Köşe yazarları "ittifak" için ne yazdı?

Köşe yazarları "ittifak" için ne yazdı?

Köşe yazarları "ittifak" için ne yazdı?

AK Parti ile MHP arasında ittifakın, yerel seçimde olmayacağının taraflar tarafından açıklanmasıyla gündemin ilk sırasına yerleşti. Köşe yazarlarının gündeminde “ittifak” ve onun bitmesinde en önemli neden olarak gösterilen “andımız” konusu vardı. İşte köşe yazılarından seçtiklerimiz…

İKİ LİDER KRİTİK KARARI NASIL ALDI?

İşin görünen yüzünde MHP’nin af teklifi ve ‘Andımız’ yer alıyor. Ama bir süredir iki cephede de bir hoşnutsuzluk ve mutsuzluk hissediliyordu. Belli bir enerji birikmiş. Ancak iki partinin kulislerine baktığımda çok uzun süre devam eden bir sürtüşme söz konusu değil. Hatta geçen haftaki AK Parti MYK toplantısında MHP ile yapılan ittifak görüşmeleri hakkında bir sunum yapılıyor. Yerel seçim ittifakı için bir formül bulunamadığı belirtiliyor. Yerel seçim yasasından kaynaklı zorluklardan söz ediliyor. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz bir daha görüşün. Arkadaşlarla irtibatı sürdürün. Bir formül bulmaya çalışın. Gerekirse biz liderler olarak yeniden görüşürüz” diyor. “Aman Cumhur İttifakı’na zarar gelmesine izin vermeyin” diye uyarıyor. Erdoğan bu değerlendirmeyi Bahçeli ile görüşmesinden sonra yapıyor. Geçen haftaki Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde bir anlaşmaya varılması bekleniyordu. Olmadı. Ama ipler kopmamıştı. Af teklifinin Meclis’e sunulmasıyla iki parti ilişkilerindeki bir soğumadan söz ediliyor. Bu noktaya gelinmesi ise son dört günde yaşananların sonucu.

Abdülkair Selvi-Hürriyet

BAHÇELİ’YE GÜVENİLMEZ ÖYLE Mİ?

Bu köşecikte, Danıştay'ın "Andımız" kararının Cumhur İttifakı'nı zevale uğratmasına müsaade edilmemeli, feraset ve suhuletle bu dönemeç aşılmalıdır, demiştim.

Maalesef "dönemeç" aşılamadı, ittifak ağır yara aldı.

Ama onarılmaz değil...

Malumunuz, Reşit Galip'in 33'te yazdığı "Andımız"da, "Ey bu günümüzü sağlayan Ulu Atatürk, açtığın yolda, kurduğun ülküde gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene" ifadesi yoktu.

Bu ifade Mustafa Kemal'in vefatından çok sonra, 12 Martçıların kurduğu hükümet marifetiyle 72'de ekledi.

"Ey bu günümüzü sağlayan Ulu Atatürk" ifadesi de 97'de "Ey Büyük Atatürk" şeklinde değiştirildi.
Demem o ki "Andımız" sure değil, ayet değil.

Keşke, 15 Temmuz destanı ardından yeni bir "Andımız" yazılsaydı ittifakla.

Cumhur İttifakı'nın yara alması müstevlileri, bölücüleri, bozguncuları, "Bahçeli'ye güvenilemez" diyerek ittifaka karşı çıkan fırıldakları ve dahi FETÖ'cüleri sevindirdiği muhakkak.

Bence erken sevinmesinler.

Çünkü bu ittifak arazide kuruldu, (rota değişmedikçe) kolayından yıkılmaz.

Salih Tuna-Sabah

‘TÜRK-CE EZAN’ VE ÇÖKEN İTTİFAK

Türkiye'de yaşayan herkesi “Türk Milleti” olarak gören bir yaklaşımı var Cumhurbaşkanımızın. Bu ırka, kavmiyete dayalı bir tanımlama değil, sosyolojik bir tanımlama... Ne var ki Danıştay'ın 5 yıllık aradan sonra seçimlerin arafesinde çıkarttığı son Andımız tartışmasıyla, saatlerimizin ayarı geriye işledi. Kendimizi eski kavgalarımızda bulduk.  Danıştay, Cumhur ittifakının sürmesini istemeyen çevrelerin ekmeğine yağ sürmüştür. Danıştay bir mahkeme olduğunu hatırlayıp, bir siyasi parti gibi davranmayı ne zaman bırakacak... Ömrü Danıştay'da hak arayan bir kişi olarak geçen benim, böyle bir umudum yok şahsen…

Sibel Eraslan-Star

TAYYİP ERDOĞAN’A KARŞI ÇIKAN YAZI

Cumhurbaşkanımız bir şey daha söylemiş:

"Mart 2019 seçimleri belki de bu ana muhalefetin sonu olacak." İşte bu görüşe katılmıyorum.

Vatan da bölünmez, CHP de ölmez.

Kılıçdaroğlu'nun naçiz vücudu bir gün elbet toprak olacaktır ama CHP ilelebet payidar kalacaktır.

CHP Kemalist bürokrasinin partisidir ve bürokrasi de "eski saltanat günlerine geri dönme" özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. Pes etmemiştir.

Bunun ilk adımı olarak eski parlamenter sisteme geri dönmeyi planlıyorlar ve şimdilik bunun özlemiyle vaziyeti idare ediyorlar. Vesayet rejimi pusuda bekliyor.

CHP'yi sol bir parti sanıp ona koşulan ahmak solcuları da katarsanız, bunların her zaman yüzde 20 kadar bir "kemik" oy potansiyeli vardır.

Dalgalanmalar olur, Muharrem diye birisi gelir yüzde 30'a çıkarır, hatta Bülent diye birisi gelip bir ara yüzde 40'a bile çıkarmıştır ama bunlar "konjonktürel" dalgalanmalardır.

Yani "o günkü şartlardan ve o gün esen havadan kaynaklanan" oynamalar...

Fakat "strüktürel" oy gücü yüzde 20 dolaylarındadır. Yüzde 15'e bile düşebilir ama eninde sonunda gene dengeyi bulur.  

Engin Ardıç-Sabah

SON DAKİKALARDA...

Genel seçimlerde AK Parti Meclis’te çoğunluk oluşturamadı. MHP milletvekillerinin oy desteğine ihtiyacı var.

Yani...

“Cumhur İttifakı’nın” sürmesi...

Yasaların çıkması için bu dayanışma önemli. Fakat...

AK Parti için “ipotek” gibi görülmesin.

Cumhurbaşkanlığı’nın kanun gücünde kararnameleri bu tıkanıklığı çoğu alanda aşabilir.

Aşamadığı alanlarda?

İYİ Parti’nin coğrafyasında “çakar ışıklarını” henüz kimse görmese de bu alternatif olasılığı ihmal edilmesin.  

Güneri Civaoğlu-Milliyet

İŞTE BUDUR!

Dikkat edin, Danıştay’ın vesayetçi kararına birçok AK Parti yetkilisi sert dille karşı çıktığı halde sadece Bekir Bozdağ tehdit edildi. Çünkü diğer isimler Türk, yalnızca Bozdağ Kürt. O yüzden ırkçı zihniyet için anında bel altı vurulabilecek bir hedef. İşte Tayyip Erdoğan dün bu zihniyete unutulmaz bir tokat atmıştır. Türkiye toplumunun büyük çoğunluğu da Erdoğan’ın yanındadır.  

Nagehan Alçı-Haber Türk

DANIŞTAY’IN BOMBASI İTTİFAKI BİTİRDİ

İki kere iki dört: Kısa süreli ve konjonktürel birlikteliğe değil, uzun yol arkadaşlığına göre kurgulanmış “Cumhur ittifakını” bitiren taraf MHP olmuştur…

MHP’nin, özellikle Danıştay’ın iğvasından sakınması ve öğrenci andı tuzağına düşmemesi beklenirdi.

Bu tuzağa bodoslamadan daldı.

Mesele “Türklük”müş gibi, öğrenci andı meselesine eleştiri getiren eski bakanların tabiiyetini ve “etnik kimliğini” sorgulamaya başladı.

Bence çok ayıp etti.

Daha önce de (bu köşede) dile getirmiştim.

Mesele “Türklük” değildir.

PKK destekçisi politik bir azınlık dışında kimsenin “Türklükle, Türk olmakla” bir alıp veremediği yok ve olmadı.  

Ahmet Kekeç-Star

CUMHUR İTTİFAKI “BİTTİ” DEMEK İÇİN

Bir anda her şey bitmiş gibi bir algı oluştu..

Cumhur İttifakı dağılmış mıydı?

Haber kanalları cayır cayır bağlantılar yapmaya başladı..

TBMM’deki partilerin sandalye sayıları veriliyordu..

Komisyonlardaki durumlara kadar tüm tablo irdelenmeye başlandı..

Meclis koridorlarında herkes birbirini şaşkın bakışlarla izliyordu..

“Bu iş bitti artık” cümlelerini duyabiliyorduk..

Hem AK Parti hem de MHP grubundaki yüz ifadelerini okumaya çalıştık..

Ne de çok bitmesini isteyen varmış meğer.

Batuhan Yaşar -Türkiye

CUMHUR İTTİFAKI YENİKAPI RUHUYLA DEVAM EDER Mİ?

Peki, bu durum Cumhur İttifakı’nın yolun sonuna geldiği anlamına geliyor mu?

Yerel seçimlerde ittifak olmayacaksa eğer, bütün köprüler atılmış mı oluyor?

Grup toplantılarından sonra hem Erdoğan, hem de Bahçeli, ‘Cumhur İttifakı’ bağlamında yeni açıklamalar yaptı. Erdoğan, gazetecilerin sorularını cevaplarken, “Cumhur İttifakı noktasında bizim bir sıkıntımız yok. Cumhur İttifakı’na leke gelmesini istemeyiz” dedi.

Bahçeli de, “Cumhur İttifakı duruyor, yerel seçimde ittifak yok” sözleriyle Cumhurbaşkanı’nı teyit etti. Şimdi, bu yeni durumu kafası karışanlar için yeniden analiz etme ihtiyacı ortaya çıkmış görünüyor.

Mehmet Acet-Yeni Şafak

CUMHUR İTTİFAKI

Danıştay 8. Dairesi’nin Öğrenci Andı ile ilgili aldığı karar iki partiyi karşı karşıya getirdi. Dananın koptuğu yer tam da burası oldu. MHP’nin andın içeriğine sahip çıkması anlaşılır bir şey. Siyasi fikirleri ve ideolojileri bunu doğal kılıyor. Zaten kimse de MHP’ye andın içeriğine sahip çıkmasına laf etmiyor. Ne var ki mahkemenin siyasete müdahale etmesine MHP’nin itiraz etmesi gerekirdi. Anayasanın 125/4’ü çok açık: “Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.  

Cem Küçük-Türkiye

HERKES KENDİ YOLUNA MI?

Bu önemli tarihlerde kurulan “tarihi birliktelik”, yerel seçimler için dün, yani 23 Ekim günü başlamadan sona erdi. Bahçeli’nin deyimiyle “zoraki görüşmeler” bitti, Erdoğan’ın deyimiyle ise “herkes kendi yolunda” ilerleyecek. Kamuoyunun önünde ya da kameralar karşısında kimse “Cumhur İttifakı bitti” demedi, diyemedi. Aksine liderler ittifak ruhunun süreceği mesajını verdiler.Burada iki önemli gerekçe olduğunu düşünüyorum. Liderler iki partinin bu ittifakın ruhuna oy vermiş seçmenlerini göz önünde bulundurmuştur. Siyasette her an yeni bir hesap yapmanın gereğini de düşünmüş olabilirler.

Liderler biraz daha ihtiyatlı yaklaşsa da hem MHP’den hem de AK Parti’den duyduğum ortak cümle “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” oldu. Beş ayda af, hediye uçak, andımız, fındık üreticilerinin sorunu, emeklilikte yaşa takılanlar, yerel seçimde işbirliğinin çerçevesi konularında iki parti arasında ciddi görüş ayrılığı yaşandı.

Hande Fırat-Hürriyet

AK PARTİ, MHP’YLE NEREYE KADAR...

Devlet Bahçeli’nin, “Andımız” tartışmasında Bekir Bozdağ’ın “Kürt” kimliğini hedef alması, Cumhur İttifakı’ndaki çatlağın ana damarını gözler önüne serdi. MHP, farklı kimlikler konusundaki geleneksel milliyetçi-dışlayıcı tavrını, ilk yol ayrımında, sert şekilde ortaya koydu. AK Parti, reformcu karakterinden uzaklaşıp, statükoya yaklaştığında, yanında MHP’yi buldu. Her iki siyasi akım; dışarıda, özellikle AB ile insan hakları, özgürlükler konusunda, ilişkiler bozuldukça, birbirlerine yaklaştılar. 15 Temmuz, bu ittifakı pekiştirdi. ‘Sorunumuz beka sorunu’ diyen, otoriterleşme ve popülizm ortak paydasında buluşan bir dil oluştu. Bu durum, MHP açısından, ‘kendi tercihlerinin ortağı tarafından da benimsenmesi’ anlamına geliyordu.  MHP’yi, otoriter bir ideoloji partisi, AK Parti’yi ise kategorik olarak yasakların mağdur ettiği bir geleneğin sözcüsü olarak tanımlamak mümkün.

Oral Çalışlar-Posta

GERÇEK NEDEN POLİTİK AYRIŞMA MI?

Yerel seçimde iş birliği sürecini son dönemde ortaya çıkan; Başkanlık uçağı, EYT, Af ve öğrenci andı tartışmasının bitirdiği duyuruldu. Bu elbette doğru değil. Eğer bir politik ayrışmada bitecek olsaydı, Bahçeli’nin, “…17/25 Aralık’taki pozisyonumuzu muhafaza ediyoruz..” dediği gün biterdi. (O pozisyonu merak eden, Bahçeli’nin Can Dündar’a, 17/25 Aralık saati önünde verdiği ‘Yolsuzluk ayarlı saat’ başlıklı mülakata bakabilir.) Bu durum bile konu edilmemişken, Danıştay, EYT falan biraz hedef saptırma gibi görünüyor. Anlaşılan asıl dert, AK Parti’nin; Adana, Mersin ve Manisa da dahil olmak üzere her yerden aday çıkarma kararı.. Bakalım, neticelerini göreceğiz. Fakat her iki parti tabanında da, ‘cumhur ittifakı ilkesel olarak bitmesin’ beklentisi hakim. Milli meseleler, ekonomik saldırılar, terör vesaire gibi konularda yani. Onun muhafaza edileceğini zannediyorum..

Ersoy Dede-Star

ÇARPIŞAN İKİ TESTİ

Sn. Bahçeli, gruba hitabında mahalli ittifak arayışlarını bitirdi. Daha sonraki açıklamasındaysa İstanbul’da da aday göstereceklerini fakat Cumhur İttifakı’nın devam edeceğini söylemiş.

Çarpışan iki testinin her ikisi de ziyan görür. Biz bilhassa sözcülerin konuşmalarını kaygıyla takip ediyorduk. Korkulan oldu. Hâlbuki belediye seçimlerinde şöyle veya böyle yapılacak bir ittifak, her iki partinin de lehine olacaktı. Devlet Bahçeli, sözünden kolay rücu etmezdi. Bu defa aksi oldu. İstanbul’da MHP adayı göstereceklerini söylemiş. Bunun gerçekçi olmayacağı bizzat kendi beyanıdır.

Bundan böyle iktidarın yükü biraz daha ağırlaşmıştır. AK Parti için İstanbul hayat-memat meselesidir. Bu sebeple bu şartlarda Sn. Binali Yıldırım’ın İBB adayı gösterilmesi artık bir tercih değil zarurettir.

Son söz:

Öfkeyle kalkan, ziyanla oturur. Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli buluşup kucaklaşarak helalleşip yanlıştan dönmeliler.

Rahim Er-Türkiye

ANDIMIZI, BAKIN KİMLER SAVUNUYORDU

1933 yılından 2013 yılına kadar ilkokullarda söylenen “Andımız”la ilgili karar, AKP-MHP ittifakını çatlattı. AKP içinde de andımızdan asla rahatsız olmayan, ama üst yönetimden çekindikleri için konuşamayan geniş bir kitle var. Onlar da, andımızın okunması konusunda çaba gösteren CHP, MHP, İYİ Parti’nin sessiz destekçileridir. Andımız’da yer alan “Türk” sözcüğünün ırkçılığı çağrıştırdığını öne süren, bunun için AKP döneminde Danıştay’a başvuranlar oldu. Peki, AKP ne yaptı? Andımız’ın asla ırkçılık içermediğini mahkemelere bildirdi. Anayasa’nın 66. Maddesi “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” der. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk de, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denildiğini her fırsatta dile getirirdi.

Saygı Öztürk-Sözcü


'TÜRKÜM' DİYOR 'ADAM' DAHA NE İSTİYORSUNUZ?

Bak "Adam" ne diyor?

"Türküm" diyor...

"Tek bayrak" diyor...

"Tek millet" diyor...

"Tek vatan" diyor...

"Tek devlet" diyor...

Yıllardır hep aynı şeyleri söylüyor. Çizgisi hiç değişmedi, ırkçılık yapmadı, Türkçülük yapmadı, Kürtçülük yapmadı, ayırım yapmadı, ayırmadı, ayrıştırmadı, bölmedi, bölüşmeyi tercih etti.

"Adam" daha önce de böyleydi, "andımız" varken de, kaldırırken de, ülkesine, bayrağına, devletine, milletine aşıktı, hâlâ aşık.

"Türküm" diyor Türk...

"Adam" ne desin daha?

Ağzıyla değil, kalbiyle söylüyor Türk olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin evladı olduğunu... Irkçı mı olsun istiyorsunuz, faşistlik mi yapsın istiyorsunuz?

Ne istiyorsunuz "Adam"dan?

Düşün artık "Adam"ın yakasından!

Biraz da siz "Adam" olun...

Yettiniz artık! 

Etiketler :