Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Ramazan, yakar!

Ramazan kelimesi, yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur manasına gelmektedir. Buna göre yağmur nasıl yeryüzünü yıkayıp temizliyorsa, Ramazan ayı da bu ümmetin günahlarını yıkamakta, kalplerini temizlemektedir.

Yine Ramazan kelimesi, güneşin kızgınlığının fazlalığından dolayı, taşın kızması demektir. Böylece bu ay, ya o insanların bu aydaki açlıklarının hararetinden dolayı kızmış olmalarından yahut bu ayın şiddet ve sıkıntısına göğüs germelerinden dolayı kızdıkları, hararetlendikleri için ramazan olarak isimlendirilmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s)'den şöyle dediği de rivayet edilmiştir: "Ramazan ayı Allah'ın kullarının günahlarım yaktığı için, bu ad İle İsimlendirilmiştir. "

Ramazan, aynı zamanda Allah Teâlâ’nın isimlerinden bir isimdir.

Dinî ibadetlerimizin yapıldığı aylar, Kamerî sene hesabına göre belirlenir. Bu, dini gün ve gecelerin Güneş senesine göre, bütün seneyi dolaşmasını sağlar. Ramazan Ayı da böyledir. O da Ay hesabına göre belirlenen bir aydır. Bu nedenle her sene Ramazan, Güneş hesabına göre on gün erken gelir. Böylece otuz beş senede bütün mevsimleri dolaşır. Ortalama otuz beş sene oruç tutan bir Müslüman bütün mevsimlerde oruç tutmanın hazzını ve heyecanını yaşamış olur. Yazın sıcak ve uzun günlerde, kışın soğuk ve kısa günlerde Rabbin emrini yerine getirmenin mutluluğunu hazzeder.

Yüce Rabbimiz, oruç ayı olarak bizlere Ramazan ayını seçmiştir. Elbette bu emrini ferman buyururken O, bu ayın hangi uzun ve sıcak günlere denk geleceğini çok iyi biliyordu.

Kitap Ehlinin, dinlerini tahrif etmelerine çarpıcı bir örnek de onların dinî günlerin yerlerini değiştirmeleridir. Sözgelimi onlar Cumartesi avlanma yasağını değiştirdiler… Cuma gününü değiştirdiler. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur:

"Bizler, (Ehl-i Kitaba nazaran) en sonra gelmiş bulunduğumuz halde, Kıyamet gününde faziletçe en başa geçecek olanlarız! Çünkü bizden önce onlara, daha sonra bizlere Kitab verildi de; Allah'ın onlara farz kıldığı gün bu Cuma günü iken, onlar ihtilaf çıkarıp başka günlere saygı gösterdiler. Fakat, o günü ibadet günü edinmek hususunda, Allah bize hidayet verdi. Artık, bu yolda o halk bizden geri kalmış oldular. Yahudilerin ibadet günü yarın [Cumartesi günü], Nasranîlerinki de öbür gün [Pazar günü]'dür."

Yine onlar kendilerine farz kılınan kırk günlük orucun zamanını ve miktarını değiştirdiler.

Allah Teâlâ ramazan orucunu yahudî ve hıristiyanlara da farz kılmıştır. Yahudiler bu ayda oruç tutmayı terk etmişler, senenin tek bir gününde oruç tutmuşlar ve bu günün Firavunun denizde boğulduğu gün olduğunu söylemişler. Hıristiyanlar da ramazan orucunu tutmuşlar ve ramazanda bir defasında çok şiddetli bir sıcağa rastladıkları için, onu her sene aynı mevsimde olan bir zamana aktarmışlar, sonra da "Biz onun vaktini artıralım" demişler ve ona on gün ilâve etmişler. Başka bir zaman hükümdarları hasta olmuş, iyi olması halinde yedi gün oruç tutmaya nezretmiş. Hıristiyanlar oruçlarına bu yedi günü de ilave etmişler. Derken bir başka hükümdar gelmiş ve "Geriye ne kalmış ki sadece üç gün. Onu da (tutup) orucu elli güne tamamlayın" demiş. İşte Allah Teâlâ'nın, "Onlar, âlimlerini ve ruhbanlarını rabler edindiler.(Tevbe, 31)ayetinin ifade ettiği mana da budur. (Râzî)

İşlenen her iyilik, Yüce Rabbin rızası gözetilerek yapılmasına, içtenlikle ve hakkıyla yapılmasına göre on katından, yedi yüz katına kadar katmerli bir şekilde ödüllendirilir. Ramazan’da tutulan bir günlük orucun sevabını ise biz de bilemeyiz, melekler de. Zira Yüce Allah, oruç benim içindir ve onun mükafatını ancak ben veririm buyurmuştur. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur: Bir kimse Ramazan’da özürsüz tutmadığı bir günlük oruca karşılık, bir yıl oruç tutsa yine de o bir günün sevabına erişemez. (Camiu’s-Sağîr)

Zira Ramazan, bin yıldan/otuzbin geceden hayırlı bir geceyi bağrında barındıran bir aydır. Dolayısıyla Ramazan’da yapılan tüm ibadetlerin sevapları katmerlidir. Namazın da, infakın da, orucun da, Kur’ân okumanın da…

Bugün Ramazan’ın yakıcı sıcak ve uzun günlere geldiğinden sızlanan bir kesim var. Öyle anlaşılıyor ki bunlar hayatlarında ya hiç oruç tutmamışlar, ya da oruç tutmayı hiç düşünmemişlerdir. Zira Ramazan böyle sıcak ve uzun günlere ilk defa gelmiyor ki. O halde oruç tutmayanlar, oruçtan ve oruçlulardan ellerinizi çekmelidirler!

Evet, Ramazan yakar. Onun kadr-ü kıymetini bilenlerin günahlarını yakar. Ama o, onun saygınlığına sataşanların, onu tanımayanların, onu sıradanlaştıranların, onu oyun ve eğlence ayına çevirenleri de yakar. Zira Ramazan, dostlarını ısıtan ve ışıtan; düşmanlarını çarpan ve yakan bir elektrik akımı gibidir. Böyle biline.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.