Konya Büyükşehir..

Seyit Küçükbezirci

Konya Büyükşehir ve Karatay belediyelerinden güzel işler

“Eski adamlar” gibi söyleyelim: “Medeniyet teferruattadır” . “Yeni söylem”le söyleyelim: “Uygarlık detaylardadır”. 

Bir yeri “Şehir” yapan; bir yeri “Medine” yapan sadece yollar, köprüler, kâşaneler, fabrikalar, villalar/millalar değildir. “Şehir” mânalı olmalı. “Şehir” estetiğin her türlüsünün yaşandığı yer olmalı. Yüzlerce yılda oluşan kültürden “damıtılmış” maddi ve mânevi ürünlere sahip olmalı. Bu durum yüzlerce maddi ve manevi sunumla sağlanabilir. “Gökgörmediklerle” “medeniyet”e ulaşıldığı daha bu “gök kubbe” altında görülmemiştir.   Konya’da yapılan “toplu konut köyleri”ni, on binlerce metrekarelik parkları, milyonlarca kırmızı parkeyi “Belediye Başkanlarımız” sağ olsunlar, her fırsatta ekrana fırlayıp anlatıyorlar, size, zaten.

Ben, bugün “Belediyelerimiz”in başlattığı ve sürdürdüğü güzel şeyleri duyurmak istiyorum; sizlere. İçinde yaşadığınız haydan huya belki haberiniz olmamıştır.

AKYOKUŞ PARK’TA “ANAM-BABAM ARABAŞI” SİZİ BEKLİYOR

            Büyükşehir Belediyemizin kurduğu “belediye şirketleri”nden biri Konbeltaş AŞ. Başka ne işlerle meşgul, bilmiyorum; ama, şu otoparkları tüylerimiz diken diken eden işletmeci/kiracılardan kurtarması ayakta alkışlanacak bir iş. Argonun, dayılığın, hakaretin, fırsattan istifade söğüşçülüğün ayağını kesiverdiler. On beş dakikası bedava; sonraki iki saat iki lira. Parayı alan belediye şirketinin adamı, kesilen fiş resmi.

            Bir işinden, bayıldığım bir işinden daha söz edeyim; Konbeltaş’ın. Akyokuş’u da kurtardı. Kurdu “Akyokuş Park”ı; açtı Konya’yı kuşbakışı gören kafesini; 500 kişilik lokantasını. Aşağılanacağım, soyulacağım endişesi yok. Çoluğu çocuğu toplayan ailecek; isterlerse, sülâlecek gelebiliyorlar.

            Bugün, Akyokuş Park’ın lokantasının çeşitleri şöyle dursun; ağzınızı sulandıracak bir “kadim Konya nimeti”nden söz edeceğim.

            Akyokuş Park’ta her pazartesi Konya’nın “Hakiki Arabaşı”sı sunuluyor. Aynı ninenizin, dedenizin yaptığı gibi. Hamurun ortası oyuluyor, arabaşı taşı ortaya yerleştiriliyor. Arabaşı yemeyi bilmiyorsanız, gitmeden bir bilene sorun; ya da orada “arabaşı yutanları” gözleyerek öğrenin. Arabaşı, birçoğunun dediği gibi “çorba” değil; arabaşı, bazılarının dediği gibi “yemek” değil. Halt etmişler. Arabaşı, arabaşıdır…

            Neyse, bir küçük kopya da bizden. Kaşıkla, siniden, arabaşı hamurunu, kaşığı dolduracak kadar böleceksin; arabaşından da kaşığı tepeleme dolduracaksın; dişin damağın hiç işe karışmayacak, yutacaksın. Sadece boğazında “hömürtleğin” oynayacak; boğazın “cuk” diyecek. “Eski Konyalı”nın “hömürtlek” dediğine, sanırım, şimdi “gırtlak” diyorlarmış.

            Aslını ister misiniz? Gerçek arabaşı, ya “kır tavşanı” etinden; veya “Konya’nın asrı saadeti”nde yani “Aslım” kurutulmadan avda vurulan yaban ördeği etinden olmalı.

            Ama, ne yaparsınız, “aklı evveller” Aslım’ı kurutunca, arabaşı için kafes tavuğuna razı olduk. Olmayıp da ne yapacaksınız; daha “müthiş kalkınan Konya’mız”da bir markette bile ne ördek eti, ne tavşan eti satılıyor.

            Neyse. Yakında, kadim dostum/kardeşim Mehmet Özkürkçüler’i; nam-ı diğer “Molla Hazretleri”ni, ayartıp, Akyokuş Park’a “Arabaşı yutmaya” davet edeceğim. Molla Hazretleri, tepsinin yarısını, sadece hömürtleğini oynatarak yutarken başını, takdir bâbında sallarsa, bu iş olmuş demektir.

            Akyokuş Park’ta, arabaşını, üç kişiden fazlaysanız tepsiyle; üç kişiden azsanız ayrı kaplarda sunuyorlar. Üç kişilik tepsi 20 lira; tek kişi 6 lira. Doğru söylemek gerekirse yapılan iş Konya’nın bir eksiğini tamamlıyor. Hem de çok hesaplı biçimde. Misafirlerinizi göğsünüzü gere gere götürebilirsiniz.

            Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek’i: Konbeltaş AŞ’nin yöneticilerini tebrik ediyorum. Bizim adımıza, bizim paralarımızla yapıyorlar. Böyle güzel işlerde “tebrik”, “teşekkür”den daha anlamlı, sanırım.        

            “Beşikten düşeni, eşikten atlayanı”; yutabilecek halde olan ev halkından herkesi toplayıp Akyokuş’a çıkın. Tavsiye ederim. Mideniz, yüzünüz gülsün biraz.

KARATAY BELEDİYESİ’NDEN “İKRAM SEBİLİ”

            İster yerli, ister yabancı, ister “Goca Gonyalı” olun; yolunuz Mevlâna civarına düşerse, yaz/kış Karatay Belediyesi’nin size ikrama hazır bir bardak çayı, bir bardak limonatası var.

            Yüzyıllardır “Ne olursan ol, gel” dediğimiz “Canlar” için gerçekten güzel bir mekân. Gerçekten anlamlı bir mekân. İster Mecusi, ister putperest, ister Müslüman. İster tövbenizi yüz kere bozmuş olsanız bile. Kimsiniz, necisiniz, niye buradasınız diye kimsenin sormaya hakkı olmadığı bir mekân; Karatay Belediyesi’nin “dirilttiği yer”. İster içeride, ister kapı önündeki gölgelikte masanız hazır, sandalyeniz hazır; çayınız/limonatanız bir işaretinize bağlı. Hesap yok, borcunuz yok. “Karatay Belediyesi’nin İkram Mekânı”nda kimsenin parası geçmez. Vehbi Koç’un bile, Sabancı’nın bile.

            Beyninizin kaynadığı temmuz güneşinde, ellerinizi jilet gibi çizen Konya’nın “kara kış”ında, “fisebilillah” sunulan bir bardak içecek ne kadar “makbule geçer”; bilen bilir.

            “Karatay Belediyesi’nin Mevlâna Sebili” yazın günde bin beş yüz, iki bin cana; kışın günde ortalama bin cana “İzzet ikram”da bulunuyor.

            Belediye Başkanı Mehmet Hançerli’yi, bu güzelliği düşünüp gerçekleştirenleri gerçekten tebrik ediyorum. “Tebrikte niye geç kaldın Usta?” diyerek soracak olursanız. Geçici bir heves mi; kararlı ve devamlı mı belli olsun diye bekledim. Haybeye tebrik olmasın istedim. Aylardır ikram mekânı yaşamını sürdürüyor, sürdürmekte kararlı. “Tebrik”i hak ettiler.

            Karatay Belediye Başkanı Hançerli, belediye dara düşse bile bu sebili kapatmamalı. Kaldırımlarımızın birazı eksin olsun; o parayla ikramı sürdürelim. Yapılan iş “Konya’nın Mânası”na çok yakışıyor.

           

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.