Evet, “Meram anılarda kalmasın”

Seyit Küçükbezirci

Evet, “Meram anılarda kalmasın”

Masanın üstünde, önümde, Saime Yardımcı’nın  “Meram Anılarda Kalmasın” kitabı. Her sayfa, her satır, her kelime, her resim beni “canım zaman tünelleri”nde gezdiriyor.

“Meram Anılarda Kalmasın” işin bitti deyip kitaplığa kaldırmaya kıyamıyorum. Kitabı bir yerlere kaldırırsam çocukluğumun, gençliğimin Meram’ını, yeniden bulmuşken, kaybedeceğimi sanıyorum.

Kitap üstüne diyeceğim çok şey var; belki, bir uzunca konferansı dolduracak kadar. Ama burada yerimiz sınırlı. Sizde de olsaydı bu kitap; üstüne değerlendirmelerimizi karşılıklı yapsaydık.

“AYAKLARIMI CIPLATIP MERAM ÇAYINA BİR SOKSAM”

Masanın üstünde, önümde Saime Yardımcı’nın “Meram Anılarda Kalmasın” kitabı… Kırk yıl önceleri, Odr. Prof. Dr. Sadi Irmak, “Hükümeti kurmakla” görevlendirilmiş; resmen “Başbakan”. Konya’ya gelmişti; tebrikler, teşekkürler; alâ ile valâ karşılamalar. Kavakta nar bittiğini söylemek için herkes de hazır, ortam da uygun.

Vilayette toplantı dağılırken; “Sen kal Seyit” dedi. En “Kamil”, en genç iki Konyalı olarak; “Baba-oğul gibi” Konya üstüne konuştuk. Rahmetli Irmak, “Büyük Konyalı; teklifsiz, tekellüfsüz… Vilayet’in, Konya Kalesi’nden sökülüp getirilen taş penceresinden meydana bakarken; “Biliyor musun Seyit? Ayaklarımı cıplatıp Meram Çayı’na ıslatmayı; bir de yağlı Meram marulu yemeyi öyle arzu ediyorum ki” dedi. Rahmetli hemşerimiz Sadi Irmak’ın, o arzusunun gerçekleşmemiş olması, ne zaman hatırlasam içimi acıtır.

“MERAM”, “MERAM” DEDİKLERİ

Sevgili Evliya Çelebi, yüzyıllar öncesinde Meram’ı öyle bir anlatır ki. Gülümsememek elde değil. “Ben fakir Konya’ya gelene kadar yirmi yıllık seyahatimde böyle güzel mesire görmedim. İrem’deki Baruthane mesiresi, Kırım’daki Sudak bağı, İstanbul’da Osmanoğulları’nın yüz yetmiş gül bahçesi, Malatya’daki Aspuzu ve Tebriz’deki Şah-ı Cihan bağı Konya’daki Meram’ın yanında bahçecik bile sayılmaz” der.

Evliya Çelebi’nin atışına hem gülünür, hem hak verilir. Sevgili Evliya Konya’ya gelinceye kadar susuz, ağaçsız, otsuz Türkmen Bazkırları’ndan geçip geldikten sonra; gürül gürül sular akan, ağaçlarından gökyüzü görülmeyen bir avuçluk Meram’ı görünce elbette “Cennet-i Ala” sanır.

Acem Şairleri’ne taş çıkartacak Meram övgülerinin çoğunu okudum. Çoğu gerçek Meram değildi; O şairlerin, O yazarların düşledikleri Meram’dı.

Saime Yardımcı Meram’ı “İçinden Biri” olarak anlatıyor. Son yüzyılın, Yardımcılar’ın “Beşinci Gelini” olarak öğrendiklerini yazıyor, yaşadıklarını anlatıyor. Meram neyse ne,  Meram kültürü neyse ne; olduğu gibi, en gerçekçi, en doğru şekilde aktarıyor.

BİR “SEVGİLİ”NİN HERŞEYİNİ TEK TEK SUNAR GİBİ

Saime Yardımcı, “Meram Anılarda Kalmasın” kitabı ile aslında, onlarca yönü olan bir “Belgesel” sunuyor. Yardımcı Ailesi ve Onların “Bağevi” ekseninde tüm “Meram Halk Kültürü”nü gün ışığına çıkartıyor.

Yardımcı’nın kitabı “Çok yönlü” bir kitap; çok renkli bir kitap. Belgesel yönleri ile “Anı kitabı”, Meram’ı sunusu ile “Anlatı”; içimin lebaleb etnografi ürünleri ile dolu oluşuyla bir “Halkbilim” kitabı. Tarihi yer ve aile resimleri ile bir “Albüm”… Meram’ın kuşları, hayvanları, sebzeleri, meyveleri, çiçekleri ile bir “yerel zenginlikler atlası”.

VEFA, KADİR KIYMET; SEVGİ VE SEVDA

Âşık Veysel, sazıyla konuşurken, “gizli sırlarımı aşikâr etme” der; “Sen bir dut dalısın, ben insanoğlu” der; Onun ağacını, kendisinin babasını unutmaması gerektiğini söyler.

Saime Yardımcı da soyundan gelenleri de, “Beşinci gelin” olarak katıldığı Yardımcı Ailesi”ne de unutmaz. Kitabını “Meram Sevdalısı Sevgili Eşim Nazif Yardımcı’nın Aziz Hatırasına” diyerek Nazif Bey’e armağan eder.

   Saime Hanım’ın sevgisi, sevdası “Bir kuru ifade” değil, Orhan Şaik Gökyay’ın dediği gibi. Yüz yıllık Bağ Evi’nin on dönümlük arsasını da, ağaçlarını da, sırça küplerini de, selelerini de, senitlerini de, lambalarını da; tiğinlerini de, ibibiklerini de korur.

   Villalara, köşklere necisin demez; milyarlık rantlar bir şey ifade etmez. Saime Hanım “Eski Meram’dan elde ne kalmışsa; balcanları kurutarak, kayısıları “Bestil” yaparak bir “Aziz Ev”i, bir yüzyıldan, bir başka yüzyıla taşımaya çalışır.

Şimdi, ben bu yazıyı yazarken, rahmetli dostum Nazif Yardımcı, sanki o unutulmaz tebessümü ile sağ yanımdan beni izliyor. Düşünüyorum da; insan Nazif Bey kadar nasıl sevecen olabiliyor, nasıl şikâyetsiz olabiliyor; nasıl her daim “insan” olabiliyor.

SIRASI GELMİŞKEN MERAM ÜSTÜNE BİR ÇİTLEM SÖZ

Saime Yardımcı Hanım, “Meram Anılarda Kalmasın” derken, herhalde, anılarda kalmasın da yazıya geçsin, derin kültürü ile yazıya geçsin, gerçek varlığı ile unutmadan resimlensin çiçeği, böceği, kuşu, meyvesi, sebzesi ile” demek istiyor.

Aslına kalırsa, Saime Hanım’ın kuşağı; 50’liler, 60’lılar; yani Meram’da eski Meramlılardan Meram Kültürünü öğrenenler, bu kültürü yaşayanlar da gitti mi Meram “anılar”da bile kalmayacak.

Saime Hanım’ın bağı gibi on/yirmi bağ olmasa, “Eski Meram” artık hikâye. Kenarları kale duvarı gibi betonlanmış; yerleri andezitin en çirkini ile kaplanmış “Son durak” Meydanı’nı siz,  Meram mı sanıyorsunuz? Hele o, beş/on kez geçtikten sonra ruh doktorlarına gitme ihtiyacı duyduğunuz “Yeni Meram Yolu?” O Alman, İngiliz, Amerikan mecmualarından yırtılan sahifelerdeki binalara göre yapılmış villamsı şeyler.

ÖZELLİKLERİ İLE KENDİ KONUSUNDA “TEK” KİTAP

Büyük battal boy, 240 sayfa, kuşe kâğıt renkli ofset baskılı kitabın “İçindekiler”e bir bakmak, yapılan işin değerini daha da arttırır.

-Türbe Önünde Evin, Meram’da Bağın Olacak/ Yardımcı Ailesinin Yaşadığı Evler/Meram’daki Bağ Komşularımız ve Dostlarımız/ Bağ Evinden Görüntüler/ Bağda Kullanılan Mutfak Gereçleri/ Ovaklar, Tandırlar; Pekmez kaynatma, kayısı kuruları, pestiller.

-Meram’ın Doğası/ Meyve Bahçesi/Meram’ın sebzeleri/ Meram’ın Çiçekleri/Meram’ın hayvanları/ Eski Meram’dan Görüntüler.

Kitap, Meram konusunda “kaynak” olarak, kültür araştırmacıları için, eminiz, gelecek on yıllarda ısrarla aranacak. Kitabın içindeki Meram evi detay resimlerinin çoğunu, mutfak gereçlerinin çoğunu, bir resim olarak, bugün bile temin etmeniz o kadar zor ki.

 Kitabın “realist” bir anlatımı, bir sunumu var. Abartmadan, şetaretlendirmeden; neyse o, bir anlatım.

Saime Yardımcı, kendisine yardımcı olanları da unutmuyor. Avukat Ahmet Ergun’a, Bekir Şahin’e, Asım Kaplan’a, Ali Işık’a, Mehmet Sadık Oturanç’a; Prof. Sema Belli’ye, Prof. Emine Batsalı Yeniterzi’ye teşekkür ediyor.

Hele “Komşularımız, Dostlarımız” diye eski resimlerden oluşan bir bölüm var ki, tam bir “Belgelik”. Recepağazadeler’den Şevki Ergün, Besim Ergün, Ahmet Ergun; Salih Loras, eşi akrabası/ Cimcimeler/ Av. Mehmet Ali Apalı ve Eşi/ Rakım Çumralı Ailesi/ Takva Ahmet Bahçıvan kız-erkek bütün çocuklarıyla/Ahmet Hilmi Nalçacı eşi ve kızları. Bulunması çok zor, hayali cihan değer resimler.

YAZIYI BİTİRİRKEN NOTLAR:

-Meram hakkında bazı yanlış kanılara da dokunmak gerek. Meram, bazı yazılı kaynaklarda ısrarla vurgulandığı gibi bir Lale Devri’nin Göksu’su değil; bir “Sadabat” değil. Sadece bir “sayfiye “ değil. Meram, sadece, bir eli yağda bir eli balda “Konya Zadeganları”nın yaşam alanı değil. Dedeler, dervişler, ağalar, paşalar; dervişan ve zadegan vardı; ama onların yüz katı “Gara Dakım Meramlılar” da vardı. “Sade Halk” meyve yetiştirerek, sebze yetiştirerek ekmeğini Meram toprağından çıkartıyordu. Çoğu Meram evi, sadece “Bağ evi” değil, sürekli mekân ve meskendi.

Şunu açıkça belirtmekte yarar var; ayrıca bir “Meram Kültürü” yoktur; Meram’daki kültür Araplar’daki, Sedirler’deki, Uluırmak’taki Konya kültürünün aynıdır. Maddi ve manevi bütün olguları ifade eden “Konyalıca Sözlük” Meram’da da aynıdır.

Saime Yardımcı’nın “Meram Anılarda Kalmasın” kitabı, Konya Kültürü’nün tümüyle Meram’da da geçerliliğini göstermesidir.

SON BİRKAÇ SÖZ:

Bu kitap, Saime Yardımcı’nın kapsamlı üçüncü kitabı. Bundan önce “Asırlık Bağevi’nin Sırları” ve “Konya’da Asırlık Bir Çınar” yayınlanmıştı. O kitaplarında da Yardımcı “İlkler”e imza atmıştı. Onlar da unutulmaz kitaplardı.

Sizin de “Meram Anılarda Kalmasın” kitabına sahip olmanızı o kadar isterim ki. Görseydiniz, inceleseydiniz, burada yazdıklarımın ne kadar yetersiz olduğunu görürdünüz.

Saime Yardımcı’yı tebrik ediyorum; hem de onlarca kez. Kültürümüz için hayırlı olsun.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.