Seydişehir...

Seydişehir Konya’nın merkez ilçesi olsun…


Geçen hafta Seydişehir’den Konya’ya sıklıkla gittim geldim.  Birinci seferde kendi aracımla gittim… Yaklaşık 60 dakika sürüyor… Toplu taşıma araçları ile Seydişehir otogarından Konya eski garaja giden dolmuşlar ise bir saat on beş dakikada ulaşıyorlar.

 

Eski garajdan normal şehir içi dolmuşlarla Konya’nın merkez ilçelerinden Selçuklu Belediyesi sınırları içinde bulunan Tıp Fakültesi’ne gitmek ise tam bir saat.  

Mesafe kısa olabilir ama zaman açısından her hangi bir farkı var mı? Bence var… Seydişehir’den Konya’ya giden dolmuşlar koltuk sayısınca yolcu alıyor ve hepsi de keyifli yolculuk yapmak için son derece uygun; kliması var, koltukları rahat, sessiz, sakin.

 

Şehir içi dolmuşlarda ise durum çok farklı;  tüm camlar açık,  koltuk sayısınca yolcu aldıktan sonra belki ekonomik, kurtarmadığından dolayı bir yolcu daha fazla almak için çalışan şoför sürekli ayaktaki yoğcuları uyarıyor,  “oturalım ağabey oturalım”… Ama yolcu şöyle etrafına bir bakıyor oturacak yer yok,  şoföre  “nereye oturayım”  der gibi sormadan biraz şaşı bakıyor. Aldığı cevap, havalı kapının açılış kolunun olduğu o basit aparata!   Şoförün isteğini kırmayıp dolmuşa bindiği için isteksiz de olsa oturur gibi yapıyor… Çünkü oturulacak bir yer değil.  Bu olay indi bindi olduğu için sürekli tekrarlanan bir durum.  Dolmuşçulara diyeceğim fazla bir şey yok, ekmek parası, belki kurtarmıyor olabilir ama çözüm gerektiren bir konu.   Şoförün otur deyip de oturacak yer olmadığı zaman yolcunun yüz ifadesini siz düşünün…

 

Diğer taraftan Konya içinde oturanlar bunun farkında olmayabilirler ama Beyşehir Akyokuş’tan ve Seydişehir’den Konya’ya gidenler de mutlaka bu gözlemlemeyi yapmışlardır.  

 

Yaz olsun kış olsun (kışın biraz daha yoğunlukta) Konya’nın üstünde sürekli bir sis bulutu olur.   Şimdilerde doğalgaz olunca belki biraz daha az ama yine de yaz kış hiç değişmeyen bir beyaz duman örtüsü Konya ile bütünlenmiş durumda.   Yüksekten bakınca Konya biraz çukurda kaldığı için bu durumun değişmesi mümkün değil her halde.

 

Bu durumu görünce olması bir hayal de olsa yine de düşünmekten kendimi alamadığım bir konu var.

 

Neden yerleşim hep dümdüz ova olan Ankara’ya doğru kaydırılmış diye sorarım. Neden verimsiz çorak dağlar dururken verimli ovalara şehirleştirilmiş diye düşünürüm.

 

Seydişehir yolu üzerinde Kozağaç, Dutlukır mevkiinde hem daha yüksek ve verimsiz araziler, havası daha temiz olur diye düşünürüm.  Konya hiç bizim olduğumuz Seydişehir tarafına gelmiyor, yönü hep Ankara’ya doğru

….

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin çevre yollarındaki yaptığı çalışmalar gerçekten takdire şayan. Alt geçit, üst geçitler Konya’nın çehresini değiştirmiş diyebiliriz.  Çevre yollarındaki yeşillendirme çalışmaları şehre ilk girenlere Konya hakkında pozitif bir bakış açısı veriyor. Eskiden belki “Konya’nın en gözde yeri neresi” diye sorsalar yeşilliği ve yapıları ile Meram derdim ama şimdilerde bu cevabı vermem çok zor.

Selçuklu Tıp Fakültesi’nden çıkıp ta şehre doru gelirken görünen manzara şehircilik adına harika bir görüntü oluşturmuş. Görsel açıdan oldukça estetiğe uygun bir peyzaj çalışmaları ile doyurucu görüntüler. Modern yapılaşmanın yanı sıra yeşil alanların bütünleştiği cadde Konya’ya ilk defa gelenler için kapak olacak özelliğe sahip.

 

Hâsılı…

 

Büyüyen Konya portresine bakınca burnunun dibindeki Seydişehir, Konya’nın merkez ilçesi olsun demekten kendimi alamadım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.