettirmeyeceğini biliyorlar.

Bu bölge için yeni bir umut kaynağı olan kiraz üretimi bölgenin cefakâr, misafirperver  insanına iklim şartlarının verdiği bir avantaj olarak umut vaat ediyor.

Bu gezide yazılacak o kadar çok şey var ki   bir makalede   anlatılması   mümkün değil  ama   gezide dikkatimi  çeken   bir çok şey gördüm.

dedemli-gezi)-(6).jpg

Dedemlideki  nalbant ustasını, hisarlıktaki 742  yıllık  ağaç  işlemeli  camiyi , Bağbaşı barajı , Mavitunel  projesini ,Taşkent’te Semer ve  Bıçak imal eden  ustaları , Sultan pınarını  ve  o bölgeye gidipte    Hz  Hadimin  Türbesini  ziyaret  etmemek saygısızlık olurdu.

dedemli-gezi)-(7).jpg

Gezinin  en  çok hoşuma  giden  kısmı Taşkent ve  sultan  pınarını  ziyaret etmek o pınardan   buz gibi su içtikten sonra   çeşmeye   yazılan sultan  pınarının hikayesini   okumak.

dedemli-gezi)-(8).jpg

Dönem Sultan Alaeddin Keykubad’ın iktidarda olduğu dönemdir. Hikaye bu ya, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad (1192–1237) ile Alaiye (Alanya) Beyi arasında oluşan sınır anlaşmazlığını çözmek için elçiler şöyle bir anlaşmaya varır: Her iki kumandan da saraylarından, horoz ötümü vaktinde yola çıkacaklar ve karşılaştıkları yer sınır olacaktır.

dedemli-gezi-(134).jpg

Gerek Selçuklu hükümdarı gerek Alanya Beyi birer elçilerini tam horoz ötümünde yola çıkılmasını kontrol etmek için karşılıklı olarak görevlendirirler. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad’ın mihmandarı horozun erken ötmesini sağlamak için akşamdan horoza baharatlı ve acılı yiyecekler yedirir.

Durum böyle olunca, horozu erkenden öten Alâeddin Keykubad alacakaranlıkta atlar atına düşer yola.

Yağız at rüzgâr misali bayırlar, tepeler aşar, yollar dürülür. Bir hayli yol alır. Sultan kan ter içinde kalır. Susuzluktan dudakları çatlamış, boğazı kurumuş haldedir. Bir yamaçta şırıl şırıl çağlayan bir pınar görür. Atını mahmuzlar varır pınar başına. Bir de ne görsün, bir dağ güzeli testisini doldurmakta…

Sultan, “Bir su ver bacım” der. Kadın kim olduğunu bilmediği, kan ter içindeki yolcuyu şöyle bir süzer ve kalaylı, pırıl pırıl tasını doldurur.

Sonra pınarı gölgeleyen çam dallarından bir tutam yaprak koparır, su dolu tasa serper ve öylece Sultan’a uzatır.

Sultan tası alır, ama içindeki yapraklara bir anlam veremez.

Suyu döker, tası geri uzatır.

Güzel kadın tası buz gibi suyla doldurur, çam yapraklarını üzerine yine serper ve verir.

 Sultan kadına, “Niçin bu çam yapraklarını suyun üzerine serpiyorsun” diye sorar.

“Yiğidim; hava sıcak, siz de terlisiniz.

Çam yaprağı suya koku verir, hem siz birdenbire değil de süze süze içeceğiniz için soğuk su size dokunmaz” der.

Sultan suyu kana kana içer ve kadına, “Adını bağışla bacım” der.

Kadın başını öne eğer, utangaç bir tavırla, “Adım başkasına bağışlandı, sen kusurumu bana bağışla” der.

Sultan, “Burası neresidir?” diye sorar. Kadın, “Pirlerkondu derler buraya. Köyümüz, şu yamacın ötesindedir” diye cevaplar.

Alaeddin Keykubad, “Ben Anadolu sultanıyım. Dile benden ne dilersin” der. Dağ güzeli Yağız atın üzerinde heybetle duran bahadırın sultan olduğunu anlayınca şaşırır.

Yerinden fırlar, atının gümüş üzengilerini öper. “Sultanım sağlığını dilerim” der. Alaeddin Keykubad ısrar edince, dileğini söyler: “Biz İçel’in pamuğunu eğirir, iplik yapar, bez dokur, pazarda satar, geçimimizi sağlarız. Bezlerimize damga vururlar. Bir top bezden tam üç akçe vergi alırlar. Ferman buyurun da almasınlar.” Alâeddin Keykubad, “Dileğin olacak, benim de niyazım odur ki; çamlarınız kurumasın, güzeliniz farımasın (güzelliğinden bir şey kaybetmesin), suyunuz ılımasın, bezinizden öşür akçe alınmasın” der.

Bu iyi dileklerin sahibinin bir aksakal ya da bir pir olduğu da söylenir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.