Mustafa Uçurum 'Şehir ve Kültür'de Sille'yi yazdı
Şair ve Yazar Mustafa Uçurum, Aylık Kültür, Edebiyat, Dil, Sanat ve Tanıtım dergisi 'şehir ve Kültür'de Sille'yi yazdı. İşte o yazı...
ŞU SİLLE'NİN SOKAKLARI / Mustafa Uçurum
Her karışı tarih kokan, geçmişle günümüzde köprü hizmeti gören yerler vardır Anadolu’da. Adı tarihle, geçmişin silinmez izleriyle anılan yerleşim yerleri, tarihten ve kutsiyetten aldıkları bereketle günümüzde de aynı canlılıkla, değerini yitirmeden tüm insanlığa hizmet etmeye devam etmektedir.
Konya, her noktası tarihin izlerini barındıran ender değerlerimizden bir güzel diyardır. Konya’yı görmenin dünyaya beden bir zenginlik olduğuna dair sözler, yüzyıllardır bu topraklarda dillendirilmektedir ve Konya’yı gezip görenler tarafından Konya’nın bu övgüleri hak ettiği günümüzde de tescillenmeye devam etmektedir.
Şehirleri tarihler anlattığı kadar türküler de şehirlerin görünmeyen yüzünün en güzel ifadelerini sunar bizlere. Türküler ki çıktıkları toprağın havasını, suyunu, tozunu, toprağını en doğal haliyle yüzyıllar ötesinden günümüze taşır.
“Şu Sille’den Gece Geçtim Görmedim Annem” türküsünü ilk duyduğumda ben de Sille’den gece geçiyordum. Türkünün sözlerinin sıcaklığı beni kuşatırken gördüğüm her köşe tarihin yüzyıllara meydan okuyan bir görkemini günümüzde de barındırmaya devam ediyordu.
Sille, geçmişi 6000 bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilen bir yerleşim yeri. Şimdilerde Selçuklu ilçesine bağlı bir mahalle. Rum beldesi olduğu, yapılan kazılar sonucunda elde edilen eserlerden anlaşılıyor. Ak Manastır adıyla bilinen bir yapının Sille’de yer alıyor olması, Sille’nin önemli bir dini merkez olduğunun da bir göstergesi. Günümüze kadar ulaşan Aya Elena Kilise’si günümüzde de ziyaret edilen önemli bir mekân.
“Şu Sille’den gece geçtim görmedim annem / Acı tatlı sular içtim ölmedim annem” diye devam ediyor türkü. Sille’de su önemli bir özellik. Adının bile sudan geldiğini ifade eden efsaneler var. Sille’nin kaynayıp köpürerek akan su anlamında kullanılan 'Silenos' kelimesiyle bir bağı olduğuna inanılıyor. Sille’de bir barajın var olması, adının suyla bir ilgisinin olduğunu gösteren bir kanıt.
Eski yapıları, sokakları, kesme taşları, kendine has tarihsel duruşu, bağları ile Sille Konya’nın bir değeri olmayı sürdürüyor. Sokaklarda gezerken görüyorsunuz ki Konya, her köşesiyle medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehrimiz. Sille de yaşayan her kare, Sille’nin tarih sayfalarından çıkıp günümüze kadar ulaşmış özel bir bölge olduğunu gösteriyor.
Sille’yi anlatan bir diğer türkü de “Şu Sille’nin Sokakları” türküsü. Sille’nin sokakları, yokuşları, gül karanfil ekili pencereleri, bağları, yaylaları, yokuşları, nakış nakış işlenmiş halıları beste beste bu türküde eşlik ediyor Sille’nin güzelliklerine.
Bir yeri gezmeden önde oraya ait türküleri dinlemekte fayda var. Türküler hâlâ dupduru bir su gibi yüzyıllar ötesinden günümüze ulaşarak bize kendimizi anlatmaya devam ediyor. Türküler geçmişin silinmez hafızalarıdır. Çıkarsızdır, hesapsızdır, biz gibidir, bizdendir.
Sille’ye yolu düşecek olanlar Sille türkülerini dinleyip öyle çıksınlar yola. Görkemli yapıların arasından, dar sokaklardan, rengârenk dokunmuş halıların yumuşaklığından bir ezgi biriktirsinler kalplerine.
Sille’nin sakinliği ve huzur veren güzelliği, günümüzde de devam etmekte. Bir su şırıltısının ahengine kaptırıp kendini, özenle yapılmış taş yapılar arasından binlerce yıl öncesine seyahat eder gibi bir coşkuyu yaşamak mümkün. Dilde Sille türküleri, içte sonsuz bir huzur, havada eski zaman rüzgârı… Böylesine bir yolculukta, huzur ülkesinin en bahtiyarı sayar insan kendini.
“Şu Sille'nin sokakları sekili
Pencerede gül garanfil ekili
Kimler olsun nazlı yârin vekili”

Kaynak: Şehir ve Kültür Dergisi / Mustafa Uçurum

