Kimse ağlamasın, sistem böyle!

yazar-2

Bugünlerde adaylardan sırasını beğenmeyen, beğenmediği için kaptan köşküne küsen ya da ben gidiyorum arkadaş deyip partisinden ya da listesinden ayrılan isimlerle karşılaşıyoruz. Bazıları da seçilemeyecek yerde olsalar da kamuoyuna isimlerinin açıklanmış olmasının bile yeterli olduğunu düşünüyor. Kim bilir belki başka bahara daha üst sıralarda yer bulmak mümkün olabilir...

Bir arkadaşım -adını vermeyeyim- “Sen niye aday olmadın?” deyince, ister istemez güldüm. İsimlerini aramızda konuştuğumuz aday adaylarından aday gösterilmeyenlerden söz ettik. Aday gösterilmeyeceklerini bildikleri halde, neden bu işe soyunduklarına dair analizler yapmaya çalıştık. Beklenti içine girip de hayal kırıklığı yaşayanların yanında bir de kritik yerden aday gösterilme durumu var ki bu çok fena… Adaylardan seçilemeyecek yerde olanlar da ileride nitelikli bir özgeçmiş hazırlayabilirler bu sayede... 

Küskünler hareketleriyle ortaya çıkan her seçim öncesi alevlenen “Seçim sistemi eleştirileri”ne ne demeli.

Bir çok politikacı “Seçim sisteminden önce Siyasal Partiler Yasası değişmeli ve lider diktatörlüğüne izin veren düzenlemelerin önüne geçilmeli” türünden beyanatlar verdi. Bu tartışmalar ilgili yasalar değişmediği sürece hep devam edip gidecek.

Parti üyelerinin ön seçimler yoluyla aşağıdan yukarıya parti liderliğini tayin ettiği bir sistem kurulmalı. Ama bu konuyu sonraya bırakıp şimdi seçim sistemi hakkında bir iki şey söylemek istersek burada iki tartışma yapılıyor: Birincisi, başkanlık sistemi ve parlamenter-meclis sistem arasında, ikinci tartışma da meclise girecek milletvekillerinin seçiminde uygulanacak sistemin ne olacağı konusunda. Bu ikinci tartışmada da taraflar dar bölgeli-çoğunluk sistemi ile geniş bölgeli nisbi temsil arasında geçiyor. Türkiye şu anda gücün mecliste olduğu parlamenter sistemle yönetiliyor ve meclis üyeleri de nisbi temsil sistemiyle seçiliyor.

Türkiye'nin seçim sisteminde ve sonucunda ortaya çıkan siyasal tabloda bir istikrarsızlık ve dengesizlik olduğu şüphesiz.

Dar bölgeli çoğunluk sistemi ne demek? Örneğin, bugünkü nisbi temsil sistemine göre Konya meclise 16 milletvekili gönderiyor. Peki bu 16 milletvekili nasıl dağıtılıyor? Türkiye'de her partinin ülke genelinde yüzde 10'u geçtiği bir sistemde, Konya’da yüzde 20 oy alan bir parti 16 milletvekilinin aşağı yukarı 5'ini kazanır. Oyların Konya genelinde nasıl dağıldığı şimdiki sisteme göre önemsiz. Yüzde 20 oy alan parti isterse Konya’nın hiçbir ilçesinde beldesinde veya mahallesinde çoğunluğu kazanamamış olsun yine de il genelindeki oyu itibariyle ortalama 5 milletvekiline hak kazanır.

Dar bölgeli çoğunluk sistemi demokrasiyi korurken aynı zamanda istikrarı da sağlar. Dar bölgeli çoğunluk sistemini Konya örneğine uygulayınca ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: 16 milletvekili kontenjanı olan Konya, nüfusu aşağı yukarı birbirine eşit olan 16 seçim bölgesine ayrılıyor ve her bölgede en yüksek oyu alan parti o bölgenin hakkı olan 1 milletvekili kazanıyor.

Bu sistemin anti-demokratik olduğunu öne sürenler olabilir. Esasında değil, tam tersine, dar bölgeli çoğunluk sistemi demokratik çoğunluk ruhunu teşvik eden de bir işleve sahiptir.

Bu tartışma aslında genel başkanların önümüze koyduğu ne taban ne teşkilat ne de kamuoyu yoklaması tanıyan tutumlarından kaynaklanıyor. Burada tüm dengeleri gözeterek yapılan bir liste kamuoyunu da partilileri de aday adaylarını da tatmin edecektir.

Adaylara vekillik yolunda başarılar dilerken, aday adaylarına ve listeye giremeyen vekillere de geçmiş olsun temennilerimi iletirim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.