"Kararlara imza koyanlar FETÖ'den tutuklandı"

"Kararlara imza koyanlar FETÖ'den tutuklandı"

"İslami Hareket Davası"ndan 28 Şubat sürecinden önce tutuklanan avukat Okutan: - "İslami camiadan yargılanan herkesin temyiz davası Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne düşerdi. O dönemde bizim ve diğer davaların kararına imza koyan 9. Ceza Dairesi'ndeki bütün hak

İSTANBUL (AA) - MÜCAHİT TÜRETKEN - "İslami Hareket Davası"ndan 28 Şubat sürecinden önce tutuklanan avukat Mehmet Okutan, kendi davası ve İslami camiadan yargılanan herkesin temyiz davalarının görüşüldüğü Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyelerinin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu öne sürerek, "O dönemde bizim ve diğer davaların kararına imza koyan 9. Ceza Dairesi'ndeki bütün hakimler FETÖ ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle uzaklaştırıldı ve birçoğu da tutuklandı." dedi.

Mehmet Okutan, 18 yaşında tıp fakültesi öğrencisiyken tutuklanıp 9 yıl hapis yattığı süreç ve sonrasında avukat olabilmek için verdiği hukuk mücadelesine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1995'te tıp fakültesi öğrencisi iken geldiği İstanbul'a gezerken takip edilmeye başlandıklarını söyledi.

Beyaz Toros marka bir araç kendilerini takip ettiği için akıllarına ilk etapta polisin değil, devlet içindeki farklı yapılanmaların ve çeşitli terör örgütlerini geldiğini aktaran Okutan, şöyle konuştu:

"Kayıtsız gözaltı ve faili meçhule kurban gidebileceğiniz dönemlerdi. Bu sebeple bizi takip eden araçtan kaçmaya çalıştık ama vurularak yakalandık. Ben vurulduğum anda yakalanmadım, kendi imkanlarımla hastaneye gittim. Hastanedeyken polisler geldi ve beni almak istedi. Doktor durumumun ağır olduğunu söyleyip vermek istediyse de zorla alındım."

Okutan, Vatan'daki Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü ve burada işkenceye maruz kaldığını dile getirdi.

Gözaltında kendilerine Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Turan Dursun gibi faili meçhul cinayetlerin sorulduğunu ifade eden Okutan, "Onlar öldürüldüğünde ben daha 13-14 yaşlarındaydım. Bazı insanlarla bağlantılı olup olmadığını sordular. Bunlara istenilen cevapları vermediğimiz için hakaret ve kaba dayaktan, elektrikten Filistin askısına, aile üyeleri ile tehdide kadar birçok işkenceden geçirildik. Bu aşamadan sonra önünüze ne getirilirse imzalama aşamasına geliyorsunuz." diye konuştu.

- "İnsanlar saldırıdan üç gün önce gözaltına alınmıştı"

Avukat Mehmet Okutan, o dönemde gözaltı ve ifade sürecinde avukat hakkı bulunmadığını, emniyete gelen avukatların ise engellediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"7 günü işkence, 7 günü de işkence izlerinin yok olması için yoğun tedavi ile geçen 15 günlük gözaltı sürecinden sonra yine yanımızda polislerle savcının karşısına çıktık. Savcıya ifadelerin işkence ile alındığını belirtip bir örgütle, cinayetle ilişkimiz bulunmadığını anlattık. Savcı, imzaladığımız ifadeleri dile getirip yalan söylediğimi ve yeniden polisin eline vermekle tehdit etti. Ertesi gün hakim karşısına çıkartılıp tutuklandık. Bizim gibi İslami camialardan olanların götürüldüğü Bayrampaşa Cezaevine götürüleceğimizi zannederken PKK ve sol örgüt üyelerinin bulunduğu 'tabutluk' denilen Ümraniye Cezaevine gönderildik. Basında, 'solcu' diye bilinenlere yönelik o dönemdeki tüm cinayet ve suikastları bizim işlediğimizin yazıldığını okuduk. Devlet bir yerde bizi kasıtlı olarak bu insanların arasına atmıştı. Cezaevindeki ikinci günümüzde isyan çıktı ve sonrasında Bayrampaşa Cezaevine sevk edildik. Bandırma, Bursa, Gebze sonrasında Metris Cezaevine getirildik."

Okutan, 1996 yılı sonunda Uğur Mumcu dahil birçok suikast ve olayın zanlılarının olduğu davaya dahil edilerek yargılanmaya başlandıklarını söyledi.

Uğur Mumcu'nun 24 Ocak'ta suikasta uğradığını ancak olayla ilişkisi olduğu öne sürülen kişilerin saldırıdan üç gün önce 21 Ocak'ta gözaltına alındığını savunan Okutan, "1999 yılına kadar Adli Tıp raporuyla ortaya çıkan gözaltı evrakında tahrifat yapıldığı gerçeği reddedildi. 1999'da cezaevinde televizyonlardan Ankara merkezli Selam Tevhid operasyonu yapıldığını öğrendik. O zamana kadar 'İslami Hareket' örgütüne atfedilen cinayet ve saldırıların tamamı Selam Tevhid operasyonunda yakalanan insanlara atfedilmişti. Daha sonra bu insanlar da atfedilen suçlardan ceza almadılar." diye konuştu.

- "Bütün hakimler FETÖ'den tutuklandı"

Mehmet Okutan, dava sonucu 9,5 yıl hapis cezası aldığını, kendisi dışındaki birkaç arkadaşının müebbet, bazılarının ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını anlattı.

Kararı temyiz ettiklerini aktaran Okutan, "İslami camiadan yargılanan herkesin temyiz davası Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne düşerdi. O dönemde bizim ve diğer davaların kararına imza koyan 9. Ceza Dairesi'ndeki bütün hakimler FETÖ ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle uzaklaştırıldı ve birçoğu da tutuklandı. Bu daireden lehte yapılan tek bir bozma kararı yoktur, tam aksine çok sayıda aleyhte bozma kararı vardır." değerlendirmesinde bulundu.

- "FETÖ mağdurları KHK'larla bir kez daha mağdur oldu"

15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan FETÖ'cüler yüzünden, cezaevlerindeki çok sayıda insanın mağdur olduğunu savunan Okutan, "FETÖ'cüler yüzünden çıkarılan son KHK'larla mahkumların hakları kısıtlandı. 28 Şubat veya diğer davalarla içeri giren bu insanlar zaten FETÖ mağduruydu, şimdi bir kez daha mağdur oldular." ifadelerini kullandı.

"İslami Hareket" ile 28 Şubat öncesi ve sonrasında hüküm giyen insanların yeniden yargılanmaları gerektiğini dile getiren Okutan, şunları söyledi:

"Cezaevinde olan bu insanlara yeniden yargılama ve diğer usuller için köklü kanun değişikliği yapılmalıdır. 2003'te çıkartılan topluma kazandırma yasası gibi bir düzenleme yapılabilir. Bir af söz konusu olmasa da infaz indirimi yapılabilir. Çünkü dosya içeriklerine bakıldığında işkence altında alınan ifadeler dışında bu insanların atfedilen suçları işlediklerine dair en ufak bir delil bulunmuyor. Soyut iddialar ve adli tıp raporlarına da yansıyan akıl almaz işkenceler sonucu yazılmış ifadeler var. İşkencenin olduğuna dair raporun olduğu yerde alınan tüm ifadeler geçersizdir. Balyoz ve Ergenekon davalarında birkaç usule aykırı delil bulunduğu gerekçesiyle bütün deliller görmezden gelindi ve beraata kadar giden süreç izlendi. 28 Şubat davalarında ise tam tersine usule uygun tek bir delil yoktur, tamamı usulsüzdür."

Devam mecburiyeti sebebiyle tıp fakültesinde okuyamadığı için yeniden sınava girerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını anlatan Okutan, kelepçeli olarak sınavlara gidip gelerek dört yıl içerisinde lisans eğitimini tamamladığını, 2004'te Türk Ceza Kanunu'nun değişmesi ile dört yıl fazla yatarak cezaevinden çıktığını aktardı.

- Avukat olmak için 8 yıl bekledi

Cezaevinden çıktıktan sonra avukatlık stajını tamamlayıp ruhsat almak için İstanbul Barosuna başvurduğunu belirten Okutan, avukat olmak için verdiği mücadeleyi şöyle anlattı:

"Baro DGM'den dosyamızı istedi ve Avukatlık Kanunu'na göre avukatlık mesleğine yakışmayan tutum ve davranışlarla bilinme savıyla avukat olamayacağım bildirildi. Bütün açtığım davalar olumsuz neticelenince hayatımı başka bir meslekle sürdürmeye başladım. Bu sırada Leyla Zana ve eski DEP'lilerin milletvekili olduğunu gördüm. Onlar da ben de 168/2'den ceza almıştık. Muş Barosuna başvurdum ve baronun hazırladığı olumlu rapora binaen Barolar Birliği başvurumu kabul etti. Ancak Adalet Bakanlığı bu kararı kabul etmeyip ruhsatımın iptali için dava açtı. Yazdığım 17 sayfalık cevap sonrası dava Anayasa Mahkemesine gitti ve mahkeme ilgili maddenin hukuk devletine aykırı olduğunu belirterek iptal etti. Böylece 2012'den itibaren avukatlık mesleğimi icra edebiliyorum."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :