Cömertlik ve Takva

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Manevi hürriyetini elde eden olgun insanlar; ikram etmede, cömerttirler; insanları bağışlamada, affedicidirler; yokluk anında şükrederler; varlık anında da ellerinde bulunanları dağıtmak suretiyle fiili şükür halindedirler. Bu anlamda onlar, “güzel ahlak” sahibi Hz. Peygamber’in yolundan giderler. 

Onların zihniyet dünyasında hürriyet; küçük ve büyük iyilikler için, kerem ise, salt büyük iyilikler için kullanılır. Meselâ Allah yolunda bir orduyu donatan, bir şehrin su ihtiyacını gideren, eğitim ve sağlık alanlarında büyük yatırımlar yapan kimselere cömert anlamında ‘kerîm’ denilir. İnsan bu güzel huya, ancak, manevi hürriyetini elde ettikten sonra ulaşır.

 

Öte yandan Allah katında insanı değerli kılan şeyler, dünyevi anlamda sahip olunan varlıklar değildir. Bunlar gelip-geçici olan arızi durumlardır. Bundan dolayı akıllı insan, geçici olana değil, kalıcı olana talip olmalıdır. Bunun için Kur’an’da  “kerem ile takva” arasında bağlantı kurulur:  “Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz(ekrameküm) O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır.” (Hucurat, 13). Bu âyeti desteklemek mahiyetinde Hz. Peygamberin şu uyarısı da çok anlamlıdır: “Allah sizin zenginliğinize ve fiziki şeklinize bakmaz; O, sizin gönlünüze ve davranışlarınıza değer verir.” Dolayısıyla, cinsiyet ve sınıf ayrımcılığı, insan hakları bakımından bir zulümdür. Bundan 1400 sene önce Efendimiz Allah katında en değerli olanın takva olduğunu şu rivayette de çok güzel belirtir:“Sizin hepiniz Âdem’in neslindensiniz. Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arabın, Arap olmayanlar üzerinde veya Arap olmayanın Arap karşısında üstünlüğü yoktur. Bu üstünlük ancak Allah’tan korkmakla (takva ile) olur”.  İslam ahlakına göre insanı değerli kılan şey, Allah’a karşı sorumluluk bilincine sahip olmaktır.

 

 Bundan dolayı Hz. Peygamber,  kendisine; “insanların en değerlisi kimdir?” diye sorulduğunda “muttaki olandır” cevabını vermiştir.

O halde takva nedir?

Takva, âhiret hayatımıza zarar verecek her türlü günahlardan korunmaktır.

Takva, hayatın tüm alanlarını Allah adına yaşamaktır.

Takva, helâl ve haram duyarlılığına sahip olmaktır.

Takva, insanın her an ‘müteyakkız’ olmasıdır.

Takva; şirk, nifak ve küfrün her türlüsünden uzak durmaktır.

Takva, Allah’ın emir ve yasakları karşısında sorumluluk bilinci taşımaktır.

Takva, bizi Allah’ı anmaktan alıkoyacak her türlü eylemden uzak kalmaktır.

Takva; günahların büyük ve küçüğüne değil,  kime karşı yapıldığına bakmaktır.

İhsan derecesinde takva; hayatın her alanında Allah’ı görüyormuşçasına hareket etmektir. İşte bu vasıfla donanan muttaki insanlar görüldüğü zaman, Allah akla gelir. Çünkü bu insanlar, “velâyet” makamına ulaşmışlardır. Onlar Allah’a itaat ve muhabbette, Hz. Peygamberin sünnetine bağlılıkta ileri derecede oldukları için bu manevi makamlara ulaşırlar. Günahlardan kaçınıp şehvetlere asla eğilim göstermezler. Bundan dolayı Allah onları, her biri bir lütuf olan; iyilik, şeref, cömertlik, bağış ve güzellik anlamlarına gelen manevi ödül hükmündeki “kerâmetle” taçlandırır. En büyük keramet ise, insanın söz ve davranışlarında istikamet üzere olmasıdır. Bugün cemiyetin böyle velilere büyük ihtiyacı vardır.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.