Kumar Nedir?

Kumar Nedir?

10 Soruda Kumar Problemi...

 

10 Soruda Kumar Problemi

Kumar oynamak ne tür bir bağımlılık? Öncelikle şunu belirtmekte fayda var.

Kumar oynamak her zaman bir sorun ya da...

 

1. Kumar oynamak ne tür bir bağımlılık?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Kumar oynamak her zaman bir sorun ya da bir bağımlılık anlamına gelmez. Bazı durumlar vardır ki normal/sorunsuz kullanımı olduğu kadar ciddi sorunlu kullanımı da olabilir. Alkolde olduğu gibi, alkol kullanan insanların az bir bölümü problemli kullanıcı ya da bağımlıdır.  Kumar tartışmalı olsa da bazı insanlar için sorun teşkil etmeden oynanabilir.

Bilimsel anlamda kumar'ın problemli olmasının belli ölçüleri vardır.  Burada sorun kumarda kaybedilen paranın salt miktarı değildir. Kumar için harcanan zaman, sosyal, ailevi ve mesleki anlamda yaşanılan kayıplar meselenin sorun olup olmadığnı belirler. Bu yüzden psikiyatrik anlamda 'kumar bağımlılığı' ndan ziyade patolojik (hastalıklı) kumar oynama ya da problemli kumar oynama tanımları kullanılır. Bu daha geniş tanımlamalar içerisinde bağımlılık durumlarını da kapsar. Meselenin şiddeti bir yelpaze gibidir.

Kumar sorunu içinde bağımlılık, dürtüsellik ve takıntılı olma durumlarını  (obsesif özellikler) birlikte içeren özel bir antitedir.

Patolojik Kumar Oynama'da  aşırı zihin meşguliyeti,  giderek artan süre ve miktarda oynama,  oynanmadığında yoksunluk çekme,  olumsuz duygulardan kaçmak için oynama, kayıpların telafisi için peşini bırakmama, çevresine yalan söyleme, kontrol kaybı, yasalara karşı gelme,  çalma, dolandırma, tüm ilişkilerinde bozulma ve borç/kredi alarak oynamaya devam etme gibi davranış sorunları bulunur.

2. İnsanlar Neden Kumar Oynar?

Kumar oynamaya bazı insanlar doğuştan yatkındır. Beyin yapı ve kimyalarında bu tür bir davranış için bir zemin olduğu ileri sürülmektedir. Bu anlamda ailesel/genetik yatkınlık söz konusudur. Kumar oynamanın beyinde Norepinefrin ve Dopamin salınımını artırdığı gösterilmiştir. Kumarda 'hızlı ödüllenme' kokain kullanımının beyinde yarattığı etkiye çok benzer.

Elbette kumar başta keyif almak için oynanır. Daha sonra sorun haline geldiğinde bağımlılık olduğunda sadece yerine koymak için oynanır hale gelir.

Kumar insanı tüm dünyadan, kendinden alıp uzaklaştırabilecek bir deneyim haline geldiğinde olumsuz duygulardan uzaklaşmak için bir araç haline gelebilir.

Özellikle çabuk ödüllenmeye yatkın, hazzını erteleyemeyen, dürtülerin etkisinde kalan ve sıkıntıyı taşıyamayan insanlar daha yatkındır.

3. Kumar bağımlısı bir insanın kendisi, arkadaşları ve ailesi ne gibi sorunlar yaşar?

Tüm bağımlılık sorunlarında olduğu gibi hayatın tüm öncelikleri geride kalır. Uzun dönemde insanın temel değerleri yıpranmaya başlar.

Aile ve arkadaşlar için zaman ayrılmaz hale gelir. Bir süre sonra tüm diğer unsurlar kumar oynamak için bir araç haline gelebilir. Arkadaşlardan alınan ve geri dönmeyen borçlar, ailenin temel giderlerinin kumar için karşılanmaması, para temin etmek için suça eğilim göstermek sık görülür.

Kumar toplumda bir psikiyatrik rahatsızlık olarak görülmez ve ahlaki bir zaafiyet olarak anlaşıldığından ağır kınama ve insanlar tarafından dışlanma kaçınılmazdır. Çevresindeki insanların çok ağır öfkesini çekerler.

Kumar oynayanlarda diğer psikiyatrik hastalıklar ve intihar çok daha sık görülmektedir.

4. Kumar oynayan bir kişi neden kazanırken masadan kalkmaz ve hep daha fazlasını ister?

Problemli kumar oynayan insan hem kazanırken hem de kaybederken masadan kalkmakta zorlanır.

Her iki durumda da aslında 'kayıp' unsuru etkindir. Buna psikolojide 'kayıp komplosu' denir.

Kişi kaybettiğinde panikler ve akılcı kararlar veremez, kaybını gidermek için dürtüsel davranışlara yönelir. Sonuna kadar yitirine kadar masaya çivilenir.

Kazanırken kalkamamak da aslında olası büyük kazançları kaybetmemek için içine düşülen dürtüsel eğilimdir. Bunu en iyi 'var mısın, yok musun?' yarışmasında anlayabiliriz. İnsanlar para kazandıkları halde en büyük ikramiyeyi kaçırdıkları için büyük üzüntü yaşarlar.

Benzer durumlar borsa ve iş dünyasında da görülebilir. Burada beynin çoğu kez doğuştan gelen yatkınlığı etkilidir.

5. Kumar bağımlılığında genetik faktörlerin rolü var mı?

Yapılan araştırmalara göre herhangi bir şekilde kumar oyanayan insanların %70'i sorunsuz kumar oynayabilmekte, %20'si bunun ötesine geçmekte ve %10'u ciddi dürtüsel ve bağımlılık tarzında oynamaktadır. Bu insanların yatkınlığı genetik olarak geçebilmektedir.

Beyinde dopamin maddesinin etkili olduğu alanları belirleyen genlerde yatkınlık gösterilmiştir. Bazı ailelerde kumar sorunu çok yoğun görülmektedir. Aynı genler aşırı yeme, seks bağımlılğı, madde bağımlılığı ve diğer dürtü bozukluklarında da etkili olmaktadır. Batı ülkelerinde toplumun %0 6'sı problemli kumarın etkisindedir.

6. Kadınların oynadığı konken partileri kumar veya kumara giriş olarak nitelenebilir mi? Bu insanlar konkenle başlayıp ileride bir kumarbaza dönüşebilir mi?

Pek söylenemez. Kumar sorunu hızlı gelişen ve erken dönemlerde eğer rahatsızlık düzeyinde olacaksa kendini belli eden bir durumdur. Erkeklerde 20 li yaşlarda ya da öncesinde ilk kez ortaya çıkma eğilimi varken kadınlarda daha geç yaşlarda sorun gelişebilmektedir.

Çok sayıda kadının evlerde oynadığı konken benzeri oyunlar çoğu kez ciddi bir sorun düzeyine çıkmamaktadır. Bazen aşırı zaman kaybı ile sosyal meseleler üretebilir.

Bu tür ev partileri ile başlayan potansiyel bağımlılar sıkılıp çok kısa sürede daha yoğun deneyimlerine yönelirler.

7. Kadınlar ve erkekleri kıyasladığınızda hangi cins kumara daha fazla ilgi gösteriyor?

Bu konuda yapılan araştırmalar daha çok yurtdışı kökenli. Kadın kumarbazlar daha çok şansı kendilerinin değil rastgele belirlendiği kollu makinalar ve şans eğilimin tamamen dışa bağlı olduğu oyunları seçiyorlar.

Erkekler ise hızlı sonuç alınan, çabuk karar verilmesi gereken, seçimlerin öne çıktığı rulet ve poker gibi oyunlara daha yatkınlar.

Burada ilginç bir fark kumarbaz kadınların daha içe kapanık, temel güven duygusu daha zedelenmiş ve istismar edilmeye daha yatkın kişilik özellikleri taşıdığına dair kanıtların bulunmasıdır.

Yasal casinoların olmadığı ülkemizde özellikle iddia ve bahis oyunlarının görece olarak çok daha fazla sorun teşkil ettiği bir gerçektir.

Bu anlamda erkekler hem bu yüzden hem de kültürel özelliklerimizden dolayı batı ülkelerine göre çok daha fazla patolojik kumar hastalığının etkisindedir.

8. Türkiye’de kumarın yasak olması, ilgiyi daha da artırıyor mu?

Bilimsel çalışmalar risk unsurlarının ulaşılmasının kolay olmasının her zaman tehlikeyi artırdığını göstermiştir.

Bir grup insan için söz konusu olsa da toplumun genelinde yasaklar koruyucu olmaktadır.

Burda önemli nokta belki bizim için özgürlüklerin kısıtlanması anlamı taşısa da azınlık bile olsa bazı bireylerin hayatlarını kurtardığı açıktır.

Bence Türkiye için en ciddi sorun iddia ve bahis oyunlarıdır. Yatkınlığı olan özellikle genç nüfus için sorunun başlangıcı için önemli bir giriş kapısı teşkil etmekte, yaygın ve kolay ulaşılabilir olması nedeniyle kitleler için tehlike oluşturmaktadır.

9. Kumar oynayan ve bırakmak isteyen bir kişi size başvurduğunda nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Bu bağımlılığın bir tedavisi var mı?

Tüm bağımlılıkların tedavisinde kullanılan temel yöntemler bu sorun için de uygulanmaktadır.

Ancak bağımlılık alanında deneyimli ve özelleşmiş psikiyatrlara ya da psikiyatrlarla çalışan klinik psikologlara başvurmak gereği vardır.

Değişim için yargılamayan motivasyonu iyileştiren görüşme teknikleri kullanılır.

Duygu-düşünce-davranış ekseni üzerinde çalışan bilişsel davranışçı terapi yöntemleri etklilidir.

Sınırlı etkisi de olsa bazı ilaçlardan yararlanılmaktadır.

Tedavide en önemli engel 'inkar' meselesidir. Birey uzun yıllar sorunu olmadığına kendini inandırmaya çalışır.

Çoğu kumar bağımlısı tedaviye gelmez.

Genelde bir tedavi edilebilecek rahatsızlık olarak görülmez, kişilik ya da ahlaki bir zaafiyet olarak görülür.

Tedavide en önemli unsur bırakmak kadar önemli olan 'nüks önlenmesi' çalışmalarıdır. Grup destekleri, kendine yardım grupları bu anlamda yeniden başlamaları önlemekte etkilidir.

Çevresel risk faktörleri ve çağrıştırıcılar düzenlenmelidir.

10. Aşırı iddiacı, küçük kumarvari (Yazı tura, sürekli iddiaya girme) oyunlar oynayan çocukların ileride kumara meyilli olma ihtimali var mı?

Aşırı iddiacılık kumar bozukluğu için bir risk unsuru olarak gösterilemez. Kumar sorununda kazanma/kaybetme döngüsü etkilidir, karşısındakini alt etme isteği başka bir boyuttur.

11. Kumar bağımlısı örnek bir vakanın neler yaşadığını ve tecrübelerini de aktarabilir misiniz?

Kumar Bağımlısı Vaka Örneği :

 Tahsin Bey 38 yaşında serbest ticaretle uğraşan evli ve 2 çocuk babasıdır.

 Neredeyse her haftasonu Kıbrıs'a kumar oynamak için gitmektedir. İlk kez 10 sene önce bir arkadaşının tavsiyesi ile Kıbrıs'a gittiğinde kumar oynadığını daha önce hiç şans oyunları bile oynamadığını söylemektedir. Bu arkadaşı için lanet okuyor ve kumara başladığı günü hayatının en kara günü olarak tarif etmekte.

 Kumar için kaybettiği paranın hesabını bile yapamamakta. İfadesine göre 3 daire ve birkaç yüzbin lira kaybettiğini söylemekte.

 Tüm hafta boyunca çalışsa da zihninin haftasonu oynayacağı kumarla dolu olduğunu, Cuma günlerini iple çektiğini söylemekte.

Karısının ve çocuklarının kendisini göremediği , aile sorunlarına zaman ayırmadığı için kendisine çok öfkeli olduklarını söylüyor.

 Tedaviye karısının zoruyla geldiğini, doktora gitmezse boşanacağı ile tehdit ettiğini belirtti.

 Sanki tüm kazandıklarının ve hayatındaki tüm değerlerin kumar oynamak için dipsiz bir kuyuda kaybolduğunu söylüyor.

 Eski dostlarını aramadığı için ya da kendisini ayıpladıkları için kaybettiğini, sadece kumar oynayabileceği insanlarla görüşür hale geldiğini söylüyor.

 Kendini alıkoyamamaktan,  zararlı olduğunu bildiği halde devam etmekten ötürü kendine saygısının kalmadığını anlatıyor.

 Bu hayat biçiminden sonra yaşamdan zevk almadığını, uyku ve beslenmesinin bozulduğunu, bunaltı hissettiğini aktarıyor.

 Hayatının iyileşmesi için artık çok geç olduğuna inanıyor. Zaman zaman ölmek istediğini, neşeli görünse bile içinde derin bir değersizlik hissi olduğunu, kimi zaman kendini öldürmeyi bile düşündüğünü söylüyor.

Derleyen; Müjdat GÖKÇE

Önceki ve Sonraki Haberler