İki sıkma bir çaya yazı yazılır…

Cumartesi günleri gündemin dışında yazılar yazmaya gayret edeceğim. Bu gidişle öğretmen evinden bize çok malzeme çıkacak gibi gözüküyor. Yaz günlerinde boş zamanımızın çoğunu öğretmen evinde geçiriyorum.

Öğretmen evinde oynadığım satrançla ilgili yazılar yazmaya başladım. Arkadaşlar tamam artık dediler. Taşlayacağın adamları satranç taşlarının yerine koyarsın. Ama tabii bizim böyle bir niyetimiz yok. Herkes nasibine düşeni alır.

Memleket Gazetesi’nin öğretmen evinde en çok okunan gazete olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Bu gidişle günlük iki bıraktığımız gazete sayısını beşe çıkaracağız.

Bizim çalışkan ve yakışıklı İl Genel Meclis Üyemiz Nevzat Bayram dün aradı, “ne o iki sıkma bir çaya yazı yazıyormuşsun” dedi. Öğretmen evinde her gün olmasa da iki güne bir birlikte sıkma yeriz Nevzat Bayram’la, telefon edip bu soruyu sorunca “Sen nerdesin?” dedim. Tabi öğretmen evinde sıkma yiyor. “Bekleyin geliyorum” dedim.

Kalktım gittim, masa kurulmuş. İl Genel Meclis Üyemiz Nevzat Bayram, “Bu yazıyı iki sıkma bir çaya yazmışsın öle diyorlar”, dedi. Kadim dostum Köksal “valla ben öle demedim” dedi. “Kim ne dedi ne demedi çok önemli değil” dedim. “Benim sıkmamı ve çayımı söyleyin.”

Köksal’ın “Ah Nevzat Bey, yaktın bizi” diye sitem edişini bir görseniz.

Ama sıkmalar da güzeldi hani, neyse ama, biz yazımızı yazarken sıkma hesabı yapmadık. Nevzat Bey yazımda Köksal, Yakup ve Mehmet’i yazmama takmış aslında. Mehmet Topbaş da köylüsü olur. “Ben de ilk köşemde seni yazacağım” dedim. Bakalım Nevzat Bey kendi yazısına ne değer biçecek? Nevzat Bayram, il genel meclis üyesi olması yanında yakışıklı da, karayağız Türk delikanlısı ama takılmadan edemez tabii. Köylüler bilir çalışkanlığını, Ereğli merkez ile yeni sanayi arasında ne kadar gidip geldiğini de biz biliriz. Bu kadar yeter diyecektim aklıma geldi. Aziziye yolunun asfaltı da bu yıl kesin dökülecekmiş. Nevzat Bey öyle dedi. Programa da alınmış. Parası da ayrılmış. Helal olsun Nevzat kardeşime…

Ya bakın az daha unutacaktım.  Yakup Kaleli arkadaşımın dedesi Yakup Kaleli askerliği Atatürk döneminde Ankara’da yapmış. Hatta bir nöbetinde Gazi’ye parola sormuş. Gazi “Ben Mustafa Kemal” demiş. Dede Yakup Kaleli “Parolayı söylemeden geçemezsin” demiş. Bu güzel anı gazetelere taşınınca biz de Yakup Kaleli ile konuşurken dikkat etmeye başladık. Dedesi Mustafa Kemal’e parola soran birisi, Yakup da torunu, dikkatli olmak lazım. Öğretmen evine parolasız giremeyiz sonra.

Şaka bir yana öğretmen evi çay bahçesinin bu yılki hizmet organizasyonu mükemmel. Geçmişin unutulmaz tatları ve mekân anlayışı ile günümüzü buluşturan nadide bir ortam oluşturuldu bu yıl. Gelen konukların memnuniyeti bu yapılanların güzelliğini kanıtlıyor. Görüşlerine başvurduğumuz misafirler böyle bir hizmetin Ereğli’ye kazandırılmasından dolayı öğretmen evi çay bahçesi yetkililerine teşekkürlerini sunduklarını ve bu hizmetin uzun yıllar devam etmesini dilediklerini ifade ettiler.

***

Cuma namazını, açılışı yapılan Organize Sanayi Akalan Camii’nde kıldım. Cami gerçekten Ereğli Organizesi’ne yakışmış. Özellikle işi başlatan Mehmet Akalan amcanın caminin bitimini göremeden vefat etmesi üzücü gibi görünmesine rağmen hayrı sürekli devam edecek, Allah katında ecrini sürekli kılacaktır. Kılınan her namazdan Mehmet Akalan’a hayırlı bir işi başlattığından ecir vardır. Cami inşaatını devam ettirip bugün ortaya çok güzel bir cami çıkaran Organize Sanayi esnafına çok teşekkür etmek gerekir. Ereğli Belediyesi de organize sanayimize geç kalmış bir camiye tüm imkânlarını seferber etmiş. Onlardan da Allah razı olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.