Selçuklu ile yaşıt bir köyümüz: TATKÖYÜ

Selçuklu ile yaşıt bir köyümüz: TATKÖYÜ

Çekimleri Kilistra, Sille ve Tatköy'de yapılan Tek Türkiye dizisi dikkatleri bu bölgeye çekti.

Zeki Oğuz

 

“ Mezar arasında atlayamadım

Döküldü cephanem toplayamadım

Zalim düşmanları haklayamadım             

Aslanım Kazim’im yerde yatıyor

Gaytan bıyıkları gana batıyor.”

Bir Tatköy türküsü 

 

Konya çevresinde yaşı Selçuklu ile yaşıt onlarca köy var.

Sulutas,Keçimuhsine,Başarakavak,Yükselen (Bilecik) vb. Ve bunların bir zamanlar bağlı oldukları, önemli bir tarihi belde ve nahiye Sille. 

Tatköyü, hepsiyle sınırı olan ama Sille dışında hiçbir köy ve beldeyle yol ulaşımı olmayan, geniş topraklara sahip, bir çıkmaz sokak diye niteleyebileceğimiz, yoksul ve bakımsız bir köy.

Yukarda saydığımız belde ve köylerin hepsi Selçuklu ile yaşıt.Ondan önceki tarihleri de var elbette. Tatköyü’ nün geniş arazileri içinde onlarca ören yeri var.Yakın bir tarihte Talas mevkiinde bulunan bir taban mozaiği halen arkeoloji müzesinde sergileniyor.

 

Köy halkı sahip olduğu geniş arazilerde yakın zamana kadar bin yıl öncesinin geleneksel üretim tarzını uyguluyordu. Günümüzde de sayıları çok az kalsa bile bu üretim tarzını sürdürenler var.

Arazi dağlık olduğu için makinelı tarım tam anlamıyla girebilmiş değil.Yakın zamanlara kadar ilkel tarım yöntemleri geçerliydi.Sabanla ekmek,orakla işlemek,düğenle sürmek ve savurmak için günlerce uygun rüzgarı beklemek gibi.

Arazi dağlık ve verimsiz olduğu için değişim yöntemi ile ekim yapılırdı. Tarlalar bir yıl boş bırakılır, bir yıl nadas edilirdi.

Köyde koyunculuk önemli bir geçim kaynağı olduğu için tarlaların ekim işleri ona göre düzenlenir, boş bırakılan arazilere çıkılırdı yaylaya.Nadas olan bölgelere ise ancak kuzu sürüleri girebilirdi.

Koyunculukta da geleneksel üretim takip edilirdi.Şubat ortalarına doğru kuzular doğmaya başlayınca kış ağılına çıkılırdı.Kış ağılları genellikle ağızları güneye bakan,erken bahar soğuklarına karşı korunaklı yerler olurdu.Hıdırellezden sonra ise yaylaya çıkılırdı.Normal süt sağımı da ancak yaylada başlardı.

Köylü,tarımda ancak kendine yetecek kadar ürün alabilirken asıl geçimi koyunculuk üzerineydi. Bir zamanlar  bu köyde otuz bine yakın koyun sürüsü ve beşer-onar aileden oluşan onlarca yaylayı düşünürseniz, küçükbaş hayvancılığın bu köy için önemi anlaşılır.

Yazık ki bütün ülkemizde olduğu gibi küçükbaş hayvancılık Tatköy’de de bitti,günümüzde birkaç binlik bir koyun sürüsünden sözediliyor.

1970 lere kadar köyün yolu ve elektriği yoktu.

Yol yapıldı, köy , Selçuklu ilçesinin bir mahallesi haline geldi.Hurda otobüsler verilse de artık şehre ulaşım daha kolay. Köylü bu kolaylıktan,yoksulluk çemberini kırmak için yararlanmaya çalışıyor. İlköğretimi bitiren çocukları şehre,sanata gönderiyorlar.

1970’lere kadar köyden şehre yoğun bir göç vardı.Bu göçün izi köy sokaklarını biraz dolaşınca görülüyor.Her sokak başında birkaç virane ev çıkıyor insanın karşısına.

Ulaşımdaki rahatlama köye geri dönüşü de sağlamış.Günümüzde köye yakın düzlüklerde yeni bir köy oluşuyor. Ulaşımın kolaylığı, havası ve suyunun güzelliği köylülerin dışında başka insanları da etkilemiş.Köyün bağ ve bahçelerinden yer alıp ev yaptıranlar var.  

Gelişmeler,özellikle televizyonun köye girmesi geleneklerde de köklü değişiklikler yapmış.Bir zamanlar komşu köylerden gelenlerin gecelediği,köylülerin akşamları bir araya gelerek yarenlik ettikleri,sorunlarını tartıştıkları köy odalarının hepsi harabe halinde. Sohbetlerin yerini de televizyon izlemeleri aldı.

Televizyon olayı köyde ilk konuşulmaya başladığında buna müthiş karşı çıkan bir büyüğümüz vardı.Televizyon izleyenlerin gözlerine mezarda yılan akacağını filan söyleyerek insanları korkuturdu. Şimdiyse Tek Türkiye tv. Dizisinin çekim mekanlarından biri onun evi.

Yakın zamana kadar köyde çok zorlu yaşam şartları vardı. Bu da köyün kültürüne yansırdı hemen.İnsanın yüreğini acıtan olaylar karşısında ağıtlar yakılırdı.Şehrimizde söylenen en güzel türkülerden ikisi Tatköyü’nde yakılmış türküler,yani birer ağıt. Memedim ve Mezar arasında harman olur mu, türküleri.

1940 larda yapılan ve günümüzde artık dökülmeye başlayan ilköğretim okulunun yerine modern bir ilköğretim okulu yapıldı. Kitaplarla,bilgisayarla tanışıyor çocuklar. Giyimleri, davranışları bizim çocukluk yıllarımıza göre daha farklı ve güzel.

Hurdaya çıkması gereken otobüslerle de olsa şehre ulaşım daha kolay.

Günümüzde acilen çözülmesi gereken çok önemli bir sorunu var köyün.

Kanalizasyon.

Bunun için defalarca yetkililere başvurmuşlar ama bir çözüm bulamamışlar.

Yağmurda, karda çamur deryası haline geliyor sokaklar.Köyün bütün pislikleri sokakların ortasından akıp gidiyor.Heran bir salgın hastalık korkusu içinde köylüler.Ayrıca bu pis sular yağmur sularıyla birlikte köyün önündeki dereden Sille Barajına taşınıyor.

 

Tatköyü artık köy değil. Selçuklu ilçesine bağlı bir mahalle. Çok uzak değil,sadece 16 km. Sayın yetkililer Kulesite’nin tepesine çıksalar görürler köyü. Burunları azıcık koku alıyorsa köyden gelen kokuyu da hissedebilirler.

Tatköyü, kamp ve yürüyüş sevenler için de güzel mekanlara sahip. Belediye otobüsleri ile köye ulaştıktan sonra kısa yürüyüşlerle kamp alanlarına gidilebilir.  

 

NOT: Tek Türkiye Sille,Tatköy ve Kilistra’da çekiliyor.Televizyon olayının etkinliği burada bir kere daha kendini gösteriyor. Kilistra’yı bilmiyorum ama Sille ve Tatköyü’ne ülkenin her tarafından günlük yüzlerce araç geliyor çekimleri izlemek için.                      

Konyacali.tr.gg                 

Önceki ve Sonraki Haberler