Türkiye’nin "tahıl ambarı" olarak bilinen Konya Ovası, yağışlardaki azalma ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle alarm veriyor. Geçmiş yıllara göre ülke genelinde yağışlar azalırken, Konya'daki yağış kaybı yüzde 35 olarak raporlandı. Uzmanlar, yeraltı su seviyelerinin her yıl 1-2 metre düştüğüne ve bu durumun tarımsal verimliliği tehdit ettiğine dikkat çekiyor.

Necmettin Erbakan Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bedük, tarımsal su kullanımına yönelik yaptığı açıklamada, “Suyun yüzde 70 ila 75’i tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor. Yeraltı sularının çekilmesi, tuzlu ve mineralli suyun toprağa zarar vermesine neden oluyor. Modern sulama tekniklerine geçiş, bu olumsuzlukları azaltmak için kritik öneme sahip” dedi.

"Her Ürün Aslında Su Tüketimidir"

Su tasarrufu konusunda bireysel bilinçlenmenin önemine değinen Prof. Dr. Bedük, “Evlerde su tüketimini azaltmak için düşük akışlı bataryalar kullanılabilir, bulaşıklar makinede ve dolu bir şekilde yıkanabilir. Ancak asıl önemli olan, tükettiğimiz her ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkına varmaktır. Örneğin, bir kot pantolonun üretimi yaklaşık 7.500 ila 10.000 litre su harcamaktadır. Bu nedenle gereksiz alışverişler, su israfına dolaylı yoldan katkı sağlar” diye konuştu.

Karbon Ayak İzi ve Su Krizi İlişkisi

Sera gazlarının iklim değişikliğine etkisiyle su kaynaklarının zarar gördüğünü belirten Prof. Dr. Bedük, “Tükettiğimiz her ürünün bir karbon ayak izi vardır. Bu emisyonlar, iklim değişikliğine ve dolayısıyla su krizine katkıda bulunur. Örneğin, kargoyla sipariş ettiğimiz her ürün, su kaynaklarının dolaylı olarak azalmasına sebep olabilir,” ifadelerini kullandı.

Çözüm: Bilinçli Tüketim ve Modern Teknikler

Uzmanlar, tarımsal üretimde damlama sulama gibi modern tekniklerin kullanımının, su tasarrufunda büyük fayda sağlayacağını belirtiyor. Aynı zamanda bireylerin karbon ve su ayak izini azaltmaya yönelik önlemler alması, Konya gibi su stresi yaşayan bölgeler için hayati bir adım olarak görülüyor.

Konya’da yeraltı su seviyelerindeki düşüşün devam etmesi halinde, tarımsal üretim ve yaşam koşullarının ciddi bir tehlike altında olduğu vurgulanıyor. Hem bireysel hem de toplumsal önlemlerle su kaynaklarının korunması artık kaçınılmaz bir gereklilik.