Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Şaşılır müminin haline!

“Müminin işine şaşılır. Onun her hali hayırdır. O bir nimete erer şükreder, hayra nail olur. Bir külfetle karşılaşır, sabreder, yine hayra erer.” Böyle buyuruyor Peygamberimiz.

Evet imanlı kişi için ya nimet vardır, ya külfet. O, nimete erer şükreder, sevap kazanır ve hayırda kalır. Külfetle karşılaştığında sabreder yine sevap kazanır ve yine hayırdadır.

O ya Mekke’dedir, yahut Medine’de. Mekke’de kalır orayı mükerrem hale getirir, şereflendirir. Medine’de yaşar, orayı münevver hale getirir, aydınlatır.

O ya muhacirdir, ya ensâr. Muhacir olur, Allah için tacını tahtını, evini barkını terk eder sevap kazanır, Allah da ona çıkış yolları açar. Yahut ensâr olur, muhacirlere, darda zorda kalanlara kucak açar, sahip olduklarını onlarla paylaşır ve yine dünya ve ahirette kazananlardan olur.

Sıhhat ve afiyet içerisinde olur, ibadet ve taatlerini yerine getirir ecre nail olur. Hastalanır, sabreder, sağlıklı iken yaptığı hayır ve iyiliklerin sevabını aynen alır.

Savaş olur, o ya gâzidir, yahut şehid. Gazî olur, dünyalıklara erer, kazandıklarını Allah yolunda harcar ecre nail olur. Şehid olur, ölümsüzlüğü tadarak adını kahramanlar listesinin başına yazdırır ve cennete sultan olur.

Kısaca gerçek mümin için kaybetmek yoktur. Yeter ki o istikamette kalsın, hayır üzere olsun. O halde yarışanlar bunun için yarışsınlar.

Yüce Allah iman adamını hoş bir ağaca benzetiyor. Yerin derinliklerine kök salmış, gövde ve dalları ile göğün deriliklerine uzanmış bir ağaç. Rabbin izni ile, her zaman ve her şartta meyve veren bir ağaç. (14/24-25)

Peygamberimiz de onu hurma ağacına benzetiyor. Her mevsimde yaprakları olan ve sürekli meyve veren hurma ağacı. Yine Peygamberimiz, Kur’ân okuyup gereklerini yerine getiren gerçek mümini, tadı ve kokusu olan turunç meyvesine benzetmiştir.

Bütün bu benzetmeler, iman adamını hayır ve güzelliklere yönlendirmek, onu hep hayır ve güzellikte tutmak içindir. Zira mümin olan kişi, durum ve şartlara göre şekil ve tavır değiştirmez. Suyun üzerindeki saman çöpü gibi, suyun akışına kendini teslim etmez. Gündemi o tayin eder. O, inandığı ayet ve hadislerden beslenerek gündemini belirler.

O halde, hangi zaman, hangi mekân ve hangi şartta bulunursak bulunalım; sızlanmayı, mazeret üretmeyi bir kenara bırakıp işimize bakalım. Müminlik nimetinin kıymetini bilelim. İçerisinde bulunduğumuz anın vacibi/gereği ne ise onu yapalım. Unutmayalım ki biz, içerisinde bulunduğumuz zaman, mekân ve şartlardan sorumlu tutulacağız. Elbette uygun olmayan ortamı, uygun hale getirmek için çalışıp çabalayacağız. Ama hangi şartta olursak olalım, mümin kalabilir ve imanımızın gereklerini yerine getirebilirsek kazananlar biz olacağız. Zira dünya ve ahirette müminler felaha erdiler, gerçek anlamda kazananlar onlardır. Ötekiler için ise, dünya ve ahirette hüsran vardır, ziyan vardır, kaybetmek vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.