Apple’ın yeni modeli iPhone 17'nin satışa sunulması, gündemdeki yerini korurken, tarım üreticileri için bu teknolojiye ulaşmak neredeyse imkânsız hale geldi. 80 bin liradan başlayan fiyatlar, çiftçilerin ürettiği ürünlerle hesaplandığında dikkat çekici tabloyu ortaya koyuyor.
iPhone 17'nin en düşük modeline ulaşmak bile tonlarca ürün gerektirirken, Pro Max 2 TB model için çiftçinin adeta sezonu feda etmesi gerekiyor. Girdi maliyetlerinin altında ezilen üretici, bu telefonlara ancak büyük miktarda hasatla ulaşabiliyor.
Domatesten 20 Ton, Karpuza 733 Ton
En düşük fiyatlı model olan 256 GB iPhone 17 için 80 bin lira ödemek isteyen bir çiftçi, kilosu 4 lira olan salçalık domatesten tam 20 ton satmak zorunda. Bu, yalnızca telefon fiyatına eşit; hiçbir girdi maliyeti hesaba katılmadan yapılan bir hesap.
Karpuz üreticisi için tablo daha da çarpıcı. Yaz aylarında fiyatı 30 kuruşa kadar düşen karpuzdan tam 733 ton satan üretici, 220 bin liralık Pro Max 2 TB modeli alabiliyor. Başka bir deyişle, yaklaşık 30 tır dolusu karpuz satmak gerekiyor.
Zeytin, Buğday ve Pamuk da Sınıfta Kalıyor
Balıkesir’in Edremit ve Ayvalık ilçelerinde kilosu 40 liradan satılan yağlık zeytin, çiftçiye 2 ton satışla iPhone 17 alma imkânı sunuyor. Aynı zeytinden 5,5 ton satılırsa en yüksek modele ulaşılabiliyor.
Buğday üreticisi, 14 lira olan kilo fiyatıyla 5,7 ton ürün satarak temel modele sahip olabiliyor. Pro Max 2 TB içinse bu rakam 15 bin 714 kilograma kadar çıkıyor.
Pamuk üreticisi ise 2,5 tonluk satışla iPhone 17’ye sahip olabilirken, Pro Max modeli için 7 tonun üzerinde pamuk satmak zorunda.
Teknolojiye Ulaşmak Tonlarca Emek İstiyor
Yüksek teknoloji ürünlerine erişim kırsalda yaşayan üreticiler için giderek güçleşiyor. “Tarladan sofraya” kadar geçen sürede emeği en fazla olan çiftçi, günümüz tüketim alışkanlıkları karşısında bir telefon için tonlarca ürününü gözden çıkarmak zorunda kalıyor.
Girdi maliyetlerinin ve piyasa dalgalanmalarının baskısı altındaki çiftçiler, kazançları ile bir lüks tüketim ürününe ulaşmakta büyük zorluk yaşıyor. Bu durum, kırsal kesim ile kentsel tüketim alışkanlıkları arasındaki uçurumu bir kez daha gözler önüne seriyor.