İhlâs Sûresi’nin Mesajı

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Tevhitten bahsettiği için bu sureye “ihlas suresi” ismi verilmiştir. İhlas,  insanı Allah’tan alıkoyacak her şeyden gönlü arındırmak, demektir. Asıl ihlâs, Kur’an’ın “İhlas Suresi”nde anlatıldığı gibi İslam’ın tevhid boyutunda ortaya çıkar. Bu surede Cenab-ı Hak’ın ne olduğu ve ne olmadığını anlatan sıfatlara değinilir. Çünkü Mekke’liler İlahi zatın mahiyetini sormuşlardı,  Kur’an’da bu soruya şöyle cevap verilmişti:

 “De ki: O, Allah’tır, bir tektir.” (İhlas, 1).  Tevhid kelimesi kök anlamı itibariyle, “tek” anlamına gelen “ehad” ve bir anlamına gelen “vâhid” sözcüklerinden türemiş olup “birlemek, bir şeyin bir olduğuna hükmetmek” manalarına gelir.  Bu anlamda tevhid,  Allah hakkında kullanıldığı zaman “eşi, ortağı ve benzeri olmayan bir ve tek” demektir.  “Sizin ilahınız bir tek ilahtır” (Bakara, 163)   âyetinde geçen  “vâhid” ile  “De ki: O,  Allah’tır, bir tektir”(İhlas,  1) âyetinde geçen “ehad” sözcüğü tevhid kelimesiyle aynı köktendir.  Vahid, sayı cinsinden bir olan, ehad ise, biricik, yegânece, bir benzeri olmayan anlamlarına gelir. Bir başka açıdan,  vâhidiyetin anlamı, bütün mevcûdat birinindir, birine bakar ve birinin icadıdır. Ehadiyetin manası ise, her bir şeyde Allah’ın isimleri tecelli eder, demektir. Bu yönüyle eşya, Allah’ın ehadiyet isminin mazharıdır. Meselâ, bir meyve bir ağaçtan parça olmakla, o ağacın tamamı hükmünde olup, bu yönüyle vahidiyete işaret eder. Yine her bir meyve, ağacın bir parçası olduğu gibi, ağacın bütün özelliklerini, yani genetik şifresini içinde saklaması yönüyle, onun tamamı hükmünde olup, bu yönüyle de ehadiyete işaret eder. Nasıl ki Yüce Rabbimiz tek ve hiçbir benzeri yoksa O’nun yarattığı varlıklar da DNA bakımından tektir ve hiçbirisi birbirinin aynısı değildir.

 “Allah Samed’dir.” (İhlas, 2). Her şey, O’na muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir. Nitekim bir âyette şöyle buyrulur: “Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız, zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık olandır.” (Fatır, 15). Samed, ”, bir şeye doğru yönelmek manasındaki samd kökünden türemiş bir sıfat olup “muhtaç oluştan dolayı kendisine yönelinen, ihtiyaçların giderilmesi için başvurulan makam” demektir.  Bu anlamda tek samed, Allah (c.c)’tır. O, biriciktir, her şey O’na aittir, her şeyin yegâne mercii ve maksûdu O’dur.

“O’ndan çocuk olmamıştır. (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır. (Kimsenin çocuğu değildir). (İhlas, 3).   Tek ve biricik oluş, başkasına muhtaç olmayış sadece ve sadece Yüce Allah’a mahsustur. Doğurmak ve doğrulmak yaratılmışlık nitelikleridir. İnsanlık tarihinde Yahudi ve Hıristiyanlar Cenab-ı Hak’a çocuk isnat etmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de geçen şu âyette bu iftira reddedilir:  “Yahudiler, “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise,  “İsa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar?” (Tevbe, 30). Yüce Allah ise, bütün yaratılmış olan niteliklerden münezzehtir. O, varlığı zorunlu olandır. Varlıkta  “Hiçbirşey O’na denk ve benzer değildir.” (İhlas, 3).

Sonuç olarak İhlâs Sûresi’nde;  tevhidin bütün berraklığı ile Yüce Allah’a özgü kılındığı, ulûhiyette benzerleri ve rubûbiyet sıfatlarında da ortaklarının bulunmadığı, her şeyin O’nun hâkimiyet ve tasarrufu altında olduğu açıklanmaktadır.  Öyleyse her Müslüman, tevhide dayalı temel ilkelere uygun  bir kulluk ortaya koymalıdır.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.