Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

SOMA’NIN SÖYLEDİKLERİ!

Biz de normal zamanlarda konuşulması gereken şeyler, kritik zamanlarda hatırlanır ve konuşulur. Sinirler gergin ve yorgun olduğu için de sağlıklı konuşma ve değerlendirmeler yapılamaz. Halbuki böyle önemli konuların normal zamanlarda akl-i selim ile konuşulması gerekir. Kazalar olduktan sonra kazaya sebep olan şeyler gündeme getirilir, alınması gereken tedbirler sıralanmaya başlar. Oysa olan olmuş, ölen ölmüştür.

Biz müminler olarak kaza-kadere inanırız. Her insan için belirlenmiş bir ölüm tarihi/ecel olduğuna da inanırız. Hiçbir şeyin o ölüm tarihini değiştiremeyeceğini de biliriz. Ancak bunlara inanmak, önceden tedbir almayı engellemez. Tam tersine bizler kul olarak alınması gereken tedbirleri almak, yapılması gerekenleri yapmakla yükümlüyüz. Aksi takdirde yapılması gerekeni yapmayan herkes sorumlu olur. Kadere iman, yapılması gereken tüm her şey yapıldıktan, alınması gereken tedbirler alındıktan sonra başa gelen şeylere rıza göstermeyi gerektirir. İşte o zaman mümin, kader inancıyla olanları sabır ve metanetle karşılar. Başına gelenlerden dolayı me’cur olacağını düşünür.

Ateş düştü ve yalnızca düştüğü yeri yakmakla kalmadı. Çünkü ateş, milletimizin kalbine düştü ve tüm yürekleri dağladı. Şimdi bize düşen, yalnızca Soma ve çevresinde değil, yalnızca maden işinde değil, tüm iş hayatında iş güvenliğini gözden geçirmek. Sanayilerimiz, fabrika, atölye ve işletmelerimiz, küçük esnafın dükkanları, resmi ve resmi olmayan tüm iş yerlerindeki iş güvenliğini yeniden gözden geçirmeli, yapılması gerekenleri yapmalıyız.

Yirmi beş yıl önce Viyana’da görev yaptığımız caminin önünde yol kenarına bırakılmış bir eski arabadan yol kenarına yağ akmıştı. Kısa sürede olay yerine bir itfaiye aracı, bir ambulans ve bir polis aracı geldi. Arabanın etrafı kordon altına alındı ve polisler araçla ilgili tahkikat yaparken, araba bir çekici ile oradan çekildi, itfaiye görevlileri dikkatlice asfaltı temizlediler. Ambulans da iş bitene kadar orada bekledi. Sonra görevliler çekip gittiler. Yere akan yağdan dolayı ya bir yangın çıkarsa, ya insanlar zarar görürse, ya insana ve çevreye bir zarar gelirse… Tüm ihtimaller hesap ediliyor ve tedbir alınıyor. Bize abartılı gibi gelebilir, ama yirmi beş sene önce Avrupa’da böyle yapılıyordu. Şimdi benzer durumları kendi ülkemizde bir düşünelim. Sanayilerimizin her yerinin yağ benzin akıntılarından geçilmez olduğunu göz önüne getirelim. Sigarasını söndürmeden benzin deposunda kaynak yapan ustaları düşünelim… Biz mi çok vurdum duymayız, Avrupalı mı çok tedbirli? Peki, kimin yaptığı doğru ve yerinde? Avrupa’da bizim kadar insan, iş, kaza yoğunluğu yok gibi mazeretler asla geçerli değil.

Avrupa’da trafikte yanlış yapan bir kimse asla affedilmez, yanlışa tanık olan çoğu kişi tarafından şikayet edilir. Bu tavır bize hiç de insanî gelmez. Yolda trafik kontrolüne şahit olan bir sürücümüz, karşı yoldan gelenleri selektörle uyarır, yolda ekip var dikkatli ol diye. Ve biz bunu insanlık adına yaparız, iyilik yaptığımızı düşünürüz. Bizim bu uyarımızla trafik kurallarına dikkat eden, kontrol noktasını geçtikten sonra kuralları çiğneyen, uyardığımız o sürücünün hangi kazalara sebep olacağını hiç düşünmeyiz.

Yaşadığımız yürek dağlayan Soma olayı bize diyor ki: Önce tedbir diyor, insana değer diyor, bir insanın ölümüne sebep olmak bir insanlığın kanına girmek diyor. Tedbirden sonra takdire rıza göster, başa gelenlere ondan sonra sabret diyor. Tüm bunları kırmadan dökmeden, taşkınlık yapmadan yapın, diyor.

Yüce Rabbimden vefat edenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, kalanlara ibret diyoruz..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.