Hollanda Türk toplumu harekete geçti

Hollanda Türk toplumunda tedirginlik, gerginlik devam ediyor. Hollanda Ermeni Federasyonunun siyasi partilere gönderdiği mektupla başlayan huzursuzluk, her geçen gün yeni gelişmelerle devam ediyor. Çok açık bir şekilde Hollanda Türk toplumunun yeni bir sürecin içine girdiğini söyleyebiliriz.

Siyasi partilere gönderilen mektup neticesinde CDA ve PvdA partilerinin milletvekili listelerinden üç Türk’ü acımasızca çıkartması Hollanda Türk toplumunda infial meydana getirdi. Partilerin Türk adaylara karşı davranışı adeta Türk toplumuna atılan bir tokat gibi algılandı. Hollanda Türkleri siyasi partilere olan güvenlerini  yitirdiler. Bu iki siyasi parti, CDA ve PvdA artık seçimlere kadar ne yaparlarsa yapsınlar Türkler arasında güven tazeleyemezler.

Hollanda’da yaşanan sıcak süreçte toplumun her kademesi harekete geçmiş durumda. Herkes ne yapılacak sorusuna cevap aramakta. Tam bir karmaşa hakim. Her şehirde kendiliğinden oluşan çalışma veya dayanışma grupları bir şeyler yapmanın heyecanı içindeler. Bize ulaşan bilgilere göre vatandaşlarımız iki farklı alanda çalışma yapıyorlar.

Bir taraftan Hollanda siyasi partilerinin üç Türk’e yapmış oldukları haksız ve antidemokratik uygulamanın yanlış olduğu üzerinde çalışırken, bir taraftan da grupların sözde Ermeni soykırım meselesini araştırıp, ilk önce kendilerine sonra tanıdıklarına ve Hollanda kamuoyuna anlatma çabası içinde oldukları görülmekte. Bu çalışmalar Hollanda Türk sivil toplum örgütleri dışında cereyan ediyor. Türkler kendiliğinden bir araya gelmişler, bir komite kurmuşlar, kendilerinin takip edecekleri bir çalışma planı geliştirmişler ve bu plan doğrultusunda devam ediyorlar. Bu gruplardan bir tanesi, Hollanda’nın küçük bir yerleşim birimi olan Veghel’de.

Gelen haber kısaca şöyle: Veghel ve Uden’den elli kişi bir araya geldik. Hollanda’nın sözde Ermeni soykırımı konusundaki politikaları enine boyuna tartışıldı. Halkımızın bu konudan çok rahatsız olduğu ve artık bir şeyler yapmak için zamanın gelip geçmek üzere olduğu kanaatine vardık. Ve aşağıdakileri yapmaya karar verdik:

- İmza kampanyası açmak, Hollanda’nın mevcut politikasını protesto etmek,

- Hollanda Türk toplumunun gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı siyasi partilere duyurmak,

- Basın ve yayın kuruluşlarını izlemek ve anında cevap vermek,

- Yerel veya ulusal televizyonlardaki programlara katılmak,

- 22 kasım seçimlerinde partilere gereken dersi vermek,

- Hollanda’da güçlü bir Türk lobi hareketinin oluşmasını sağlamak ve ülkemizi anlatmak, önyargıları silmek.

Evet burada örneği görülen bu girişim kendiliğinden oluşan bir çalışma hareketidir. Her ne kadar Hollanda’nın küçük bir yerleşim biriminde olsalar da ülkesel düşünmekteler ve Hollanda genelinde bir şeylerin yapılmasını arzu etmekteler.

Bu ve buna benzer Hollanda’nın her kentinde bir hareketlilik var. İnsanlarımız yapılan haksızlık karşısında susmak yerine bir şeyler yapmanın heyecanıyla harekete geçmiş durumdalar.

Utrecht’ten gelen bir bilgi çok ilginç. Genç üniversiteli arkadaşlar gitmişler, araştırmışlar ve 1920 yılında Hollanda gazetelerinde Ermeni-Türk meselesi ile yayınlanmış bir yazıyı arşivden bulmuşlar. Buldukları bilgileri bir anda 350 kişiye göndermişler ve sözkonusu bilginin geniş kitlelere iletilmesini istemişler.

1920 yılında ‘Algemeen Handelsblad’ gazetesinde Amsterdam 25.05.1920 van Dinsdag tarihli ‘ARMENIE: De Armenisch-Turksche kwestie başlığı ile yayımlanan yazının girişinde şu cümleler yer alıyor: “Aynen Sultan Abdülhamit devrinde olduğu gibi, bugünlerde Kilikya'dan yeniden  çok sayıda Ermeninin  katledildiğine dair çirkin haberler geliyor. (Fransız işgali altındaki Adana, Gaziantep,  Maraş ve Urfa'daki Ermeni zulmüne ve katliamlarına karşı Kuvvayı Milliye Hareketleri) Konuyu çoktan unutmuş olan dünya kamuoyu, bu haberlerle yeniden şok oldu. Aslında din uğruna yapılan bu  iğrenç katliamları savunmaya ve koruma altına almaya hiç niyetim yok. Fakat her gerçeğin iki yönü vardır. Olaylar sırasında Türkiye'yi parçalayıp yıkmak isteyen itilaf devletleri ve basını, propaganda yaparak Kilikya'daki Ermeni kıyımını Türklere karşı bilinçli olarak kullandılar ve bütün yıkımın Türkiye tarafından yapıldığını iddia ettiler. Önemli olan gerçeğin ne olduğunu bulmaktır. Bu bilinçle, sözü edilen bu kitlesel katliamdan gerçekte yalnızca Türklerin sorumlu olamayacağını gözler önüne sermek istiyorum”

Evet burada sadece iki girişimi örnek olarak verdik. Den Haag, Amsterdam, Hengelo, Rotterdam ve diğer kentlerde özellikle gençler oluşturmuş oldukları çalışma gruplarıyla meselenin üzerine hararetle gidiyorlar.

Kendiliğinden oluşan girişimlerin yanı sıra dernek, vakıf ve federasyonlarımız ve üst kuruluşumuz Türkler için Danışma Kurulu, IOT’de mutlaka büyük bir hazırlığın içindeler.

Meselenin iki ana boyutu var. Birincisi adaylarımıza yapılan antidemokratik uygulamanın anlatımı ve 22 kasım seçimlerinde Hollanda siyasi partilerine konulacak siyasi tavır. Bunun için metod ve alternatifler araştırılıp tartışılıyor. Tartışmalar genellikle Ramazan iftarlarında yapılıyor. Muhtemelen önümüzdeki günlerde çoğunluğun hem fikir olacağı bir alternatif ortaya çıkacaktır.

Diğeri ise uzun vadeli sözde Ermeni soykırım meselesiyle ilgili yapılacak çalışmalardır. Öyle ümit ediyorum ki, Hollanda’nın her tarafından başlatılan gönüllü hareket olaya bir açıklık getirecektir. Bir aydınlanma ve aydınlatma olacaktır. Umarım gelişmeler hepimiz için hayırlı olur...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.