Roman müziğinin divası: Esma Recepova

Roman müziğinin divası: Esma Recepova

Roman müziğinin en önemli isimlerinden şarkıcı ve söz yazarı Esma Recepova, tüm Romanların haklarını savunan bir insan hakları savunucusu olarak da adından sıkça söz ettiriyor.

Makedonya'nın başkenti Üsküp'te dünyaya gelen ancak ünü kısa sürede önce eski Yugoslavya ülkelerinde ardından tüm dünyada duyulmaya başlayan "Romanların Divası" ya da "Makedonya'nın Kraliçesi" lakaplı 72 yaşındaki Recepova, AA muhabirine, Romanların bugün içinde bulundukları duruma ilişkin açıklamada bulundu.

Romanların millet olarak Makedonya'da bundan 10 yıl önce resmen tanındığını anımsatan Recepova, siyasi temsilcilerinin, hatta kabinede bakanlarının bulunduğunu, ayrıca iki özel televizyon kanalına sahip olduklarını ve ulusal televizyon kanalında da her gün Roman dilinde yayın yapıldığını kaydetti.

Makedonya'nın, sınırları içinde yaşayan milletlerin statüleri ile ilgili meselelerini çok iyi bir şekilde çözdüğünü ifade eden Recepova, dünyada Roman halkının statüsünü tanıyan tek ülke olduğunu savunduğu Makedonya'da doğmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Recepova, tüm dünyada Romanların statüsünün iyileştiğini düşündüğünü ancak bu konudaki en iyi ülkenin Makedonya olduğunu belirterek, "Balkanlar'ın ve Avrupa'nın diğer ülkeleri de aynı doğrultuda ilerliyor. Romanların statüsü meselesi, daha önce olduğu durumdan çok daha iyi hale geldi." dedi.

Eski Yugoslavya'da Roman dilinde şarkı söyleyen ilk Roman kadın şarkıcı olan Recepova, diğer ülkelerin de Romanlarla ilgili sorunların çözümünde Makedonya'yı örnek alması gerektiğini vurguladı.

Recepova, Makedonya'daki Romanların, ülkedeki diğer milletler arasında da oldukça değerli ve sevilen bir halk olduğunu, onlara karşı herhangi bir önyargı bulunmadığını anlattı.

- Roman müziğine ilgi artıyor

Günümüzde Roman müziğini ve sanatçılarını da değerlendiren Recepova, "Bugün çok daha fazla medya organı var. Bu nedenle her şeye ulaşmak daha kolay. Böylece her geçen gün Roman müziği de dünyada daha popüler hale geliyor. Bugün Balkanlar'da ve Avrupa'da birçok Roman müzik grubu oluşturuldu." diye konuştu.

Recepova, Roman müziğinin diğer müzik türlerinden farklı olarak her zaman dünya genelinde ilgi gördüğüne işaret ederek, Romanların da müzikleri sayesinde dünyada ciddi bir tanıtımının yapıldığını kaydetti.

İyi müzik yapmakla bilinen birçok Roman arasında nasıl zirveye çıktığını da anlatan Recepova, şöyle devam etti:

"Benim zamanımda birinin Roman müziği yapması garipti. Ben, kendi dilinde şarkılar seslendiren dünyanın ilk Romanlarından biriyim. O zamanlar birinin o şekilde şarkı söylemesi ayıptı. Hala birtakım gelenekler ve önyargılar vardı. Ben çok farklıydım. Üsküp'ün merkezinde doğdum, Romanların büyük çoğunluğunun yaşadığı bir gettoda değil. Makedonların ve ülkedeki diğer milletlerin arasında yaşadım. Bu nedenle kültürel anlamda da çok daha gelişmiştim. O dönemlerden benim için önemli olanın sanatçı olmak ve şarkı söylemek, ünlü bir isim haline gelmekti. Bugün geriye dönüp baktığımda, hayallerimin gerçekleştiğini görüyorum."

- Romanların yaşam tarzı

Romanların genellikle minnettar ve iyi insanlar olduklarını dile getiren Recepova, halkına dair şunları anlattı:

"Mesela Romanlar bugüne kadar hiçbir yeri işgal etmedi, hiç kimseyle savaşmadı. Birileri onlara el uzatırsa, onlar da birlik içinde yaşamak adına onlara ılımlı yaklaşır. Birileri onları istemiyorsa, onlar kenara çekilip susarlar. Millet olarak sakin insanlardır. Bugüne kadar bir Romanın milyonlarca para çaldığını veya büyük bir hırsızlık yaptığını duydunuz mu? Öyle bir şey yok. Onlar bir şey alıyorsa bunu beslenmek için, günlük yemeklerini karşılamak için yapıyorlar."

Romanların en başından itibaren diğer insanlardan farklı yetiştirildiğini ifade eden Recepova, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu dünyaya çıplak geliyoruz ve aynı şekilde bu dünyadan çıplak olarak göç ediyoruz. Hiçbir şeyi yanımızda götürmüyoruz. İşte bu romanların yaşam felsefesi de bu. Dünyanın tamamında yaşamak istiyorlar. Kimlik kartlarının veya pasaportlarının gösterilmesini istemiyorlar. Birilerinin onlara evrak sormasını istemiyorlar. Her şeyin, her yerin açık olmasını istiyorlar. Çünkü hiçbir insan bu toprağın sahibi değil. Birinin 'burası benim ülkem' demesi benim için büyük bir felaket. Makedonya'da doğmuş olmam benim suçum değil. Bu bir emir. Bu nedenle, birçok farklı çiçeğin açtığı bahçede, bir çiçeğe 'sen burada açamazsın' denmez. Bu durum Romanlarda böyle maalesef."

1943 doğumlu Recepova, eşi Stevo Teodosievski ile onlarca ülkede binden fazla konser verdi. Sanatçı kimliğinin yanı sıra özellikle Romanlara karşı yapılan ırkçılığa karşı kampanyalara da önderlik eden Recepova, çocuklarının yanı sıra onlarca çocuğun da bakımını üstlendi.

Recepova, İsveç'te düzenlenen 2013 Eurovision Şarkı Yarışması'nda, Vlatko Lozanoski ile ülkesi Makedonya'yı temsil etmişti.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :