Belediye Başkanlarımızı seçerken..

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Toplum hayatının her alanında emaneti ehline vermek son derece önemlidir. Emanet, korunması ve yerine getirilmesi gereken haklardandır. Her işi ve görevi ona ehil olana vermek, doğrudan liyakat ve adaletle ilgilidir. Burada emanetten kasıt, kamu görevliliği ve siyasi liderliktir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s) sahabeden Ebu Zerri’l-Gıffarî Hz.lerini resmi bir göreve tayin ederken, ona şunları söylemiştir: “O bir emanettir. Kıyamet gününde hakkıyla alan ve yerine getirenlerin dışındakiler için pişmanlık ve rüsvalıktır.” (Müslim “İmare” 16).  Çünkü hangi kamu biriminde olursa olsun, âdil bir yönetim, eşitlik ve emanetleri üslenme ehliyeti ve bu ehliyetin kamu işlerinde gözetilmesi toplumsal düzenin sağlıklı işlemesinin olmazsa olmaz ilkelerindendir. Bir toplumda emanetler ehline verilmediği zaman toplumsal güven sarsılacağı için o kurumun ve toplumun kıyameti beklenir. Bu nedenle, Hz. Peygamber’den gelen rivayetlerde, bir toplumda emanetlerin ehline verilmeyip, ehil olmayanlara verilmesi kıyamet alametlerinden sayılmıştır. (Bkz. Buharî “İlim” 2; “Rikâk” 35).

 Kur’an-ı Kerim’de: “Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor” buyrulur. (4/Nisa 58).  Bu âyette geçen “emanet” kavramına sınırlandırıcı bir yorum getirmek doğru değildir. Korunması ve yerine getirilmesi gerekli haklar bağlamında her türlü yöneticilik bir emanettir. Herhangi bir okul müdürlüğünden tutun da belediye başkanlığına varıncaya kadar birçok alanda yöneticilik makamına getirilme buna örnektir.   Bu emanetler, gerçekten ehline, liyakat sahibi olana verilmesi gerekir. Burada esas olan yöneticilik makamına getirilen kimsenin;  bilgi, güven, ahlak, beceri, adalet, yeterlilik, fikri anlamda üreticilik vb. gibi değerlere sahip ve kurumu daha iyi noktalara taşıyacak vizyon adamı olmasıdır.

Uzmanlık alanıyla ilgili İslam tarihinde yaşanmış dikkate değer şu olayı hatırlamak oldukça bilgilendiricidir. Rivayetlere göre, Mekke fethedilmiş ve Müslümanların eline geçmiştir. Kabe’nin yönetimi ise, müşrik bir ailenin elindedir. Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, Resul-i Ekrem’den Kâbe’nin bakıcılık ve su ihtiyacını karşılama görevinin Osman b. Talha’dan alınarak kendisine verilmesini ister. Artık Mekke Müslümanların hakimiyetindedir.  Bunun üzerine Hz. Peygamber de bu görevi Osman b. Talha’dan alarak amcası Hz. Abbas’a tevdi eder. Bu olay üzerine emanetlerin ehline verilmesi ile ilgili Nisa Suresi’nin 58. ayeti  inince, Hz. Peygamber bu görevi amcasından alarak, tekrar henüz Müslüman olmayan Osman b. Talha’ya geri verir.  Bu olaydan Müslüman fakihler şu sonucu çıkarmışlardır.  Müslüman bir toplumda büyük velayet makamı olan devlet başkanlığı hâricindeki iç görevlendirmelerde uzmanlık alanının kriterlerini taşımak şartıyla etnik ve inanç farklılığına bakılmadan herkes bu göreve getirilebilir. Emevî ve Abbasi vb. gibi devletlerin bürokrasisinde çok sayıda gayr-i müslim bürokratın çalıştırılması buna örnektir.

Sonuç olarak,  ülkemiz 31 Mart 2019 tarihinde yerel yöneticilerini seçmek için sandığa gidecektir. Ülkesini seven ve milletinin bekâsını düşünen her vatandaşımız bu seçimlerin sıradan bir seçim olmadığını bilir. Ülkemizin bekâsı, elde edilen kazanımların devam etmesi ve farklı coğrafyalarda yaşayan mazlumların umudunun boşa çıkarılmaması için sandığa giderek oy kullanmalıdır. Dileğim Konya’mız ve Türkiye’miz kazansın.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.