Konya'nın Kürt dosyası-6

Konya'nın Kürt dosyası-6

Bölge için yola çıkarken her milleten vatandaşımız her dili konuşan insanımız var diye biliyorduk da doğrusunu söylemek gerekirse bu kadarını bilmiyorduk.

İşte dostlarımız ile Böğrüdelik Köyü’ne uğradığımız zaman bizi bir bilinmeyen bambaşka bir kültür karşılıyordu. Kilitli taştan düzgün temiz yolları, boyalı yemyeşil sokakları dahası nerede ise bir bisikletin mutlaka bulunduğu evlerin önünden geçerken şaşkınlığımız gittikçe artıyordu. Hele hele ikindi namazı çıkışında camii cemaatinin yaşlısı genci ile çekik gözleri sanki bizi bir tarihi filmin derinliklerine doğru çekiyordu. 

RUSYA’NIN OMSK BÖLGESİNDEN GELEN İNSANLARIMIZ

Camii cemaati ile yaptığımız söyleşi öncesi isterseniz size Böğrüdelik vasıtası ile bizimde öğrenmeye çalıştığımız Nogay Türklerinin kısa bir tarihi geçmişine bakalım.

Nogaylar, Don ve Kuban ırmakları arasındaki alanda Kırım yöresinde ve Astrahan yöresinde varlığını sürdüren Türk dillerinden Nogaycayı konuşan bir Türk boyu.

Kazak Türkleri efsanelerinde kökenlerini Nogaylara ve Özbeklere dayandırıyor. Karakalpaklar 15.asırda Volga’dan Aral’ın güneyine gelmiş bir Nogay topluluğu. Hatta Kırım Türklerinin askeri gücünün çoğunluğunu asırlar boyunca Nogaylar oluşturmuş. Nogay Han'ın ölümünden (1299) sonra başlamak üzere çeşitli dönemlerde de göç vermiş. Bu olaya en büyük örnek Osmanlı Rus savaşından sonra 1860 yılında 180 bin Nogay’ın göç etmesi gösteriliyor Büyük bir bölümü Konya ve Ankara’ya dağılmışlar. Ankara Polatlı, Konya İrakle ile Cihanbeyli Nogay’ların yoğunlukla bulunduğu bölgeler.

Nogay Kelimesi '' Uçan Kurt '' anlamına da geliyormuş.

TÜRKİYE’NİN ÖRNEK EN TEMİZ KÖYLERİNDEN

Bu köy gerçekten de gezmeye görülmeye değer bir köy. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde, çevre koruma alanında başarılı çalışmalar yapan köy muhtarlarına yönelik ’Türkiye’nin En Temiz Köyü’ yarışmasında, Cihanbeyli ilçesini Böğrüdelik köyü temsil etmeye hak kazanmış. Halkın büyük çoğunluğunun Tatar olduğu 330 kişinin yaşadığı köyde okuryazar oranı ise yüzde 97. Köyde halk Tatarca konuşuyor. İmece usulünün en iyi şekilde devam ede geldiği köyde köy halkı Orta Asya geleneklerini devam ettiriyor. Köy Muhtarı, köyün bugüne kadar resmi kayıtlara geçen hiçbir adliyelik olayının olmadığını söylüyor.

36 TORUNLU HASAN AMCA İLE YILANLI KÖYÜNÜ UNUTAMAYAN BEHÇET KILIÇ AMCA

hasan-ozbek.jpg

Cami cemaatinden iki amca ile caminin avlusunda ki şadırvana oturuyoruz. Bu arada bir şeyi yazmadan geçemeyeceğiz. Camiinin tuvaletlerinde ki temizlik, sabunlar dahası havlular yemin ederim Konya’nın en büyük camilerinde bile böyle temiz böyle düzenli değildir.

Önce Hasan Özbek amca ile sohbete başlıyoruz. 87 yaşındaki Hasan Özbek babası Mehmet Ali’yi dedesi Bahri’yi uzun uzadıya anlattıktan sonra Omsk bölgesinde ki Karagöl’den nasıl geldiklerini büyüklerinden de dinledikleri ilye bize aktarıyor. 8 çocuklu 36 torunlu Hasan Özbek öylesine samimi ki kendisine Türk-Kürt kardeşliği kelimesini dahi ifade edemiyorum. Ancak Cihanbeyli’de ki bu kadar farklı insanların olmasına

behcet-kilic.jpg

rağmen huzuru sorduğum zaman ise bize öyle şaşırmış şekilde bakıyor ki utanıyorum.  

Bu kez 80 yaşında ki Behçet Kılıç amca başlıyor anlatmaya. Oda hala aynı bölgeden Yılanlı Köyü’nden atalarının gelişini anlatıyor. Yüreklerinde ki özlemi hissetmeniz için fazla zorlanmıyorsunuz. Behçet amcaya göre ise bu topraklarda ki kardeşlik ruhunun temelinde insanların okumuş olmaları. Yani eğitim şart.

YEŞİLLİKLER İÇİNDE Kİ KUŞÇA PINARBAŞI, İNSUYU …

Kürtlerin gelenek ve ananelerinde ağaç dikimi yokmuş. Ama Kuşça’ya girdiğimiz zaman sanki yemyeşil vadinin içinde kendimizi bir film stüdyosunda zannediyorduk. İnsuyu’nda mola verip nefes alırken bu kaynağın etrafının değerlendirilmemesine şaşırdık. Ama bölge halkından birisi hemen söze girdi ve “Abi boşuna dememişler. Su akar İnsuyulu bakar”…

munir-guney-ve-esi.jpg

Gözümüzü çevrede ki zenginliklerden ayıramadan yol alırken İnsuyu’nda Münir Günay’ın nerede ise tüm meyve ve sebzelerin yetiştirildiği sera bahçelerinde kendimizi buluyorduk.

Münir Bey’in az önce yediği balık sofrası eşi tarafından daha yeni toplanıyordu. Balığı kaçırmıştık ama nefis çay bizi bekliyordu. Bu bahçeyi anlatmamız mümkün değildi. Ancak gidip görülebilirdi. Bizde merak edenlere bunu tavsiye ederken demli çayın eşliğinde Mühir amcayı dinledik. Her aklı selim bölge insanı gibi o da artık hep o duyduğumuz cümleleri sanki başkalarından duymuşçasına tekrar

ismet-kart.jpg

ediyordu “Ne kavgası? Ne Türk’ü ne Kürdü. Biz kardeşiz” diyordu. 

TARLADA MESNEVİ OKUYAN ÇİFTÇİ İSMET KART  

Yolculuğumuzun sonunda tekrar Cihanbeyli merkezine dönüyoruz. Tesadüf eseri kapısının önünde bahçesinde ki hayvanlarını zevkle izlemekte olan büyüğümüzün yanına yaklaşıyoruz. Biz daha selam verip niyetimizi anlatmaya çalışırken İsmet Bey mükemmel Türkçesi ile konuşmaya başlayıveriyor “Bir kere Kürtçe diye bir dil yok. Kürtçe 3 dilin karışımından meydana gelir. Kürtlük ne ki? Ben kürdüm. Hanım Türk. Oğlan ne bilmiyorum ama gelin de Türk. Biz de Kürt Türk diye bir ayırım olmaz ki zaten böyle de bir şey yok ki biz hepimiz kardeşiz. Eğer bizi yönetenler Kürt sorunu var diye bir şey söylemese bunu kimse ağzını bile alamaz. Dahası akıllarına bile getiremez”…

Bizim sohbet uzayıp yanımıza İsmet Bey’in birkaç arkadaşı daha gelince onlar bize İsmet Bey’i şöyle tarif ediyorlar “Bizim İsmet, tarlada çalışırken Mesnevi okuyan, Kuran’ı Kerim tefsiri okuyan bir bilge insandır” diyorlardı.

CİHANBEYLİ’NİN EN YÜKSEK NOKTASINDA

KENAN BELGİN’İN EVİNDE SON GÖRÜŞME

Kürt dosyası için bize öncü olan, kılavuzluk eden, bize dolayısıyla okurlarımıza bu konuda ışık tutan iki dostumuz Türk Sayın Cengiz Çivi ile Kürt Sayın Hakan Kart’a huzurlarınızda bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum.

Bu zevkli ama uzun yolculuğun sonunda ki değerlendirmemizi bu dostlarla birlikte Cihanbeyli’nin esnaf temsilcilerinden Kenan Belgin’in evinde Gürsel Tekşen hocamızın da bize katılımı ile gerçekleştiriyorduk.

Cihanbeyli ayaklarımızın altında idi. Gürsel Bey’in benim “villa” dediğim o şirin mütevazi evinin şırıl şırıl akan suların sesinde yemyeşil çimlerin üzerinde ki uzun sohbetimizde bu bölgenin nasıl bir huzur bölgesi olduğunu bir kez daha bu toprağın kendi insanlarından dinliyorduk. Bu arada iki ayrı insan içinde kısa bölüm açmak istiyorum. Cihanbeyli merkezinde Mevlana Unlarının sahibi Mustafa Yılmaz Kart böyle bir dosya hazırladığımız için nerede ise dokunsak ağlayacak. Ve yüreğinden kopup gelen sesle “Ben kürdüm. Şu anda  başımıza bela edilen PKK ile Kürtçülük ile bizim insanımızın hiçbir alakası yok. Biz kardeşiz. Siz bize son dönemlerde yapılan en büyük desteği verdiniz. Allah sizden razı olsun” derken, Taner Bey’de “Uğur Bey bizler Konya kürdü olarak hiç bir zaman bir olaya karışmadık. Hiç bir zaman ayrım yapmadık şükürler olsun huzur içinde yaşıyoruz. Şunu da belirtmem gerekir biz Konya’da yaşayan Kürtlerin düğününde her ne kadar Kürtçe müzik çalınıp halay çekilse de, düğün evlerine bakın 1 Türk bayrağı asılı olur ve gelin almaya giderken de 1 çocuk elinde o evdeki Türk bayrağı sallana sallana konvoyda olur. Köylerde ise evin damına asılı olur bayrağımız. Hem de bayrak 3 gün asılır”. Diyordu

Bu gönlü zengin ufku geniş insanların cümleleri ve anlattıkları aslında bölgede ki ebrunun en güzel tarifi oluyordu