Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Erken seçimleri kazanarak Başbakan olan Mehmet Ali TALAT, seçimlerin ilk turunu geçerek Cumhurbaşkanı seçildi. Seçimler bilindiği gibi demokrasinin somut bir göstergesidir. Halkın kendi kendini idare etmesi amacıyla temsilcisini belirleme yöntemi, hür ve şeffaf seçimlerde tecelli eder. Demokratik toplumlarda seçim vazgeçilmez ve devredilemez bir haktır. Halk kendi değerlerini savunacağına kanaat getirdiği, gönlünün ısındığı, refah ortamı için çalışacağını umduğu, kısacası kendiyle özdeşleştirdiği siyasi oluşumlara oy vermek suretiyle irade beyanında bulunur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan seçimin sonuçları ise, aşağı yukarı geçen yılki Annan Planına yapılan referandumla belirli hale gelmişti. KKTC, Avrupa Birliği’ne girme yolunda çok önemli bir irade beyanında bulunarak, çözümsüzlüğün bir çözüm olmadığını göstermiş, dünya karşısında hep olumsuz, uzlaşmaz imajı giydirilen gömleğini yırtıp atarak, barış istediğini ortaya koydu. Sonuç olumsuz oldu ama bu kez Güney Kıbrıs’ın aslında uzlaşmaz bir yapıya sahip olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Öte yandan Rauf DENKTAŞ, Kuzey Kıbrıs açısından unutulmaz bir isimdir. Kıbrıs Türkünün haklı davasının en önemli simgesi haline gelmiş, yıllarca adadaki soydaşlarımızın yaşam savaşını başarıyla sürdürmüş bir devlet adamıdır. Bu bakımdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olan Rauf DENKTAŞ, her zaman bir simge olarak anılacaktır.Ancak yaşlı dünyamız, son yıllarda siyasi anlamda o kadar hızlı bir değişim göstermektedir ki buna ayak uyduran ülkelerdeki gelişmeler, belki geçtiğimiz yüzyıllarda çok yavaş olan ivmeyi inanılmaz derecede hızlandırmış, çağa ayak uyduramayan ülkeleri geri kalmışlığın derinliklerine savurmaktadır. Globalleşme kavramı, artık bütün dünyayı etkisi altına almış, bilgiye en hızlı ulaşan toplumlarda büyük gelişmeler, değişmeler gözlenmiş ve gözlenmektedir. Geçtiğimiz kırk yıl içerisinde ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyada büyük değişimler yaşanmış, doğu ve batı diye ikiye bölünmüş olan Avrupa’da, soğuk savaşın bitmesi ile adeta tarih yeniden yazılmaya başlanmıştır. Bu kadar değişimin yaşandığı kıtada, elbette dengelerde ve siyasal konjonktürlerde de büyük değişimler yaşanacaktır. Ülkeler gelişmelere göre pozisyon alabildikleri ölçüde ilerleme kaydedebileceklerdir. 1950’lerden sonra, önce Çelik ve Kömür işbirliği şeklinde kurulan, ancak şimdilerde süper bir oluşuma doğru giden Avrupa Birliği’nin kurulması, bu coğrafyadaki dengeleri adeta yerinden oynatmıştır. Demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, ekonomik gelişmişlik ve barış daha ön plana çıkmıştır. Bu durumda ülkelerin, toplumların ve bunları yönetenlerin geleceğe yönelik yaklaşımları çağın gereklerine göre olmalıdır. Statükoyu devam ettirenlerin artık ülke yönetimlerinde söz sahibi olmalarının devri kapanmak üzeredir. Kişi hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin hakim kılınmaya çalışıldığı bilgi çağında artık değişime ayak uyduramayan, halkın isteklerini iyi okuyamayan, klasik yönetim modelleriyle hareket eden liderlerin iktidarda kalabilmeleri mümkün değildir.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde son birkaç yıl içinde gözlemlediğimiz siyasi gelişmeler, yukarıda bahsedilen konuların somut bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Cumhurbaşkanı seçilen Mehmet Ali TALAT’ın, nasıl kısa bir süre içerisinde önce partisini iktidara taşıyarak, sonra da ilk turda Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığını iyi irdelemek lazımdır.İktidarlar, halkın istek ve arzularını iyi anlayabildiği ölçüde başarılı olurlar. Milletinden kopuk bir iktidar hiçbir zaman başarıya ulaşamaz. Halkının içerisinde olmayanlar ya da daha önce halkla içice bulunan, ancak iktidarın verdiği özgüvenle rehavete kapılanlar, gelecekte mutlaka başarısız ve tasfiye olacaklardır. Dünya siyaset tarihine bakıldığında bariz bir şekilde bu durumun mukadder olduğu gözlenecektir. Sonuç olarak Kuzey Kıbrıs’ın onurlu geleceği, Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ’ın bıraktığı yerden, yeni Cumhurbaşkanı Mehmet Ali TALAT’la ve ülkemizin de desteğiyle parlak ve başarılarla dolu olacaktır. Bundan hiç kuşkumuz yoktur.