Sağlık Bakanı Demircan: (1)
"(2018 yılı bütçesi) Bütçede alım var, rakamlar bütçe kesinleşip verildiğinde daha net olacak. Personel açığımızı kapatmaya yönelik geçen seneye göre daha fazla alım olacak. Daha üç gün var, çünkü rakamı biraz büyütebiliriz"- "(Atama için güvenlik soruştu
ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, gelecek yılın bütçesinde bu yıla göre belli bir oranda artışın ve bütçe sınırları içerisinde personel alımının söz konusu olacağını belirterek, "Bütçede alım var, rakamlar bütçe kesinleşip verildiğinde daha net olacak. Personel açığımızı kapatmaya yönelik geçen seneye göre daha fazla alım olacak." dedi.
Demircan, kahvaltılı basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Sağlık Bakanlığının 2018 yılı bütçesi için ne öngörüldüğü ve hemşire ve doktor açığının giderilebilmesi için bir alım söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Demircan, yeni bütçede 2017'ye göre belli bir oranda artış olacağını söyledi. Demircan, 2018'de bütçe ölçeğinde çok büyük bir genişleme olmayacağının altını çizerek, "Bütçeyi iki taraflı olarak değerlendireceğiz. Birincisi, oluşan genişlemeyi en önemli konuları öne çekerek kullanacağız, aynı zamanda tasarruf da yapacağız. En son tasarruf yapılacak alan sağlıktır ama yine de yapılır. Neden? Çünkü, kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmak zorundayız." dedi.
Türkiye'nin yakın zamanda yaşadığı birçok soruna ve çevresinde yaşanan olaylara rağmen kalkınma trendini sürdürdüğünü dile getiren Demircan, bu nedenle bütçe kaynaklarının da en verimli şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı.
Demircan, ikinci olarak bütçede personel alımının da söz konusu olduğunu ifade ederek, "Evet, bütçede alım var, rakamlar bütçe kesinleşip verildiğinde daha net olacak. Personel açağımızı kapatmaya yönelik geçen seneye göre daha fazla alım olacak." müjdesini verdi. Alınması öngörülen personel sayısı hakkında bilgi vermeyen Demircan, "Daha üç gün var, çünkü rakamı biraz büyütebiliriz." diye konuştu.
- "Bir kısmının güvenlik soruşturması daha gelmedi"
Sağlık Bakanlığında güvenlik soruşturması tamamlanan 9 bin 267 personelin atamasının yapılmasının ardından, kalan personelin soruşturmalarının en kısa sürede sonuçlandırılacağı bilgisinin hatırlatılması üzerine Demircan, bu konunun OHAL nedeniyle biraz uzadığını söyledi.
Demircan, şöyle devam etti:
"Elimizde olmayan nedenlerle OHAL dönemini yaşıyoruz. Güvenlik soruşturmasız atama yapılmıyor. Önce atayalım sonra güvenlik soruşturması gelsin yöntemi olmuyor, önce güvenlik soruşturması. Uzadı, biz gayret ettik, bakan arkadaşlarımızla görüştük ve imkan ölçüsünde hızlandı. Gelenlerin atamalarını yaptık. Tabii, engel teşkil varsa yapamadık. Gerekli işlemler, o ayrı bir şey ancak o kişilerin bir kısmının güvenlik soruşturması daha gelmedi. Bekliyoruz, gelince hemen atamalarını yapıyoruz. Gelip de 'Tekrar değerlendirilsin' dediklerimiz var. Bu değerlendirme de gelince son şekli verilecek. Bu bizim için gerçekten önemli. Çünkü, bizim personele ihtiyacımız var. Bu güvenlik soruşturmalarının bitmesi bizi de rahatlatıyor."
- "TUS sınavı için asistan kadrosunu 6 binden 8 bine çıkardık"
Yurt dışında yaşayan Türk hekimlerin Türkiye'ye gelmesine yönelik yürütülen çalışmaların hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine Demircan, doktor açığının söz konusu olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
"Benim gördüğüm şekliyle üzerinde detaylı bir çalışma olmasa da 5-6 yıl içinde pratisyen hekim açığının kapanacağı şeklindedir. Hatta evvelki gün akşam ve dün de son çalışmalarını yaptığımız zorunlu hizmet kura öncesi ihtiyaçlarla gelen kadroyu en adil şekilde buluşturuyoruz. Nerede ne kadar hekim ihtiyacı olduğunu, elimizde ne kadar hekim bulunduğunu orantılı bir şekilde kuraya koyarız. Baktık ki pratisyen hekim ihtiyacımızı karşılamaya doğru ilerliyoruz. Aile hekimliğinde ihtiyacımız var, onu da zaten kapıyoruz yavaş yavaş.
İkinci büyük açığımız uzmanlar, yan dallar da gelişiyor. Bu kapsamda, TUS sınavı için asistan kadrosunu 6 binden 8 bine çıkardık. Dünkü kararla 2 bin eklendi. Bu hem üniversitelerimizi rahatlatacak, çünkü asistan ihtiyaçları vardı onların. Hem de ortalama 5 yıl sonra uzman dönüş rakamları daha yüksek olacak. İnşallah bu sayı sorunu, Türkiye'nin önünde pratisyen hekim noktasında 5 yıl içinde giderek kalkacak, uzman hekim noktasında da yan dalları da dahil edersek 10 yıl sonra sorunumuz azalacak."
Türkiye'nin, sağlık elemanı yetiştirmede yüksek standartlı eğitim veren bir ülke olduğuna işaret eden Demircan, "Yetişen elemanların hepsi Türkiye'de kalmıyor, gidebilir. Dışardan da birileri gelip Türkiye'de sağlık hizmeti verebilmeli. Bunu da açık hale getirmemiz lazım. Çünkü sağlık turizmini ciddi olarak ele alacaksak, sadece sağlık turuzminden istifade etmek isteyen insanların önünü açmakla kalmamalıyız. Burada hizmet vermek isteyenleri de devreye sokmalıyız. Yeni konsepte uygun yasal alt yapıyı da düzenlemek zorundayız." diye konuştu.
Demircan, eskiden birtakım engellerin söz konusu olduğunu anımsatarak, mecburi hizmet yapılmadan sisteme girilemediğini söyledi. Şimdi bunun değiştirilebileceğini ifade eden Demircan, "Neden mecburi hizmet görecek burada? O bizim kaynaklarımızı kullanmamış ki yurt dışında kendi kaynaklarıyla eğitimini görmüş ve burada çalışmak istiyor. Gelir, burada çalışma şartlarımıza uyuyorsa çalışabilir. Bunun gibi daha geniş çerçeveden meseleye yaklaşmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Şehir hastanelerine yönelik de açıklamalarda bulunan Demircan, hastanelerin nüfus planlamasına göre planlandığını, belli kriterlere bakıldığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Birinci olarak, ilin nüfusu şu anda ne, artış hızı ne diye bakıyoruz. Bizim Türkiye olarak 10 bin kişide, 100 bin kişide yatak sayımız ne, ortalama neyi kabul etmişiz ve ne kadar yatırım yaparsak bu ortalamayı tuttururuz diye bakıyoruz. İkinci olarak, yeni bir hastane yapıyorsak eski hastaneyi de yeniliyoruz. Eski hastanelerde ömrü bitmiş olanlar var, yeni teknolojiye uymayan bina yapıları var. Dolayısıyla yeni teknolojiye uymayan ve ekonomik ömrünü bitirmiş olan hastaneleri de kapatmak zorundayız.
Bazı sorunlarımız var. Biz maalesef şehirleşirken 50-60'lı yıllardan sonra planlı şehirleşemedik. Görülüyor işte. Ciddi imar planları yapılarak, 'Buralar hastane, buralar eğitim, buralar idari merkez olsun' diyemedik. Şehirler büyüdü ve şehrin içinde geleceği de öngören bir sağlık tesisi kuramıyorsunuz, çünkü yer yok. O zaman şehrin yatak sayısını dikkate alarak, yeni hastaneleri yapıp... Eski hastaneler ekonomik ömrünü doldurmuş, deprem güvenilirliğini kaybetmiş yerler açığa çıkıyor. Buna rağmen, vatandaşın merkezde kolay ulaşabileceği bir hastane üretmek zorundayız. Zorunlu şehir dışına çıkıyor şehir hastanesi ama merkezde de vatandaşın ulaşabileceği bir hastane olmalı. Bunu araştırıyoruz. Açıkta kalan yerlerin ise sahibi milli emlak. Bize tahsis edilmiş. Sağlık Bakanlığından alacaklar."
- Sağlık çalışanlarının yıpranma payı
Sağlık çalışanlarının yıpranma payına ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakan Demircan, "Yıpranma payı, emekli maaşları düşük. Bunu düzeltme için gayretimiz var. Mali konular olduğu için bütçe süreci içinde inşallah bunu çözeriz, ben bu gayret içindeyim." dedi.
Sağlığın da kendi içinde çok zor olan ve daha az yıpratan bölümler bulunduğunu belirten Demircan, bazı görüşlere göre bunların ayrı ayrı değerlendirilmesi, bazılarının ise bunun bir takım oyunu olarak birlikte ele alınması gerektiği şeklinde olduğunu söyledi. Bu konudaki çalışmaların sürdüğünü dile getiren Demircan, "İnşallah bu müjdeyi vereceğiz ama olgunlaşmadığı için şimdiden bir şey diyemiyorum. Ama bu çalışmamız var, olan bu, ciddi bir şekilde sürüyor. Başardığımızda paylaşacağız." diye konuştu.
- "Belgelenmemiş, bilgiye dayanmayan yorumlarla bir şey söylersek yanlış olur"
"Sağlık Bakanlığında FETÖ ile mücadele konusunda son durum nedir? 'FETÖ gitti, yerine Menzil geldi' iddialarını nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Demircan, şunları söyledi:
"FETÖ olayı, Türkiye'nin çok önem verdiği bir olayı. Hiç bunun tartışılacak bir tarafı yok. Türkiye, çok büyük bir tehlikeyi atlattı. Milletimiz, lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın da öncülüğünde uçurumun kenarından ülkeyi aldı. Böyle yapılarla mücadele etmek, Türkiye'nin birinci öncelikli görevidir. Zaten OHAL'in de gerekçesi budur. Türkiye, bu darbe girişimi sürecini en etkili şekilde atlatmalı. Bütün kurumlarda ne yapılıyorsa Sağlık Bakanlığında da o yapılıyor. Bundan kimsenin endişesi olmasın.
İkinci olarak 'O cemaat gitti, bu cemaat geldi' şeklinde bir değerlendirme... Bunu bu şekilde değil, şöyle düşünün. Devlette kurumlar hangi esaslar üzerine tesis edilir? Hepimizin görevi, Anayasa'ya, millete, devlete bağlılıktır. Bunun dışında hiçbir adres bizim için bağlılık adresi olmaz, olmamalıdır. Bundan sonra görevi alan liyakat, ehliyet çizgisinde görev alır. Buraya aidiyet, kimsede ön şart olarak, kimsenin bunu düşümeye hakkı yoktur. Sağlık Bakanlığında da bütün işler, bu esas üzerinden yürür. Bunun dışında hiçbir şeye izin verilmez. Bakanlığımız, devletin kuralları içinde, Anayasa'nın kuralları içinde kanunlarla yönetiliyor. Onun dışında özel olarak 'Şu mu var, bu mu vardır?' yok. Devlet kuralları içinde yürüyor."
(Sürecek)
AA
Kaynak: