Selman S. Akyüz

Selman S. Akyüz

KONYASPOR’DAKİ İKİ TRABZONLU

KONYASPOR’DAKİ İKİ TRABZONLU

 

Maçın ilk 10 dakikasında Konyaspor biraz bocaladı. Karşılarında ciddi bir rakip olduğunu düşünerek temkinli oynadılar. Altay’ın neden üzerlerine gelmediğini merak eder ve tedirginlikle bekler gibi bir psikolojileri vardı. Hüsnü Özkara da aynı temkinli havayı yaşıyordu. Deplasmanda iki santrfor ve iki hücumcuyla oynayan Özkara bu maçta gol bölgesinde bir eksik çıktı sahaya.

İlk 10 dakika yaşanan bu sendrom yine Hüsnü Özkara sayesinde atlatıldı. Sürekli kulübeden çıkarak hem kendi oyuncularına hem de hakeme serzenişlerde bulunması “tribünlere oynamak” olarak değerlendirilse de, o dakikada yıllardır edindiği tecrübesini nasıl doğru kullanabildiğini gösterdi herkese. Önceki maçlarda O’nu dinlemeyen oyuncularına bu kez sözünü geçirdi. (psikolojide buna yansıtma deniyor. Aslında takımın uzun oynamasının nedeni de kendisiydi.) Görkem yine Tayfun’a defanstan uzun bir top gönderdi. Özkara çizgiye kadar koştu ve Görkem’e el kol hareketleri eşliğinde şöyle bağırdı sanki: “Yeter artık! Nedir bu kardeşim? Atmayın şu topu. Kanatlara neden atmıyorsun? Bıktım be…”

İşte o dakikadan sonra Konyaspor’un defansı, orta sahası (Zafer Demir hariç), kanatları ve ilerisi sezonun en iyi futbolunu oynamaya başladılar. Gol, Özkara’nın istediği gibi kanattan geldi.

Haftalardır, topun, 4 metre üzerinden Tayfun’a gitmesini izleyen Yusuf Kurtuluş, ilk kez kaçak güreşmedi. Kendisini geçen oyuncuyu yakalayıp en az 4 kez rakip takımın atağını kesti ve arkadaşlarını kontraya çıkardı. Kaptığı topları Zafer Demir doğru kullansa ya da Abdülvahit olsaydı, Konyaspor maçın ilk yarısını 3 ya da 4 golle kapatabilirdi.

Altay beklenen Altay değildi ancak bunda Konyaspor’un istenen, özlenen Konyaspor gibi oynamasının çok büyük etkisi vardı. Hüsnü Özkara’nın tecrübeli bir teknik direktör gibi, olması gerektiği gibi, oyunu yönlendirmesinin büyük etkisi vardı. Yoksa o kadar tecrübeyi edinmenin bir gereği var mı?

Türkiye’nin en yetenekli ve hırslı oyuncularından biri olan Yusuf’un, Yusuf Kurtuluş gibi oynaması, Konyaspor taraftarına “işte şampiyon takım böyle olur” dedirtti. Geride kalan haftalarda kazanan ancak takıma kötü oyun oynatan iki Trabzonlu, oynadı, oynattı ve kazandırdı.

Kaleci Recep’ten Tayfun’a, yedeklere kadar sonuna kadar hak edilmiş bir galibiyet.

Konya halkı şampiyon takımı izlemeyi ve onunla birlikte süper lige koşmayı istiyor. Her maçta ayağına gelen topu, nasıl olduğuna önem vermeden, karşıdaki üç direğin arasından geçirmek isteyen 11 adam görmek istemiyor.

İster lider olsun ister beşinci sırada. Taraftarın istediğini yapan futbolcuları, teknik heyeti ve yönetimi tebrik etmek gerek.

Sayın Bahattin Karapınar’ın, yapılan iyi işler için inanarak söylediği gibi: “Marifet iltifata tabidir”

Önceki ve Sonraki Yazılar