Bu çalışma odaları ıslah edici değil!

Son günlerde artan sağlıkta şiddet ve meslek odalarının başındaki Türk kelimesinin kaldırılması tartışmaları devam ederken geçtiğimiz günlerde kutlanan 14 Mart Tıb Bayramı'nda bu konular bir kez daha gündeme geldi.

Konya Tabip Odası Başkanı Dr. Seyit Karaca ilgili başlıkları gazetemize değerlendirdi. Konya Tabip Odası olarak bu 14 Mart Tıp Bayramı etkinliklerini günlere yaydık diyen Karaca, Sağlık okuryazarlığı yeniden gündeme alınmalı ifadesini kullandı ve "Kurumlar cezalandırılmamalı, kanunla ilgili üyelik durumu da gözden geçirilmek üzere Anadolu’da faaliyet gösteren çoğunluk odaların temsil sistemiyle alakalı hususlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekir." şeklinde konuştu.

ÖNEMLİ ETKİNLİKLER YAPTIK

Etkinlikleri bir haftaya yaydık diyen Seyit Karaca, "14 Mart Tıp Bayramı’nı meslektaşlarımızla, sağlık çalışanlarıyla bir araya gelmeye vesile kılacak programlar tertip ettik. Bu programlarda şuuru ve anlayışı da unutmadan bir takım faaliyetler yapalım arzu ettik. 14 Mart günü İl Sağlık Müdürlüğü’müzün faaliyetlerine katıldık. Orada da sağlık çalışanlarının dertlerini dile getirmeye gayret ettik. Bu programların akabinde Konya’da üyelerimiz arasında en yaşlı meslektaşımız Dr. İbrahim Özkoyuncu ağabeyimizi ziyaret etkinliğimizi yaptık. Akşamında da gencinden yaşlısına, meslektaş adaylarımızla bir araya geldiğimiz yaklaşık 700 kişiyi misafir ettiğimiz bir yemek programımız, şehitler için okuttuğumuz hatimlerin akabinde bu meslekte 30, 40, 50 ve 60 yılını tamamlamış tabiplerimize plaketlerini takdim ettiğimiz oldukça güzel, anlamlı bir program oldu." değerlendirmesi yaptı.

SAĞLIK OKURYAZARLIĞI GELİŞTİRİLMELİ

Sağlıkta şiddet haberlerinin kendilerini ziyadesiyle üzdüğünü anlatan Konya Tabip Odası Başkanı Dr. Seyit Karaca, "Sağlıkta şiddeti Tabipler Odası olarak üniversitelerde konuştuk. Sağlık çalışanlarının mevcut haklarını da öğrenme adına kamu hastanelerimizde de bu çalışmayı icra edeceğiz. Bu çerçevede mevcut haklarımıza rağmen hala bazı hususlar doğru gitmiyor. Sağlık okuryazarlığı kavramı önem kazanmalı. Hastanede bir hastanın yere düşüp bayılmasıyla üzerindeki kabloları görenler canlı bomba sanıyor ve çocukları bile ezercesine kaçmaya çalışıyor. Hastanın kendine gelip hastalığıyla ilgili taktırdığı cihazı söktürmeye geldiğini söylediğinde etraftan yardıma geliyorlar. İşi komik tarafı da bu. Dolayısıyla sağlıkta şiddet adına fiziki anlamda bir takım tedbirler olmuş olsaydı bu hastamızın kapıdan geçerken bu kablolar bunun için diyerek izah etmesi olanların önüne geçecekti ama sağlıkta şiddet günümüzdeki terör psikolojisiyle de birleşince böyle üzücü, sonrasında sevindirici durumlar ortaya çıkabiliyor. Kişinin hastalığıyla ilgili doğru bilgiyi, doğru kaynaktan nasıl alabileceği, hangi hastalığa nasıl yaklaşacağı gibi bir takım bilgiler ilkokul çağından başlatılmalı. Dolayısıyla bu anlamda da sağlık okuryazarlığının ülke gündemine hızla alınıyor olması uygun olur." dedi.

ALAN SEÇİMİ PLANLAMALARI YAPILMALI

Bazı branşlarda YÖK’ün ve Milli Eğitim’in planlamalar yapması elzemdir diyerek birkaç yıl sonra bazı alanlarda yığılmalar olacağını hatırlatan Karaca, "Hekim yetiştirme üniversitelerin önemli bir faaliyet alanı. Bu çerçevede son dönemdeki kontenjanlar ile 2024’te pratisyen hekim, aile hekimi açığının kapanacağı yönünde Bakan Bey’in beyanı var. İnsan gücü açısından durumu değerlendirdiğimizde aile hekimi açısından önemli ölçüde mesafe alacağımız, bazı uzman hekimlik branşlarında yine ihtiyacın tamamen karşılanacağı ancak bazı branşlarda açıkların hala devam edeceği noktasında öngörüler var. Bazı branşlarda YÖK’ün ve Milli Eğitim’in planlamalar yapması lazım. Örneğin artık laboratuar ve röntgen teknisyenliği branşlarında ve buna benzer birkaç alanda yavaş yavaş kontenjanların kısılması lazım. Bu yapılmadığı takdirde mezun olanlar kendi alanlarında iş bulmakta zorlanacaklar ve eğitimli işsizler ordusuna katkı yapılmış olacak. Dolayısıyla bu konuda daha güncel bir takım planlamaların yapılması gerekiyor." ifadesini kullandı.

HEKİMLER DAHA ÇOK BÜYÜKŞEHİRLERİ TERCİH EDİYOR

Asimetik dağılımların önüne geçmeliyiz diyen Seyit Karaca, "Türkiye’nin önemli problemlerinden biri meslektaşlarımız arasındaki asimetrik dağılım. Daha çok meslekte tecrübelendikçe sosyal şartlarında da etkisiyle büyükşehirlerin daha iyi ve faydalı olacağı düşüncesiyle büyükşehirlere gitmeyi tercih etmekteler. Bir yandan eş durumu tayinleri sebebiyle büyükşehirlere yığılmalar oluyor. Bir kısmı da daha fazla kişiye hitap etmek ve hizmet etmek amacıyla büyükşehirleri tercih ediyor." şeklinde konuştu.

 

TÜRK KELİMESİNİN KALDIRILMASI ISLAH EDİCİ BİR ÇALIŞMA DEĞİL

Türk kelimesi artık bir ırkı ifade eden bir kavram olmaktan çıktı. Çok daha farklı, kucaklayıcı, doğru şeyleri yapan, dünyaya adalet dağıtan, mazlumların yanında olan, zulüm yapmayan gibi şeyleri ifade ediyor şeklinde konuşan Dr. Seyit Karaca, "Oda isimlerinin başındaki “Türk” kelimesinin kaldırılmasıyla ilgili düşüncemizi yazılı olarak başta Cumhurbaşkanı’mız olmak üzere siyasetin ilgili mecralarına bildirdik. Kanunla kurulmuş yapılarız, Türk Tabipler Birliği olarak bir kanunumuz var. Bu kanun zamanla çeşitli revizyonlara uğramış. Örneğin en önemli revizyonlardan birisi 12 Eylül döneminde ihtilal ürünü meslek mensuplarının, kamuda ve üniversitede çalışanların üyelik zorunluluğunun ortadan kaldırılması olmuş. Sadece özel sektörde veya serbest meslekte çalışanların üyelik zorunluluğu var, diğerlerinin üyelik zorunluluğu kaldırılmış. Bana göre örfi idare ve askeri idare yapılanması karşılarında güçlü meslek grupları olsun istememiş. "Meslek birlikleri siyaset yapamazlar" demiş. Bunlar doğru yönleri ama üyelikle ilgili yapılan düzenleme bana göre yanlış. Çünkü odaların ve birliklerin bu anlamda gücü zayıflamış. Dolayısıyla yanlış olan kurumlar değildir, onları yöneten zihniyetlerdir. Bu çerçevede Türk Tabipler Birliği’nin başındaki Türk ibaresinin kaldırılması beyanatı Sayın Cumhurbaşkanı’mızın o şahısları karşısında görerekten verdiği bir beyanat. Ama Türk ibaresi birçok derneğin, vakfın başında var. Bu açıdan bizim önerimiz şu oldu, "kanunla ilgili üyelik durumu da gözden geçirilmek üzere Anadolu’da faaliyet gösteren çoğunluk odaların temsil sistemiyle alakalı hususlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekir." Kurumlar cezalandırılmamalı diye düşünüyorum. Bu hususta da olumlu dönüşler var. Türk kelimesi artık bir ırkı ifade eden bir kavram olmaktan çıktı. Çok daha farklı, kucaklayıcı, doğru şeyleri yapan, dünyaya adalet dağıtan, mazlumların yanında olan, zulüm yapmayan gibi şeyleri ifade ediyor. Odalardaki yapılanmalar çerçevesinde de bu tam anlamıyla karşılığını bulmuş. Bizim odamızda ve bu süreçle ilgili istişare ettiğim odalarımızın çoğunda siyasi görüş itibariyle, mezhebi itibariyle çok farklı meslektaşlarımızın sırf meslek haysiyeti adına bir araya geldiğini gördüm. O yüzden bu meslektaşlarımızın birliğinin başından Türk ibaresinin kaldırılması şu an yöneten yanlış zihniyetteki insanları ıslah edici bir çalışma olmayacak. Bu zihniyetteki insanların zaten temel amacı bu." dedi.

M. Ali Elmacı-Memleket

Yerel Gündem Haberleri

Mantar toplarken düşerek hastanelik oldu
Seyir halinde yanmaya başlayan otomobil kullanılamaz hale geldi
İstanbul'da Kapalı Yollar Listesi
Karantina Başladı: Hatay'ın Bu Mahallelerine Giriş Çıkış Yasaklandı
Alanya'da Parola: Önce Yollar