Şen aile

Ramazan Bey hanımı Saime, çocukları Kadir ve Arife. Bunlar şen bir aile. Hangi haneye dâhil olsalar mağrur bir güzellik getirirler hemen yanlarında. Her yıl bir aylık tatillerinde sadece kendileri dinlenmez, onlarla beraber yaşayıp, onları tanıyanları da huzura davet ederler. Onları tanımamanızın imkânı yok! Çünkü onlar iki ay evvelinden göz kırpıp, selam ederler size.Büyük küçük demeden bir telâşe; hangi gözler bakmadı ki saate ikide bir… Günlük koşturma arasında öylesine bakılan saatlere daha bir özen gösterdik değil mi? “Vel asr”ın gerçekliğini daha da kanıksadık. Bir gün öncesinden, olağan rehaveti atarak namazı da koluna takarak ‘yaşatılan’ o akşamları özlemle bekleyeceğiz artık. ***“Mukabeleye gidiyorum...” Neydi bu Allah aşkına? Mahallemize yeni birisi mi taşınmıştı? Peki, annem neden her sabah gidiyordu, ayıp değil miydi canım her defasında… Mukabele hanım camide oturuyormuş hem, arkadaşım söylemişti. Hem orası Allah’ın evi ise, ben de pekâlâ gidebilirdim, neden olmasın! *Çocukluk işte! Duyguyla mantığı çeliştirmeden ortaya koyabiliyorduk düşüncelerimizi. Sorunca öğrenmiştim işin hiçte öyle olmadığını. Ertesi gün annem elimden tutup götürmüştü camiye. O, yazın “elif, be” dediğimiz rahlelere bu kez mahallenin kadınları toplanmış Kur’an-ı Kerim’i takip ediyorlardı büyük bir saygıyla. Bu manzarayı görünce anneme kızmıştım içten içe, neden “fergap” şekerini bana getirmedi diye. Tüm bunların yanında hatırladığım diğer şeyse kendimce imlemiş olduğum beyaz tülbentlerdi elbette... Ah! Ne hoştu onlar ve kendilerine has kokuları…***Şen ailemiz ise…Ramazan Bey ailesini alıp bir başka seneye doğru yol aldılar. Gitmeden evvel Bayram Efendi ile Şevval Teyze’ye de uğradılar. Şevval Teyze ise hep mağrur, bir kez olsun sesini çıkarmaz Ramazan Bey’e, o üç güne sahiplendiği için. Ramazan Bey ise kadirşinastır her zaman, bu büyüklüğe karşı hanımı Saime’yi emanet eder Şevval Teyze’ye altı günlüğüne. Ve mahzunca Arife ile Kadir’in elinden tutup sessizce çeker gider…* Bana “tüm niyetlerin aşk üzerine olsun!” diyene rahmetle; dediğini her hatırladığımda şen bir ‘amenna’ yüceliyor kalbimde...*Neşâtî ne demişti de, nakşolunmuştu yıllar öncesinden zihnime..."Gittin amma ki kodun hasret ile cânı bile İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile".

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.