"Son kale Anadolu'dur"

"Son kale Anadolu'dur"

İstanbul Valisi Şahin: - "Anadolu sadece bizim açımızdan önemli değil, bizim gönül coğrafyamız açısından da çok önemlidir. Sadece biz değil, bütün coğrafyanın son sığınağı, son kalesi Anadolu'dur. Onun için bu asil millet, bu bayrağı hiçbir zaman Anadolu'

İSTANBUL (AA) - İstanbul Valisi Vasip Şahin, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'nin kaosa sürüklenmek ve kardeş kavgalarına sahne olmasının arzulandığını, ancak yapılan planların vatandaşların "kahraman ve yiğitçe" duruşuyla bozulduğunu belirterek, "Anadolu sadece bizim açımızdan önemli değil, bizim gönül coğrafyamız açısından da çok önemlidir. Sadece biz değil, bütün coğrafyanın son sığınağı, son kalesi Anadolu'dur. Onun için bu asil millet, bu bayrağı hiçbir zaman Anadolu'da yere düşürmeyecek, kıyamete kadar hep gönderde dalgalandıracak." dedi.

15 Temmuz gecesinde ve sonrasında yaşananları AA muhabirine değerlendiren Şahin, darbe girişiminden ikametgahında iken İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın saat 21.00 gibi kendisini arayıp bilgi vermesiyle haberdar olduğunu söyledi.

Çalışkan'ın, Beylerbeyi civarında askerlerin yolu kestiği, kimlik sorduğu gibi birtakım bilgileri kendisine aktarmasının ardından, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile telefonla görüşerek detayları öğrenmeye çalıştığını anlatan Şahın, "Haberler yoğunlaşınca, hem çıkıp beraber bir değerlendirme yapalım hem de dışarıda durumun ne olduğunu görelim düşüncesiyle buluşmaya karar verdik. Bunun üzerine 1. Ordu Komutanı bulunduğu yerden, ben de ikametgahımdan dışarı çıktık. Saat 22.00'ye varmadan Boğaziçi Köprüsü üzerinde Emniyet Müdürümüz, 1. Ordu Komutanımız ve ben buluştuk. Anadolu yakasında Trafik Denetleme Müdürlüğü ile Koruma Müdürlüğünün bulunduğu noktada bir saat kadar hem duruma vaziyet etmeye başladık hem de yeni gelişmeleri, İstanbul’un diğer noktalarındaki işgalleri değerlendirmeye başladık. Ekiplerin sevkini, işgale katılmayan birliklerin önleyici olarak nasıl kullandırılacağını değerlendirdik. O bir saat çok uzun geçti. Daha sonra biz 1. Ordu Komutanımızla birlikte güvenli bir noktaya geçip, durumu oradan yönetmeye devam ettik." diye konuştu.

Olayın netleşmeye başlaması üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile irtibata geçtiklerini, ardından da telefonla gerekli iletişimi sağladıklarını dile getiren Şahin, 1 Ordu Komutanı Orgeneral Dündar ile televizyonlara bağlanarak halka bilgi verdiklerini söyledi.


- "Darbeyi püskürttük' dediğimiz an"

"Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı ve vatandaşımızın hiç tereddüt göstermeden bu çağrıya uyması işin seyrini değiştirdi" diyen Şahin, İstanbul'da darbenin püskürtüldüğü an olarak değerlendirdiği hususu şöyle anlattı:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın o çağrıyı yapması ve vatandaşın sokağa çıkması 'Tamam bunları püskürttük' dediğimiz andı. Bu aşamadan sonra 'Bu çetenin, bu güruhun bunu sonuca erdirmeleri mümkün değildir. Burada millet ve devlet kazandı' dedik. Hiçbir zaman ümidimi kaybetmedim. Televizyona bağlandığım zaman da söyledim. 'Bunlar bir yanlışın, bir ihanetin içerisindeler. Bunun cezası çok ağırdır' diye ifade ettim."

İlk dakikalardan itibaren durumun çok ciddi ve vahim olduğunu fark ettiklerini ancak sonradan bakınca ne denli büyük bir vahametin atlatıldığını gördüklerini dile getiren Şahin, şöyle devam etti:

"Ülkenizde, sizin vergilerinizle, vatandaşın parasıyla alınan uçaklar, tanklar, helikopterlerle insanlarınıza kurşun ve ölüm yağdırıyor. Sizin devletinizin, ülkenizin geleceğini söndürmeye uğraşan bir güruhla, bir çete ile karşı karşıya olduğunuzu o anda fark ediyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın hep dediği gibi, FETÖ’cü bir çetenin, askerin içinde yıllardır yuvalanmış, kendini saklamış, gizlemiş bir çete maalesef o gün kendince fırsat bulup, bir şeyler yapabileceği zehabına kapılarak sokağa çıktığı bir gündü. Hamdolsun Cenabı Hakk'ın yardımı, Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi, Başbakanımızın yine aynı şekilde dirayetli idaresiyle, vatandaşımızın o sokağa çıkmada bir an bile tereddüt göstermeyişi, bu badireden millet olarak kolaylıkla ve hızla çıkmamızı sağladı."

7 Şubat, Gezi Olayları, 17-25 Aralık hadiselerinin 15 Temmuz'a hazırlık girişimi olarak görülmesi gerektiğini hatırlatan Vali Şahin, şu değerlendirmede bulundu:

"Maalesef bu zincir onu gösteriyor. Adım adım 15 Temmuz'a hazırlık yapılmış. 7 Şubat'ta başaramadılar, 17-25 Aralık'ı denediler. Bunda da başarılı olamayınca 15 Temmuz'u denediler. Bu millet, büyük bir millet, öyle kolay kolay alt edilebilecek bir millet değildir. Bu anlamda hem devlet yönetme hem de geleceğini kurma ve ona sahip çıkma iradesi noktasında dünyanın en tecrübeli milletlerinden birisidir. Bir milletin içinden çıkmış bir insanın, ne kadar kötü olursa olsun, bu derece ihanet içinde olabileceği doğrusu aklımıza gelmezdi. Kendi kardeşine, vatandaşına, milletine silahı doğrultup mermi sıkacağı, hiç gözünü kırpmadan tank ateşi yapacağı, uçakla bombalayacakları doğrusu hiç aklımıza gelmezdi."

- "Altı bine yakın personel açığa alındı"

İstanbul Valisi Vasip Şahin, darbe girişiminin üzerinden bir ay geçmesine rağmen, İstanbul genelindeki operasyonların hız kesmeden sürdüğünü belirterek, şu bilgileri verdi:

"Valiliğe bağlı birimler açısından baktığımızda 6 bine yakın personel açığa alındı, adli, askeri ve üniversiteler personeli hariç. Bunlar genel idare dediğimiz personel ile ilgili. Bunların bir kısmı bakanlıklar vasıtasıyla bir kısmı valilik ve il müdürlükleri vasıtasıyla görevden alındı. Bu çalışmalar hala devam ediyor. Yine incelemeler, araştırmalar derinlemesine soruşturmalar sürüyor. Burada oldukça titiz davranmaya çalışıyoruz. Bir taraftan doğruyu yanlıştan ayırırken diğer taraftansa hızla bu habis urun devlet bünyesinden uzaklaştırılmasında da dikkat sarf ediyoruz. Adli işlem yapılan insan sayısı 4 bin 293. Bunlardan tutuklu bulunanların sayısı 2 bin 542 kişi. Bunların dışındakilerin bir kısmı adlı kontrol şartıyla serbest bırakıldı, bir kısımının ise halen gözaltındaki işlemleri devam ediyor."

- "15 Temmuz meslek hayatımın en zor gecesiydi"

Meslek hayatının en zor ve en uzun gecesinin 15 Temmuz olduğunu ifade eden Vali Şahin, "Sorumluluk ve işin vahameti açısı anlamında. İnsanlar şehit ediliyor, yaralanıyorken duyduğum sorumluluk ve ızdırap çok farklıydı. Ama hiçbir zaman ümidimi yitirmedim. 'Tamam şehit verebiliriz, gazilerimiz olabilir ama bunun sonu onlar (darbeciler) açısından kesinlikle yoktu' diye düşündüm. Sonuç alamayacaklardı, almadılar. Neticede yine kazanan devlet ve millet oldu." dedi.

Teröristlerin, darbecilerin üst aklın amacına hizmet eden maşalar olduğunu vurgulayan Şahin, "Sorumluluk makamında oturan biri değil de sade bir vatandaş olsaydım, milletimizin bir ferdi gibi ben de sokakta olurdum." ifadesini kullandı.

Vali Şahin, şunları kaydetti:

"O gün sokakta olmamak ondan sonraki zillete razı olmak demekti. Bu millet razı olmadı. Bizim milletimiz bu tür badireleri atlatırken, büyük tecrübeler de kazanıyor. Üzerinden oynanmak istenen oyunları, her geçen gün daha fazla fark etmiş oluyor. İnşallah bundan sonra bu tür oyunlara tevessül edenler, oynadıkları oyunların içinde boğulacaklardır. Her daim ümitvarım. Çünkü bu ülkenin geleceği çok parlak. Bu ülke, her bir saldırıdan güçlenerek çıkıyor. Bu milletin ne kadar büyük bir millet, devletinin temellerinin ne kadar sağlam olduğunu gösterir."


- "Müthiş kahraman ve yiğit insanlar gördüm"

İstanbul'daki güvenlik faaliyetleri ve yürütülen operasyonlarda zaman buldukça şehit yakınları ile hastanelerde tedavi edilen gazileri ziyaret ettiğini, "Aslında, her bir ziyaret başlı başına bir hikaye, belki bir film senaryosu gibi oldu benim açımdan" sözleriyle dile getiren Vali Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Müthiş kahraman ve yiğit insanlar gördüm. Belki normal bir günde sokakta, baktığınızda her hangi bir vatandaş gibi gördüğünüz o insanlar, ülke, bayrak, devlet en ufak bir taarruza maruz kaldığında neler yapabileceklerini o insanların hikayelerinde görüyoruz. Bu anlamda tek tek gazilerimizin hepsine özellikle teşekkür ediyorum. Şehitlerimizin hepsine Cenab-ı Hak’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Beni en çok duygulandıran hadise hepsinin sanki ezberlenmiş şekilde ortak açıklamalarda bulunmaları oldu. Herkes, 'Vatan sağ olsun, vatanımız olmasaydı bizim yaşamamızın, sağ olmamızın, anlamı yoktu. Bugün olsa yine aynı şekilde yaparız. Hiç tereddüt etmeden sokaklara yine çıkarız. Hemen hepsinin aynı cümleleri kurmaları gerçekten insanı duygulandırıyor ve gözlerini yaşartıyor."

"Her bir gazinin kahraman olduğunu gördüm" diyen Şahin, ziyaretlerinde kendisini duygulandıran bir hatırasını şu sözlerle dile getirdi:

"Bir gazimizle sohbet ederken, annesi lafa girdi. Dedi ki, 'yanı başımızda Fatih'te bodrum kata sığınmış Suriyeli bir göçmen aile var. Bir kadıncağız, bir kaç yetimiyle birlikte burada yaşıyor. Askeri bir hareketlenme olduğu anlaşılınca Suriyeli kadın merak etti ve 'neler oluyor' diye sordu. Biz de 'her halde birileri ihtilal yapmaya çalışıyor' diye cevap verince kadın ağlamaya başladı. Sonrasında Suriyeli kadın 'biz ne olacağız, biz nereye sığınacağız' dedi. Anadolu sadece bizim açımızdan önemli değil. Bizim gönül coğrafyamız açısından da çok önemlidir. O gönül dostlarımızdan, akrabalarımızdan dünyanın hangi köşesinde yaşayan kim varsa, bu Anadolu'ya, bu topraklara ve burayı yönetenlere dua ediyor. Benim için bu çok manidar bir hatıra oldu. Sadece biz değil, bütün coğrafyanın son sığınağı, son kalesi Anadolu’dur. Onun için bu asil millet, bu bayrağı hiçbir zaman Anadolu'da yere düşürmeyecek. Kıyamete kadar hep gönderde dalgalandıracak."


