Mevlana Caddesi'nde Bugün

Yorgun bir yürekle gezer insan bazen kendi şehrini. Dostlarıyla karşılaşır, tanıdıklarıyla selamlaşır, hiç tanımadığı insanların yüzlerine bakar. Gördüğü tek bir şey vardır, yaşadığı çağ. Evet hayat bulunulan anların resmi geçididir ve resim hep o zaman dilimini gösterir. Zamanın avantajları, hastalıkları, çürümüşlükleri hep o resimdeki yerini alır. Ekimin son gününde, bu yorgun yürekle Mevlana Caddesi'nde dolaştım epey bir vakit. Hava soğuk değil ama gökyüzü kapalıydı. Bir şair durgunluğu sarmıştı içimi. Bu hali silmek için insan simalarına baktım, hepsi de farklı duygular taşıyordu yüzlerinde. Hep bir koşuşturmaca hep bir telaş. Ne gökyüzüne bakıyorlardı ne altından geçtikleri ağaçlara. Hatta çoğu ayaklarının altına dökülen kuru yaprakların bile farkında değildi.

Mutsuz değillerdi ama mutlu da değillerdi. O kadar  kaptırmışlardı ki kendilerini şehrin akışına, bu duyguların peşinde bile değillerdi sanki.

Bir tarafta Yeşil Türbe, bir tarafta üçler ve iki ölüm arasında kaynaşan hayat, hareket halinde bir cadde, renk renk elbiselerle  insanlar içlerinde kendi karanlıklarını taşıyorlardı. Her bakış, her mimik sanki bir hüznün ipucu gibi gönlümdeki hafiyelerin notlarında yerini alıyor ve bu beni daha yorgun kılıyordu. Derken şiir yetişti imdadıma. İçimdeki yangından kurtarabildiğim mısralar bir araya gelip aşağıdaki şiiri oluşturdular.

MEVLANA CADDESİ'NDE BUGÜN

Sonbaharın son gününde

Kışa açtım pencerelerimi

İçimi soğutmak istedim

Ölüleri fatiha isterken duydum

Üçler'de ağaçların sesinde bugün

Üç eski dostun saçlarında gördüm mevsimi

Mevlana Caddesi'inde bugün

 

İstanbul kalabalığına öykünüyordu

Sanki yorgun kaldırımlar

Aynı yolda yürüyenler

Ayrı acılar taşıyordu

Gördüm bunu rüzgarın nefesinde bugün

Kendi içimi gizledim onlardan

Mevlana Caddesi'nde bugün

 

Selamlaştık İplikçi Camisiyle

Aziziye'ye bakındım ara sokaklardan

Yeraltı Çarşısı'na indirdim düşlerimi

Hükümet Meydanı'nda oyaladım yalnızlığımı

Hüzün tuttum hazanın hüzzam bestesinde bugün

Uçuştu durdu düşüncelerim

Mevlana Caddesi'nde bugün

 

Uzun uzun baktım 

Alaaddin Tepesi'ne doğru

Bulutlar vardı üzerinde

Sonsuz maviyi gizlemişlerdi

Modern zamanın sütresinde bugün

Acı bir tebessüm bıraktım yalan dünyaya

Mevlana Caddesi'nde bugün

 

Sarı yaprakları süpürüyordu

Belediye işçileri

Ölümü saklamak ister gibi

Çağın insanlarından

Biganeydi herkes hayatın kafesinde bugün

Toplayamadım gönlümden düşenleri

Mevlana Caddesi'nde bugün

 

Kimi semazen yapmış

Kimi magnet

Kimi şeker

Hazret-i Pir'i satıyorlardı

Kapitalizmin ülkesinde bugün

Üşüdüm dünya malından

Mevlana Caddesi'nde bugün

 

Güvercinler teselli etti beni

Kubbe-i Hadra'nın etrafında uçuyorlardı

Bir kanatlarında üçler 

Bir kanatlarında Türbe vardı

Dönüyorlardı havada aşkın cezbesinde bugün

Bulutların gözyaşında yıkandım

Mevlana Caddesi'nde bugün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.