Hoş gör!

Eğitimime internet üzerinden devam etmekteyim. Çağın getirdiği kolaylıkları ‘özgürce’ yaşamak adına aldığım isabetli kararlardandır, diyebilirim. Eğitim, internet destekli olduğu için çeşitli bilgi alışverişini de -erbabı olan bilir- forumlar aracılığıyla gerçekleştirmekteyim. Geçen günlerde okulumun formunda Mevlâna başlığı altında bir konu açılmış ve beni bilen arkadaşlar illaki bu konu hakkında yazmamı istemişlerdi. Konu aynen şu şekilde:

“Bu hafta büyük mutasavvıfımız, Mevlâna’nın ölümünün 732. yıl dönümü. Ölüm gününü düğün günü kabul eden, bütün dünyanın düşüncelerini kendilerine yol gösterici kabul ettiği, Mesnevi adlı eserinin 40 dile çevrildiği büyük bir düşünce adamı Mevlâna. Bütün dünyada Mevlâna’nın eserlerini bir yol gösterici olmuş. Her yıl Şeb-i Arus törenleri için dünyanın dört bir yanından binlerce insan Konya’ya akın ediyor. Her yıl, 07-17 Aralık tarihleri arasında ŞEB-İ ARUS törenleri yapılıyor Konya'da ölümünü bir düğüne döndüren o büyük mutasavvıfın isteği üzerine. Çünkü Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.
"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"
Bu büyük düşünürümüz hakkında yazılarınızı bekliyoruz.”

*

Ah, bir de Konya’dan bakabilseler Mevlâna’ya diye içlendim. Hani her bir yerde gördüğümüz Mevlâna için. Onu, ticarî bir tema haline getirenleri; törenler yaklaştı mı raflık haber yapanları ve yorumları. Sadece Aralık ayında Mevlâna’yı hatırlayanları.

Dilin kemiği yok, konuşulanlara da lafım yok. Yalnız, konunun ne kadar köpük olduğunu sizler de takdir edeceksiniz. Eserlerden niye bahsedilmiyor peki? Malumat olsa idi elbet konuşulurdu değil mi?

Bu hep böyle devam edecek. Çünkü böyle gelmiş, böyle gider mantığıyla yürüyoruz. Törenler yaklaşacak, birileri Moğolcu olacak, diğerleri onlara cevap verecek. Yıl içinde “Mesnevi Okumaları” yapıldığında ise iki elin parmak sayısı kadar bile katılımcı olmayacak. Bir gün Konya dışından misafirleriniz olacak “iki etli ekmek, bir MEVLÂNA” söyleyeceksiniz. Misafirleriniz hediyelik MEVLÂNA şekeri alacak, aslının peynir -piynir- şekeri olduğunu ifade etmeniz bir işe yaramayacak.

Konyalı olacaksınız, bir Mevlâna’yı bir de Nadide’yi bilecekler. ‘İmaj’ınıza karar veremeyeceksiniz. “Acaba biz muhafazakâr mıyız, modern miyiz yoksa…” şeklinde bir kuruntunuz olacak.

Arûsun ‘z’sini ‘s’ yapacaksınız, Mevlâna’nın şapkaları bir olacak, bir olmayacak…

Biletler yok satacak ama öncesinden oluşturulan “İhtifallere kimi çağıralım?” gündemi çoktan rafa kalkmış olacak.

*

Hani hoşgörü? Ben, hoşgörü/nün şehrinde yaşamak istiyorum!

*

Rabbim sıhhat ver cümlemize!  (Âmin!)

           

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.