Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin en büyük şanssızlığı, çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz ama bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Ana muhalefet partisi, programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Parti ve şahsımızla birlikte Türkiye'nin de kaybetmesi pahasına yönetimi ele geçirme anlayışıyla hareket ediyor. Dil, normal bir muhalefet dili değil, adeta bir terör örgütü dili." dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen "117. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"ndaki konuşmasında, bir süredir mücadele ettiği hastalığa yenik düşerek dün vefat eden AK Parti Giresun İl Başkanı Hasan Ali Tütüncü'ye Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.
Tütüncü'nün hatırasının gönüllerde daima yaşayacağını belirten Erdoğan, salonda bulunanlarla ruhuna Fatiha okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ile bazı başbakan yardımcılarının, bakanların ve bazı AK Parti genel başkan yardımcılarının da Tütüncü'nün cenaze merasimine katıldıklarını anımsattı.
Kongre takviminin belirledikleri şekilde sürdüğünü ve ilçe kongrelerinin devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Hepsinden öte bütün belde kongrelerini hallettik, onlar bitti. Şimdi ilçeler ve bir diğer taraftan bazı illerde atamalarla ilgili süreç devam ediyor. İl başkanlarımız olarak sizlerden ricamız, ilçe kongrelerimizde bulundukları yeri en yeni şekilde kuşatan, kucaklayan, liyakatlı isimlerin göreve gelmesine öncülük etmenizdir. Samimiyet, sadakat, ahlak ve liyakat ölçülerinden asla taviz vermeden yapacağımız isabetli tercihlerle güçlü ilçe teşkilatları kuracağımıza inanıyorum." şeklinde konuştu.
"Bize hesabi değil, hasbi olanlar lazım." diyen Erdoğan, "Eğer hesap adamı olursa çökeriz ama hasbi olursa Allah'ın izniyle kaleleri düşüre düşüre yola devam ederiz. Onun için bize dava adamı, hizmet adamı, milletin adamı olarak görev yapacak ilçe başkanları, il başkanları, belediye başkanları velhasıl AK Parti kadroları lazım." değerlendirmesinde bulundu.
- "Kimseye suç yükleyemeyiz, bunun faturası tarih tarafından bize kesilir"
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, kongrelerde göreve gelen ve gelecek olan kadroların, 2019 yılındaki seçimlere kadar olan süreçteki hazırlıkları yürütecek ve seçimleri bizzat yönetecek kişiler olduğunu vurguladı.
Bu yüzden Mart ve Kasım 2019'un kendileri için önemli seçimler olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunun için her aşamada çok titiz davranmalı, en küçük bir lekeye, en küçük bir sızmaya, en küçük bir zayıflığa izin vermemeliyiz." dedi.
Erdoğan, Türkiye'ye yönelik saldırıların dozunun her geçen gün arttığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Terör örgütleri bir yandan, çeşitli ülkeler diğer yandan ülkemizi askeri, siyasi ve ekonomik açıdan yıpratmak için var güçleriyle gördüğünüz gibi çalışıyorlar. Her şeyden önce ülkemiz ve milletimiz adına bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu, iktidar partisi olarak bizim, yani AK Parti kadrolarının üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz, bunun faturası tarih tarafından bize kesilir. Onun için de çok hassas olacağız, çok dikkatli olacağız ve ona göre bu çalışmamızı sürdüreceğiz. Verdiğimiz mücadelede en büyük güç kaynağımız önce Rabbimizin yardımı, ardından da necip milletimizin desteği ve duasıdır.
Şayet, milletimizin bize verdiği güçlü destek olmasaydı, bilhassa son 4 yılda hem parti hem de ülke olarak gerçekten çok kötü neticelerle karşı karşıya kalırdık. 16 Nisan halk oylamasıyla devreye giren yeni yönetim sistemimiz, milletimizin destek çıtasını yürütmede yüzde 50+1 oy... Dolayısıyla artık milletimizle olan irtibatımızı çok daha sıkılaştırmaya, aldığımız desteği çok daha yüksek oranlara taşımaya ihtiyacımız var. Mevcut durumumuz bizi asla şımartmamalıdır, biz bileceğiz ki daha iyi bir konuma gelmeliyiz."
- "Dil, normal bir muhalefet dili değil adeta bir terör örgütü dili"
Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin kaderinin bütünleştiğini ve bunun da böyle bilinmesi gerektiğine değinen Erdoğan, salonda bulunan partililere, "Biz tökezlersek Türkiye'nin de sıkıntıya düşeceğini, 7 Haziran, 1 Kasım seçimleri arasındaki dönemde hep beraber gördük. Bir tökezleme ülkeyi nereye götürüyordu gördük." diye konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin en büyük şanssızlığı çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz ama bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Ana muhalefet partisi, programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Parti ve şahsımızla birlikte Türkiye'nin de kaybetmesi pahasına yönetimi ele geçirme anlayışıyla hareket ediyor. Dil, normal bir muhalefet dili değil, adeta bir terör örgütü dili. Onlar ne yapıyorsa, bakıyorsunuz onlar da aynısını yapıyor. Şu anda Almanya'daki iktidar-muhalefet mücadelesindeki ortak payda ne? Türkiye'ye saldırmak, Erdoğan'a saldırmak.
Burada da ana muhalefetin şu andaki dili, bakıyorsunuz terör örgütünün dili ile aynı. Tavırlar aynı. Ama benim milletim bunu yutar mı? Allah'ın izniyle yutmaz ve yutmayacak. Ülkemizi, attıkları her adımda, söyledikleri her sözde, uyguladıkları her politikada Türkiye düşmanları ve terör örgütleri ile aynı safta oldukları intibası veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz."
mhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, milletten aldıkları desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olduklarını bildirdi.
Erdoğan, "Bunu sadece partim için söylemiyorum. Teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa, başta bakan arkadaşlarım olmak üzere, bunların hepsini kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konudaki kararlılığı çok önemli. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız. Engel mi oluyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da afedersiniz her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Buralarda dikkatli olmaya mecburuz." dedi.
Mevcut ana muhalefet zihniyetinin bu hayali hayata geçiremeyeceğini çok iyi bildiğini ve gördüğünü vurgulayan Erdoğan, "Fakat bu demek değildir ki milletimiz bize mahkumdur, asla. AK Parti 15 yıllık iktidarını, milletimizin kendisine mecburiyetine değil, 81 vilayetiyle, 80 milyon insanıyla ülkemizin tamamına yaptığı hizmetlere borçludur." diye konuştu.
Bu tespitin aynı zamanda bundan sonraki yol haritalarının da ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, daha çok proje üreterek, daha çok icraat yaparak, milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız. Bunu sadece partim için söylemiyorum. Teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa, başta bakan arkadaşlarım olmak üzere bunların hepsini kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konudaki, bir defa, kararlılığı çok önemli. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız. Engel mi oluyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da, afedersiniz, her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Buralarda dikkatli olmaya mecburuz.
Yola çıkarken söylediğimiz şeyler bunlar. Bunlar içimizden de olabilir, candan da olabilir, yandan da olabilir. Kim olursa olsun biz bunları hemen derdest etmek suretiyle temizleye temizleye yolumuza devam edeceğiz. Çünkü istikbal bizlerden çok şey bekliyor."
Erdoğan, bu yüzden kararlılıklarının çok büyük önem arz ettiğini dile getirerek, bugüne kadar girdiği tüm mücadelelerden alnının akıyla çıkmış AK Parti'nin, önümüzdeki dönemde de aynı başarıyı, aynı şartlar içerisinde tekrarlayacağına inandığını kaydetti.
-"Gönüllerin inşa ve ihyası büyük önem arz ediyor"
Bundan sonra yapacaklarının çok daha farklı olduğunu ifade eden Erdoğan, sadece fiziki inşa değil, gönüllerin inşa ve ihyasının, fiziki inşadan çok daha büyük önem arz ettiğini söyledi. Erdoğan, "CHP'nin, HDP'nin, bunların Allah aşkına bu ülkede zerre kadar fiziki bir inşa hareketi mi var, yok. Peki bu adamlar, bu oyları nasıl alıyor? Onların da işte girdikleri bir zihinsel hareket var. O zihinsel hareketle bunlar gönül kapmaca oynuyor, gönül kapıyorlar." diye konuştu.
Fiziki olarak attıkları adımların kimseyle mukayese edilemeyeceğine işaret eden Erdoğan, çok ciddi bir dönüşüm ve değişim yaptıklarına işaret etti. Erdoğan, "Hala da yapıyoruz ve yapacağız da ama yeterli değil. Bu gönül inşa ve ihyasını özellikle halletmemiz lazım." dedi.
"Türkiye olarak sorumluluğumuz sadece kendi güvenliğimizi, kendi refahımızı sağlamakla sınırlı değildir." ifadesini kullanan Erdoğan, tarihin hiçbir döneminde milletin böyle kısır bir anlayışla, dar bir bakış açısıyla, ufuksuz bir vizyonla hareket etmediğinin altını çizdi.
-"Kalkınma yardımları tutarı 6,2 milyar dolar"
Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim de bugün böyle bir hakkımız kesinlikle yoktur. Bizi güçlü kılan kendi imkanlarımız, kendi yaptıklarımız kadar, yakın çevremizden başlayarak, dünyanın her köşesindeki mazlumlara, mağdurlara verdiğimiz güçlü destektir.
BM Genel Kurulunda tüm ülkelerin gözlerinin içine bakarak 'Dünya beştin büyüktür' diye dile getirdiğimiz itiraz, insanlığın ortak vicdanının sesidir aslında. TİKA, AFAD, Kızılay gibi kuruluşlarımız ve sivil toplum örgütlerimizle dünyanın neresinde ve her ne sebeple olursa olsun yardım bekleyen herkese imkanlarımız ölçüsünde el uzatmanın çabası içinde olduk. Bu çerçevede Güney Amerika'dan Afrika'ya, Orta Asya, Kafkasya'dan Avrupa ve Balkanlar'a, Ortadoğu'dan Güney Asya'ya kadar dünya üzerinde faaliyet yürütmediğimiz bölge neredeyse kalmadı. Hamdolsun."
Erdoğan, Türkiye'nin imkanlarının tüm bu çalışmaları yürütmeye yettiğine vurgu yaparak, geçen yıl yapılan kalkınma yardımları tutarının 6,2 milyar dolar olduğuna işaret etti. Erdoğan, 2015'te 3,9 milyar dolar olan bu rakamın, bu yıl çok daha yüksek olacağını söyledi.
Böylece Türkiye'nin milli gelirine oranla dünyada en fazla kalkınma yardımı yapan ülke durumuna geldiğini ve bir numara olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu büyüklükte bir kaynağı yardımlara ayırmak bizim için bir külfet veya israf değildir. Tam tersine bu, bizim için hem insani bir görev hem de bir vefa borcudur. Çünkü yardım faaliyetleri yürüttüğümüz ülkelerin pek çoğundaki halkların geçmişte bize hem muhabbetleri hem de sembolik düzeyde bile olsa yardımları vardır." dedi.
-"Merkezi farklı bir yer"
Bunun son örneğinin Arakan Müslümanları olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbimiz döneminde Arakan Müslümanları bizim zaferlerimiz için dua etmişlerdir. Bununla kalmamış gazetelere ilanlar vermişlerdir. Düzenledikleri yardım kampanyalarında topladıkları paraları ülkemize göndermişlerdir. Bu ülkede bulunan şehitliklerimizde İngilizlere esir düşerek o bölgedeki kamplara gönderilmiş binlerce askerimiz metfundur. Esir kamplarındaki askerlerimiz, bölge halkıyla çok iyi münasebetler kurmuş, hatta bir kısmı savaş bittikten sonra orada kalmayı tercih etmiştir. Görüldüğü gibi Arakan bizim için meçhul bir yer, hiçbir ilgilimizin olmadığı bir coğrafya değildir.
Arakan'daki sıkıntının uzun geçmişi olan, karmaşık sebepleri bulunan, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynakladığını elbette biliyoruz. Medyada, özellikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan ile ilgisi yoktur. Bunu da bilmemizde fayda var. Bu resimlerin bir kısmı bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dahil dünyadaki pek çok hadisede kullanılmıştır. Merkezi, farklı yerdir."
Erdoğan, bölge ile ilgili provokasyonların sadece medya ile sınırlı olmadığına işaret ederek, bir anda ortaya çıkan ve arkası karanlık silahlı örgütlerden yerel devlet güçlerinin hukukla, insanlıkla bağdaşmayan davranışlarına kadar pek çok sorunun birlikte yaşandığının altını çizdi.
Rohingya diasporasının da bu meselede zaman zaman farklı kaygılarla hareket ettiğini bildiklerini ifade eden Erdoğan, tüm bunlara rağmen orada milyonlarca insanın mağduriyetine yol açan gelişmelerin yaşandığının bir hakikat olduğunu söyledi.