- "Gurur duyulacak insanlar"

Tankların altına yatan, göğüslerini kurşunlara siper eden İstanbullulara valilik yaptığı için kendini çok şanslı hissettiğini belirten ve darbeye karşı duruş sergileyen herkesle ayrı ayrı gurur duyduğunu anlatan Şahin, şöyle konuştu:

"Bu milletin asil ve büyük, aslında bir ve beraber bir millet olduğunu o gün bir defa daha gösterdiler. Bizim aramızda ne kadar ihtilaf çıkartırlarsa çıkartsınlar, yahut birtakım mihraklar, odaklar ihtilaf olduğu görüntüsünü vermeye çalışırlarsa çalışsınlar, bu millet büyük bir millet olduğunu her defasında gösteriyor. 1999 depreminde gösterdi. Gezi olaylarına karşı ferasetli duruşunda gösterdi. Belki ondan daha öncesine bakarsanız Kıbrıs Barış Harekatı’nda gösterdi. Yani bunu 15 Temmuz’da bir defa daha gösterdiler. Doğulusuyla- batılısıyla, Kürt’ü ile Türk’ü ile, Alevisiyle-Sünnisiyle hepsi bu ülkeyi, bu devleti, demokrasiyi, milli iradeyi, savunma adına tereddütsüz sokağa çıktılar."

Şahin, büyük badirenin kahramanlık gösteren insanlar sayesinde atlatıldığını belirterek, "Patnoslu bir gaziyi ziyaret ettim. Ailenin tek erkek evladı. Annesi yanı başında. Bir inşaat işçisi. Baktığınızda o insanın, 'Ölürsem aileme kim bakacak. Kim bunların geçimini sağlayacak?' diye düşünerek dünyalık derdine düşmesi lazım. Ama bu kişi bir an bile tereddüt etmeden sokağa çıkmış. Bu gurur duyulası bir insandır. Aynı şekilde Selamsız’da oturan Roman vatandaşlarımız, gittim kendilerine teşekkür ettim- çevik kuvvet ekiplerimizin etrafı sarılınca bu roman vatandaşlarımız gidip tankların üstüne çıkıyor, polislerimize yardımcı oluyorlar. Baktığınızda bütün renklerimiz, desenlerimiz bu milletin-devletin bekası noktasında yek vücut oldular. Hepsiyle ayrı ayrı gurur duyuyorum. Başka nasıl izah edilebilir bilemiyorum ama gerçekten kahraman bir millete sahibiz. Ne kadar övünsek azdır." diye konuştu.

- "Türkiye'de kaos ve kardeş kavgası demekti"

İstanbul'da badirenin tamamıyla atlatıldığını, darbecilerin artık yeni böyle bir harekete girişimde bulunma güçlerinin kalmadığını, buna rağmen müteyakkız durumda olduklarını ve tedbirlerini sürdürdüklerini söyleyen Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ülkemiz ve İstanbul, her zaman içimizi karıştırmak isteyen insanlar, gruplar, mihraklar, uluslararası güç odakları açısından hedef olmuştur. Dolayısıyla biz bu noktada müteyakkızız. Bütün güvenlik kuvvetlerimiz, sürekli, gece-gündüz, ellerimizdeki imkanların son raddesine varıncaya kadar tedbirliyiz. Tedbirleri almaya da devam ediyoruz. Vatandaşlarımızın yaptıklarını ifade ettim ama o gün, polislerimizin, güvenlik güçlerimizin fedakarlıklarını da unutmamak lazım. Herkes elinde ne imkan ve yetki varsa sonuna kadar kullandı. Darbecilerin başarılı olmaları halinde nasıl bir Türkiye ve İstanbul olacağını düşünmek bile istemeyiz. Çünkü, bu şu demek olurdu: 15 Temmuz ve sonrasında Türkiye’de kaos demekti. Kardeş kavgası demekti. Türkiye’nin o bin yıldır Anadolu’da yurt edindiği bu ülkede, bu milletin uzaklaştırılması planlarının sahneye konulması demekti. Dolayısıyla Allah ve bu millet, buna razı olamazdı, olmadı da. Onun için başarıya ulaşamadılar."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :