M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Kulaksız, kuyruksuz, karınsız!

Sezai Karakoç'un Mona Rosa'sından şahane bir bölüm:

 

 

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,

Meyveler sabırla olgunlaşırmış.

Bir gün gözlerimin ta içine bak:

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış, 

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.

***

Mevlânâ anlatıyor...

Kazvinlilerin vücutlarına iğne ile dövmeler dövdürmeleri adettenmiş.

Bir Kazvinli, tellâğın yanına gidip "Bana bir dövme yap; fakat canımı acıtma" dedi.

Tellâk "Söyle yiğidim; ne resmi döveyim?" diye sorunca, "Bir kükremiş aslan resmi döv" dedi. Sonra da devam etti; "Talihim aslandır, onun için aslan resmi olsun. Gayret et, dövmeyi adamakıllı yap!"

Tellâk, "Vücûdunun neresine döveyim?" dedi.

Kazvinli, "İki omzumun arasına" dedi.

Tellâk iğneyi saplamaya başlayınca yiğidin sırtı acıdı ve, "Aman usta, beni öldürdün gitti.

Ne yapıyorsun?" diye bağırdı.

Usta, "Aslan yap dedin ya" dedi.

Kazvinli sordu: "Neresinden başladın?"

Usta, "Kuyruğundan" dedi.

Kazvinli dedi ki: "Aman iki gözüm, bırak kuyruğunu. Aslanın kuyruğu ile kuyruk sokumum sızladı, nefesim kesildi, boğazım tıkandı. Aslan, varsın kuyruksuz olsun. İğne yarasından yüreğime fenalık geldi, bayılacağım."

Usta, Kazvinliyi kayırmadan, merhametsizce aslanın bir başka tarafını dövmeye başladı. Yiğit yine bağırdı: "Burası neresi?"

Usta, "Kulağı" dedi.

Kazvinli, "Bırak kulaksız olsun. Orasını da yapma" dedi.

Usta bu sefer başka bir yerine başlayınca Kazvinli yine feryat etti: "Bu üçüncü iğne de neresini dövüyor?"

Usta, "Azizim, karnını" dedi.

Kazvinli, "Fena acıyor, iğneyi bu kadar çok batırma; bırak karınsız olsun" deyince Tellâk şaşırdı, hayli müddet parmağı ağzında kaldı.

İğneyi yere atıp, "Âlemde kimse böyle bir hâle düştü mü ki? Kuyruksuz, başsız, karınsız aslanı kim gördü? Tanrı bile böyle bir aslanı yaratmamıştır." dedi. (I/ 240-241)

***

Mevlânâ, bu hikâyenin bitimindeki beyitte asıl amacını kendisi aktarır:

-Kardeş, iğne acısına sabret ki kendi gavur nefsinin iğnesinden kurtulasın.

***

Günümüz sabırsızlığına en güzel örnek diye bu hikayeyi paylaşmak istedim...

Sezai Karakoç'un "Meyveler sabırla olgunlaşırmış" mısraı da buna işaret ediyor...

***

Şimdi...

İğne acısına sabredecek kaldı mı bilmiyorum... Lakin, acısız dövme isteyen çok!

Mevlânâ'nın ölüm gününü 'şeb-i arus'a çeviren anlayış bu 'sabır' anlayışıdır...

Ve Allah'ın emir ve yasaklarını eksiksiz tatbik gayretidir.

Yani: Zahmetsiz rahmet yoktur!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum