Âşık Veysele Göre Din-Bilim İlişkisi

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Türk Halk Edebiyatı’nda âşık, şiirlerini sazla ve irticâlen söyleyen sanatçılara denir. Cumhuriyet devrinde halk edebiyatından çeşitli şekilde istifade eden şehirli aydınların yanı sıra, köyde veya kasabada eski âşıklar geleneğini devam ettiren gerçek saz şâirleri de vardır. İşte Âşık Veysel, bunların en ünlülerinden birisidir.

Şâirler, kamuoyunun sözcüleridir. Bu bağlamda, halkın, dinî, siyasî, iktisadî, içtimaî ve beşerî plânda ortaya çıkan sorunlarını dile getirmede en büyük sözcüler, şâirlerdir. Bunun en canlı örneği, Âşık Veysel ve onun şiirleridir. Âşıklık geleneğinin seçkin örneğini oluşturan Âşık Veysel, şiirlerinin muhtevasında birçok konuya değinir.  Biz bu yazımızda Âşık Veysel’in  din-bilim alanındaki görüşlerine yer vereceğiz.

Âşık Veysel, yaşadığı çağın farkındadır. Biz onun bu yönünü “Uyan Bu Gafletten” şiirinin muhtevasında ortaya koyduğu düşüncelerinden anlayabiliriz:

Devri Cumhuriyet, asrı yirmi

Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Dünya ayaklanmış aya gidiyor

Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

XX. yüzyıl Türk halk edebiyatı saz şâirleri arasında yer alan Âşık Veysel, yaşadığı yüzyılın iyi bir tanığıdır. Dolayısıyla o, şiirlerinde, çağının ‘akıl-bilim-din’ ilişkisi bağlamında bir panoramasını da çiziyor. Devir, Cumhuriyet devri, asır, XX. asırdır. Bu bir, durum tespitidir. XX. asrın en büyük özelliği, ‘uzay çağı’ olmasıdır. Âşık Veysel’e göre, kalkınmış uluslar aya giderken bu yarışta  Türkiye geri kalmıştır. Türkiye’nin geri kalış sebebini, birçok alanda aramak gerekir. Sanayileşmiş ve kalkınmış uluslara rağmen, Türk halkının geri kalış sebebini, sadece  din anlayışından sapmaya bağlamak doğru değildir. Ama bu da o olgulardan bir olgudur. İşte bu açıdan Âşık Veysel olaya, dinî açıdan yaklaşır ve geri kalmanın temel sebeplerinden birisinin hak sûretinde kendini gösteren bâtıl inançlar olduğunu söyler:

Bırak sar-öküzü varsın yayılsın

Set çekme gözlere herkes ayılsın

Her köşeye bir fabrika koyulsun

Uyan bu gafletten uyuma yurttaş.

Âşık Veysel, bu dörtlükte halk kültüründe çok yaygın olan bir bâtıl inanca dikkatlerimizi çekmektedir. O, “bırak sar-öküzü varsın yayılsın” mısraı ile “dünya sarı öküzün boynuzunda duruyor” bâtıl inancı ile alay eder. Artık çağın başlıca özelliği, bilimin teknolojiye dönüşmüş biçimi olan, sanayiinin revaçta olmasıdır. Çünkü Batı, sanayi devrimini çoktan gerçekleştirmiştir. Bizim de bu süreçleri yaşamamız gerektiğine vurgu yapan Âşık Veysel, her köşeye bir fabrika ister. Birçokları gibi onu da ilgilendiren konulardan biri, çağdaş medeniyet ya da ilim ve teknik ile İslâmiyet arasındaki münasebettir. Bazıları İslâmiyet ile çağdaş medeniyetin birbirleriyle uyuşmadığı kanaatindedir. Âşık Veysel bir Müslüman olarak bu fikirde değildir. O, millî şâirimiz Mehmet Âkif gibi, İslâmiyet’in ilerlemeğe engel olmadığı inancındadır. Çünkü, hak sûretinde görülen ya da sunulan bâtıl inanç başka, doğru  din anlayışı başka bir şeydir. Teknolojinin arkasındaki güç olan sermaye, hiçbir zaman insanı Allah’tan ayrı düşürmez. Dolayısıyla fabrika ile cami,  yan yana kurulabilir:

Allah’ın varlığı mevcut insanda

İlim akıl fikir sermaye sende

Çalıştır gemiyi otur dümende

Uyan bu gafletten uyuma yurttaş.

Bu mısralar Âşık Veysel’in Türk halkı gibi, bir terkibe inandığını gösteriyor. Her ne kadar köyde oturuyorsa da şehirle de irtibatını kesmeyen şâir, çağdaş medeniyetle ilgili birçok şeylerin adını duymuştur: Hidrojen, atom, füze...O, bütün bunların; ölçü, araştırma ve saf akla dayandığını da kavramıştır. O halde, çağdaş medeniyetin nimetlerini toplamak, ancak, eğitim-öğretim yoluyla gerçekleşmektedir. Şâir, “Okul” konulu şiirinde bu düşüncesini şu şekilde dile getirir:

Dünyanın en zengin aklını gördüm

Sermayesin sordum dedi ki okul

İnsanlara hizmet yaptığın yardım

Merhametim duygum dedi ki okul.

Akıl, Allah’ın insana en büyük nimetidir. Bu sebeple insan aklını kullanmalıdır. Âşık Veysel’in ‘Okul’ başlıklı bu şiirinin muhtevasında her birisi insan aklının icadına dayanan; elektrik, motor, uçak, vapur, rasathâne, tren, radyo gibi çağdaş hayatın vazgeçilmez gereksinimleri olan ve insan hayatını kolaylaştıran bu ürünlerden söz edilir. Teknoloji alanında yapılan bu icatlar, eğitim ve öğretim sayesinde gerçekleşmiştir. Çünkü eğitim ve öğretim faaliyetleri, aklı geliştirir. Aklın gelişiminin belli bir sınırı yoktur. Âşık Veysel’e göre, Yüce Kitabımız Kur’an akla değil, aklı kullanmamaya karşıdır. O halde bizim de kalkınmış Batılı toplumlar gibi, çağdaş uygarlık seviyesine çıkabilmemiz için eğitime son derece önem vermemiz gerekir. Zira bu alanda ileri gitmiş olan toplumlar, artık bugün “bilgi” satmaktadırlar.

Akıl, insanoğluna Allah’ın verdiği en büyük yetidir. Aklımızı hem bilim ve hem de dini doğru anlama alanında kullanmalıyız. Veysel’e göre, din ve bilim arasında çatışma değil, uzlaşma olmalıdır. O, “Allah’ın varlığı mevcut insanda/İlim akıl fikir sermaye sende” derken bunu ifade etmektedir.


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.