Devlet Erkanı ve Güvenlik Sorunu

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Bu toprakları bize vatan yapan bütün şehitlerimize minnet borçluyuz. Rabbim hepsine rahmet eylesin. Milletimize güç ve kuvvet versin.

Şırnak’ta Helikopter kazası sonucu şehit düşen üst rütbeli 13 askerimiz üzerinden bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Bizim için bu milletin ruh köküne bağlı ve bu milletin birliği, dirliği, kardeşliği ve refahı için çalışan herkes çok değerlidir. Bununla birlikte, asıl yönetici konumunda olan nitelikli insanlarımız da çok değerlidir. Nitelikli insan, kolay yetişmiyor.

Bizler İlahi takdire inanan ve teslim olan kimseleriz. Ama bu takdiri “cebir” içerisinde değerlendirmeyiz. Yüce Allah herkese irade özgürlüğü vermiş ve bu özgürlüğe uygun bir şekilde de sorumluluk yüklemiştir. Bu bağlamda herkes bulunduğu konum ve kariyer ne ise, üzerine düşen sorumluluğu kapasitesi nispetinde yerine getirmelidir. Eğer biz gücümüz nispetinde Allah’a karşı sorumluluklarımızı yerine getirirsek, O, bize hayal bile edemediğimiz yer ve yönlerden çıkış kapılarını açar ve yardım eder.

Bizler sebepler dünyasında yaşıyoruz.  Görülenlerden sorumluyuz. Görülmeyen, perdenin ötesini bilme imkânına sahip değiliz. Onun için tevekkülden önce tedbir almamız gerekir. Kur’an’ı Kerim’de birçok âyette sebeplere tevessül etmek/sarılmak gerektiği üzerinde durulmaktadır. Bir âyette, savaşa çıkmadan önce: “Ey iman edenler! Hazırlığınızı görün” (Nisa 4/71); diğer bir âyette de;  Hz. Musa (a.s) kavmi tarafından taşlanmakla tehdit edilince, O’na “.. o halde kullarımla geceleyin çıkıp git. Çünkü takip edileceksin,” (Duhan 44/23) buyrulur. Yine sebeplere tevessül etme konusunda Hz. Peygamber (a.s)’ın Mekke’den Medine’ye hicret etmesi olayında mağaraya sığınması, ayrıca, devesini salıp Allah’a tevekkül etmek isteyen bir Müslüman’a: “Önce deveni sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a tevekkül et” buyurması, bizim için sebep, tedbir ve tevekkül ilişkisini en güzel bir şekilde yansıtan uygulama ve yol gösterme örnekleridir. Görüldüğü gibi gerek Kur’an’da ve gerekse Hz. Peygamber (a.s)’ın uygulamalarında tevekkülden önce tedbirli olmak öğretiliyor.

Asıl konuya gelince. Yine Kur’an’da geçen bir âyette, Yakup (a.s), ticaret yapmak için Mısır’a giden evlatlarına şu tavsiyelerde bulunmuştur: “..Ey oğullarım! (Mısır’a) Bir kapıdan girmeyin,  ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah’ındır.  Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler..” (Yusuf 12/67).

Her şeyin maksadını en iyi bilen Yüce Allah’tır. Bu âyetin mesajından çıkarmamız gereken sonuç şöyle olabilir.  Özellikle üst düzey devlet ricali, strateji gereği tedbir alma bağlamında topluca uçak, helikopter,  otobüs, tren vb. vasıtalarla beraber yolculuk yapmamalıdırlar. Yakın tarihte yaşanan birçok olay buna şahittir. Meselâ, geçmişte Pakistan devlet başkanı Ziya ül Hak’ın helikopteri düşürüldüğünde yanında bulunan iyi yetişmiş üst düzey devlet adamları da vefat etmişti. Bu sebeple, tedbir amaçlı olarak devlet yöneticilerimiz, komutanlarımız, bürokratlarımız, bilim adamlarımız vb. bir yere giderken ayrı ayrı vasıtalarla seyahat etmelidirler.  Bütün peygamberlerin hayatında bizim için “modeller” vardır. Kur’an-ı Kerim’de geçen Hz. Yakup (a.s)’ın oğullarına yaptığı tedbir amaçlı bu tavsiye hepimize yapılmıştır.  

O halde,  bizler,  neticelerden değil, sebeplerden sorumluyuz. Tedbir olmadan tevekkül olmaz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.