Durali Göğüş
Kalbi Vicdani Perspektif
Güneş ışınları zayıftır. Güneş henüz doğmamıştır ve ufkun altındadır. Güneş o gün şafakta doğmuştu Şam’da. Güne şafakta atıldı ilk özgürlük adımı. Devrilmeyeceğini zanneden zalim kaçmış arkasına bakmadan. O gün mazlumlar adına tüm coğrafyalarda 13 yıldır zulmeden 61 yıllık baas rejiminin 13 günde çöküşü ile mutlu olmuştu insanlık. İnsanlık yaradılış kodları gereği mutlu olmuştu. Olması da gerekiyordu. Bu devrim karşısında duyarsız, ilgisiz ve mutsuz olmak insanlık genetiğini kaybetmiş mahlûklara has bir durum. Burada şunu da atlamamamız gerekiyor. Her bireyin karakter, zihinsel, duygusal ve vicdani irade gücü nispetinde kendini gösterdiği malumunuzdur. İradenin görünme serüveni, zihnimizin kalbimizi, kalbimizin vicdanımızı etkilemesi sonucu eyleme dönüşmesidir. Bu sonuç insani onurun korunmasına dönüşüm halidir. Yok, eğer olaylara gerçeklik üzerinden değil de astigmat vicdanlarla devrimlere bulanık, çatallı bir irade ile bakarsak körlük yaşıyoruz demektir. Şam özgürlüğüne kavuştu. Şimdi de Gazze özelinde Kudüs’ün kurtuluşu için geri sayım başlamıştır.
Gazze’deki küresel vahşet, günümüz dünyasında zirveye ulaşırken insanlık ise sessizlikte, dip yapmış. Zulme duyarsız yakındakiler ve uzaktakiler zihnen ,vicdanen körlükte.İnsan olarak soykırımları tahayyül etmede acizsek, insanlık yoklukta!.. Başta Filistin (Gazze), Doğu Türkistan, Bosna, Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Keşmir, Arakan ve Afrika’daki bu kadar soykırımın bileşenini görmemek kabul edilecek bir körlük olmamalı. Müslüman halklardaki inanç Beyne’l -Havf Ve’r-Rec’a (Korku ile Ümit Arası Yaşamak) unutulmamalıdır.Adaletin, huzurun ve barışın tesis edilebileceği adımlar; ekonomik, siyasi, kültürel, savunma cephelerini net bir perspektifle görmeli ve gerekli adımlar korkusuzca atılmalı ki insanlık kendini kurtarabilsin.Mazlum halkların mücadelelerine dar, kısır bir çerçevede bakmak son derece hatalı ve yanlış bir düşünce.Düşüncesizlik sonrasında kısır değerlendirmeler, uzağı görememek kudurmuş Siyonist katillerin katliamlarını daha da artırmakta.Küresel sırtlan sürüsüne karşı, insanlığın ses çıkarmayıp,kendilerini yetersiz, küçük görmesi yada korkusal bir yaşam halinin sonlarını getireceğini görmemesi acınacak bir acziyetliktir.Bu kadar zulüm bileşeninin bir arada cereyan ettiği dönemde İnsanın görevi; düşünen zihin, gören göz, vicdani bir kalple yakınını, uzağını iyi görebilmesidir.Analizini, stratejisini netleştirmeli ve sorumluluktan kaçmamalıdır.Eğer ki gerçeklerden habersiz sadece algı aldatmacılarıyla vahşete göz yumulursa Siyonist sürüsü dünyayı, insanlığı yok etme sapkınlığında durmadan devam edecektir. Son aylarda gelişen dengelerle yeni bileşen olumlu gelişmeler sekteye uğrayacak. Artık coğrafyanın insanı, bu uyanışa ve zaferlere koşma aşkını özgürlük mücadelesi ile taçlandırmalıdır.
Şafak vaktinin Kudüs için yaklaştığını görerek zafere imani şuurla koşmalı ve sahip çıkmalı. Siyonist emperyal planları bozma hedefinde kardeş milletlerle harekete geçilmeli, kurtuluş ve bağımsızlık yürüyüşünü Gazze’de zafere dönüştürmeli. Allahın yardımı mazlumlara ulaşmış durumda. Devrimler ve bağımsızlık hareketleri, kısır, güncel magazinsel oyalamalarla heba edilmemeli. Dünya’yı vicdanen kardeşçe, kalbi ve fikri bir gözle görmek gerekiyor. Bu duygu ile zulme karşı bakış yapılmalıdır. Uzun vadeli emperyalist projelerin büyük fotoğrafı görülmeli, inancın ve tarihin yüklediği misyonla bir bakış ve güçle dur denmelidir. Açlıktan ve soğuktan donarak ölen Gazzeli cennet kuşları bebekler için; insanlığın henüz yok olmadığı gösterilmelidir. Geçmişte Kudüs’ün ve mazlumların gerçek koruyucusu, had bilmeyenlere haddini bildirmeli, ‘’Osmanlı Şamarı’’ tadından zalimler nasiplendirilmeli.
2025 Yılının Kudüs’ün ve Filistinlilerin Özgürlüğüne vesile olması. Duasıyla…