Ufuk Turu toplantıları ilgiyle izleniyor

Konya Sivil Toplum Kuruluşları’nın Alanya Bera Otel’de düzenledikleri 9. Ufuk Turu Toplantıları’nın üçüncü birleşimi yapıldı

Konya Sivil Toplum Kuruluşları’nın Alanya Bera Otel’de düzenledikleri 9. Ufuk Turu Toplantıları’nın üçüncü birleşimi yapıldı

Konya Sivil Toplum Kuruluşları’nın Alanya Bera Otel’de düzenledikleri 9. Ufuk Turu Toplantıları’nın, bugün gerçekleştirilen üçüncü birleşiminde İslam Dünyasında Aile konusu ele alındı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Saffet Köse yaparken, panelistliklerini İslam Dünyasında Kadın konu başlığıyla Ayşe Böhürler, Eve Dönüş konu başlığı ile Abdurrahman Arslan ve Müslüman Türk Aile Yapısı konu başlığıyla Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel yaptı. Programa çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin yanı sıra AK Parti Konya İl Başkanı Ahmet Sorgun ve 23. Dönem Konya Milletvekili Hüsnü Tuna da katıldı.

İSLAM DÜNYASINDA KADININ YERİ

Dünyada her İslam ülkesinin kendine has kültür ve hukuk sistemi olduğuna  işaret ederek konuşmasına başlayan Gazeteci-Yazar Ayşe Böhürler, “Dünyada bu kadar dağınık bir coğrafya içinde baktığınızda kültürlere göre değişen hayatlarla karşılaşıyorsunuz. Avrupa, Amerika, Afrika, Asya ve Arap ülkelerinde çeşitli çalışmalar yaptım ve Müslüman kadınların hayatlarını inceledim. Her ülkenin kendine göre belli başlı özellikleri var. Bazı benzerlikler söz konusu olsa da genel olarak farklı farklı kültürleri olan insanları görüyoruz. En büyük etkinin eğitimsizlik olduğuna şahit olabiliyor. Kadınların daha yoksul ülkeler baktığınızda eğitim oranlarının çok düşük olduğunu görüyorsunuz” dedi.
 
Ayrıca her ülkenin kültürel, demokratik ve şer’i hukuk kurallarını bir arada uygulayabildiğini ve bu ülkelere en iyi örneğin Pakistan olduğunu belirten Böhürler şöyle devam etti: “Bir diğer gördüğüm tablo: Bu ülkelerin hukuk sistemleri karma. Mesela hem İslam hukuku hem de batı medeni hukukundan alınan hukuk kuralları var. Pakistan’da 5 farklı eyalet var ve her bir eyaletin kendine has hukuk kuralları var. Nitekim kadınların en ağır hayat şartlarını yaşadığı ülke de yine Pakistan. İslam hukukunun yeniden yorumlanması demek belki ağır olabilir ama; adil bir İslam hukukunun uygulanmadığını gördüm. Bu yüzden kadınlar, kendi aralarında bir örgüt kurarak haklarını korumaya çalışılıyor. Kadınların diğer en çok kötü muamele gördüğü ülkelerin başında ise Arap ülkeleri geliyor. Batı dünyasındaki kadın hakları savunucuları ise durumu çok fazla abartabiliyor. İslam coğrafyasının diğer büyük bir problemi de erken yaşta yapılan evlilikler. Burada da anlaşılıyor ki; feodal anlayış, İslam hukukunun çok daha fazla önüne geçmiş.”

İSLAM ÖZÜNE UYGUN OLARAK UYGULANIRSA BAŞARILI OLUR

Böhürlerin konuşmasına ekleme yapan İlahiyatçı Prof. Dr. Saffet Köse ise şöyle konuştu: “Aslında İslam hukukunda Müslüman kadın ve erkeklerin evliliklerinde ve boşanmalarında gerekli hükümler belirlenmiştir. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde de bu açıklanmıştır. Müslüman ülkelerde uygulanan şeriat hukuku eğer başarılı olmuyorsa bu İslam hukukunun yeterli olmadığını göstermez. Mutlaka uygulama hataları vardır. İslami hükümlerin özüne uygun bir şekilde uygulandığı ülkelerde bu başarılı olacaktır. Karma hukuki sistemlerde eksiklikler muhakkaktır. Bu da yanlış uygulamaları beraberinde getirir.”

ZİNA ESKİ TÜRKLER’DE DE SUÇTU

Müslüman Türk Aile Yapısı konu başlığıyla konuşmasına başlayan Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel de şöyle konuştu: “Türk tarihinde birçok devlet vardır. Bütün Türk devletlerinin ortak özelliği ise aile yapılarının çok sağlam olmasıdır. Türkler sağlam bir aile, sağlam bir devlet anlayışını benimsemiştir. Bu İslam öncesi ve İslami dönemde de böyle devam etmiştir. Abidelerden ve hikâyelerden bu sonuca varabiliyoruz. Türkler’de Müslüman olduktan sonra da devam eden bir anlayış var: Anne ve babanın yeri ve önemi. Aileler evlenme yoluyla kurulur. İlk zamanlar çekirdek aile özelliği taşıyan Türk aile yapısı daha sonra geniş aileye doğru geçiş yapmıştır. İlk zamanlar severek evlenme geçerliyken, Osmanlı’da bu görücü usule dönmüştür. Eski Türkler ifade edilirken şu örnek verilebilir: Eğer bir kadın ve bir erkek evlilik dışı bir ilişki yaşarsa ve bunu şahitler görür de o dönemin hâkimine ulaştırırsa; ayrım yapılmaksızın zina suçu işleyen kadın ve erkek kayın ağacının iki dalına asılarak öldürülür ve şöyle denilir: “Biz bu günahkarları Göktanrı’nın gazabına bıraktık.”

Ben Ayşe Hanım’a katılıyorum. Belki de biz buna kadın olduğumuz için duygusal yaklaşıyoruz ama Türklerde İslami dönemde kadına yönelik şiddet oldukça artmıştır. Belki de İslam’dan önce buna fırsat bulunamamıştır. O ayrı bir tartışma konusu. Bakın ben Rusya’ya gittiğimde şunu gördüm: Hiçbir televizyon kanalında kadına yönelik olarak hiçbir haber yayınlanmıyor. Bu iyi bir toplum oluşturulması için önemli bir referans kaynağı aslında.
Kadın toplumun temelidir. Kadına bakış ne kadar yükselirse toplumun kendisini yönetmesi daha kolay olur. Son dönemde maalesef nikahsız biraradalık söz konusu. Bu çok fazla yadırganmıyor ama imam nikahlı olduğunu söyleyen bir aileye tepki gösteriliyor. Birisi gençlerin kendi arasında yaygınlaştırdığı Allah’ın men ettiği bir yaşam sürerken, birisi Allah’ın emriyle, rızasıyla yuva kurmuş bir aile yapısını oluşturmaya çalışıyor. Mesela Kazakistan’dan bir örnek vermek istiyorum. Bu ülkede kadın nüfusu erkek nüfusun belki iki-üç kat üzerinde bu yüzden kadınların koruma altına alınması için bir adım atılmak istendi. Bir erkeğin iki kadınla evlenebilmesinin yasallaştırılması yönünde. Ama bu batı dünyasında infiale neden oldu.”

DEĞİŞİM VE ÇÜRÜMEYİ İYİ AYIRT ETMEK GEREKİYOR

“Eve Dönüş” konusuyla yaptığı konuşmada toplumsal değişim ve çürümeyi birbirinden ayırt etmek gerektiğine işaret eden Arslan, “Çürümenin vuku bulduğu zamanlarda bunu bir değişim olarak adlandırmak tamamen aldatmacadan ibarettir” dedi. Arslan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizim ülkemizde kadın üzerinde bir değişim sağlanmaya çalışılıyor. Özellikle de kitle iletişim araçları vasıtasıyla. Belki bu dindar bireylerin oluşturulması için uygulanabilir ama; kadın ve erkek arasındaki ilişkileri etkilemeye yönelikse ters tepebilir. Toplumlar sadece iktisadi düşüncelerini değil aynı zamanda dünya görüşlerini de değiştirirler. Tabii ki bu değişimin içerisinde toplumumuzun değerler düzeyi de değişiyor. Bu toplum modernleşiyor ve şiddet de modern usullerle yapılıyor. Maalesef Müslümanlara sorduğumda şiddetin cevabını alamıyorum. Sadece kaba güç müdür şiddet?

Aile insana verilmiş bir özelliktir. Toplum değiştikçe o da değişir. Ama bu Hazreti Adem veya Hazreti Havva tarafından bulunmuş bir şey değildi. Aile aynı zamanda bir cemaattir. Namaz kılınacağı zaman bir baba imam olabilir, diğer bireyler ise cemaat. Hangi kriteri kullanacağımız konusunda şaşırabiliyoruz; adil mi yoka eşitlikçi mi? Mesela bir baba şunu diyemez: Ben çocuğumla arkadaş gibiyim. Baba, baba olma vasfıyla çocuk da çocuk olma vasfıyla hareket eder. Mesela bir çocuğun babasının karşısında bacak bacak üstüne atması kişisel gelişim olamaz. Bu bizim çocuklarımız için kişilik geliştirme anlamına gelmez. Biz büyüklerimize saygı gösteririz, elini öperiz, adil olduğu sürece itaat ederiz. Bu ayıp değil, utanılacak bir şey değildir” memleket.com.tr

Yerel Gündem Haberleri

Mantar toplarken düşerek hastanelik oldu
Seyir halinde yanmaya başlayan otomobil kullanılamaz hale geldi
İstanbul'da Kapalı Yollar Listesi
Karantina Başladı: Hatay'ın Bu Mahallelerine Giriş Çıkış Yasaklandı
Alanya'da Parola: Önce Yollar