Hüseyin Altunbaş

Hüseyin Altunbaş

HARAKİRİ REKLAMLARI

Geçen hafta Konya’mızın daha fazla müşteri çekmek için dışarılarda iletişim yapmasını söylemiştim ya. Özür diliyorum. Bence dışarıda başka şehirlerde veya başka ülkelerde Mevlana Kentine gelin demenin hiç anlamı yok! Gelen konukları nerede ağırlayacağız ki? Şehir parklarında mı? Çünkü otellerimizin kapasitesi bu iletişimsiz halde bile doluymuş. Hafta sonu programı için İstanbul’dan Lowe Ajans Başkanı Nesteren Davutoğlu ve kızı Dilan Konya’mıza geldiler. Gelmeden önce otellerin dolu olduğunu bize onlar söyledi. Enteresan gelmişti. Ben de bilmiyordum böyle dolu dolu olduğumuzu. Dolu olması güzeldi ama hiç kimse olmamasına rağmen nasıl dolu olabilirdi ki? Demek ki az kişi gelse bile otellerimiz doluveriyordu. Rixos Otel Genel Müdürü Cem Bora konuklarımıza tam sloganlarında “Burada yıldız sizsiniz” dedikleri gibi davrandılar ve sorunlarını çözdüler. Rixos Otel’in bu ince ve inanılmaz davranışı işte bir markayı oluşturan özvarlığın ta kendisiydi. Rakiplerin  kopyalayamadığı hizmet ürününün bileşeniydi. Önemli bir kanaat önderine Konya’nın algılanan kalitesini yükseltme olanağı verdiği için Rixos Otel Genel Müdürü Cem Beye ve arkadaşlarına sonsuz teşekkür ediyorum. Sloganlarının farkındaydılar. Konya’mızdaki birçok firma kendi sloganları ya da kurumsal bileşenlerinin farkında bile değilken Rixos’un bu inceliği herkese örnek olmalı. Hizmet satanlara tavsiyem böyle hikayelerinin iletişimini yapsınlar. Reklamlarında bunları anlatsınlar. Nasıl yaparsınız bilemem. Reklamcınıza ev ödevi verin.

 

Rixos’dan geçen haftadan grafik başarısı olarak gördüğüm ama reklam olarak başarısız bulduğum Kongaz reklamına geçelim. Kongaz firması Pazarlama ve Satış Müdürü Zeki Deveci cevap maili gönderdi. Kongaz’ın mailini aşağıda sizlerle paylaşıyorum. 

 

 Sayın Hocam;

Yorumunuz için teşekkür ederim. Kongaz A.Ş.olarak biz 16 yıldır LPG sektöründe  Konya merkezli olarak faaliyet göstermekte, tüplü segmentte ise pazar lideri konumundayız.

Bu reklamı yaparken ticari bir kaygı veya beklentimiz yoktu. Sadece Hz.Mevlana'yı anmak

ve onun mesajlarının evrenselliğini göstermekti. O'nun söylediği her söz hikmetli ve evrenseldir mesajını verebilmekti. Aldığımız tepkiler çoğunlukla olumlu oldu. Reklama çıkmadan önce de siz değerli bilirkişilerin görüşleri dikkate alınarak hazırlık yapıldı. Bu vesileyle yazınızda bahsettiğiniz hususların bizim için önemli olduğunu, bundan sonraki çalışmalarımıza ışık tutacağını bildirir yorumunuz ve ilginiz için tekrar teşekkür ederim.

Zeki DEVECİ

Kongaz A.Ş.

Satış ve Pazarlama Müdürü


Kongaz’ın bu maili kurumsal kültürü olan bir firma göstergesi olarak önemli. Teşekkür ediyorum. Eleştirileri fırsata dönüştürmeyi bilen firmalar marka yolculuğunda emin adımlarla ilerleyeceklerdir. Kongaz’da bu reklamdan dersler çıkartarak ilerleyecektir. Çünkü tüplü segmentte lider olan firmanın iletişiminde daha dikkatli olması gerekirdi. Herkesin gözü liderdedir çünkü.
Bugün bu iki güzel iletişim örneklerinden sonra kendi kendine zarar veren, harakiri reklamlarıyla devam edelim.

 

Kışlıkçı Simge mi?

Açıkhavada yine kendini rakiplerden önce öldüren reklamı görüyoruz. Simge isimli firma bayan kışlıkları atıyor anlaşılan. (Nerede olduğunu anlamayalım diye dikey yazmış. Ben yardımcı olayım. Saray Çarşısındaymış.) Bu bayan manken nasıl bir ürün olduğunu gösteriyor? Simge’nin kaliteli bayan ürünleri sattığını gösteriyor. Hem bu bayan görselini kullanacaksın sonra “Kışlıkları kış bitmeden alın” diyerek seyyar satıcı oluvereceksin.  (Kışlıklar kalmadı gel vatandaş gel kışlıkları kış bitmeden al. Kalmadı, valla hanım abla kaçırma haa…) Olmamış! Sanki bu sloganı rakipler yazmış gibi. Rakip ancak senin böyle kötü reklam yapmanı isteyebilir. Ama rakipten önce sen yapmışsın kendine bu kötülüğü. Mankenin üstündeki hangi kışlık bitiyor ki! Onu hemen bitmeden aldırtmaya çalışıyorsunuz! Üstüne bir de “İddialıyız Yeni Sezonda En Uygun Fiyatlar” mesajlarını yazmışsınız. Niye sıkışık font kullandınız? Okunmasın diye mi? Keşke okunmasın diye yazmasaydınız.  Reklam yapan firma zaten iddialı olduğu için reklam yapar. İddiasız adam reklamı bilmez ki. “İddialıyız” diye niye yazarsınız ki. Yeni sezonda en uygun fiyatlar neyi ifade ediyor. Kime göre uygun fiyat. İmaj mı! yapıyorsunuz, promosyon mu! yapacaksınız, isminizi bilinir mi! kılmaya çalışıyorsunuz, kışlıkçı! olduğunuzu mu söylemeye çalışıyorsunuz hiç anlaşılmıyor. Rakibinin yapamadığını sen kendine yapmışsın Simge. Yazık olmuş.

 

Dergi reklamları

Konya’mızın önemli ve belki de tek dergisi Konya Life’ın reklamlarını gördüm geçen gün. Analiz zamanı gelmiş dedim. Sizin için 4 reklamı seçtim.

Dergi nasıl bir mecradır. Dergi itibar mecrasıdır. İmaj mecrasıdır. Kendini tazeleme mecrasıdır. Hele hele renkli ürünseniz kesinlikle kullanmanız gereken bir mecradır. Böyle bir stratejiyle yapılmış reklamlara bir bakalım. Geçen haftadan bildiğimiz Enka Süt bu reklamında “hayatın bütün renkleri onda” başlıklı bir imaj reklamı yapmış. Geçen haftadan söylediğim gibi konumlandırma sorunu devam ediyor. Ne diyor hiç anlamadığım bir firma Enka Süt. Doğal mıdır, renkli midir, değer mi verir, çocuk için mi üretilir, hiç anlamadım. Rakiplerin yapamadığını kendisi yapıyor. İnsanların kafasını karıştırıyor. Enka Süt’te hangi renkleri buldunuz siz cevaplayın! Renkli süt mü satıyor ki!

 

 

İkinci dergi reklamımız Bera Hotels. Yani Bera Otelleri. Kaç tane var? Bera Konya, Bera Mevlana olmak üzere Konya’da iki tane. Bir de Alanya’da Bera Alanya. Toplamda 3 otel. Şehir olarak Konya ve Antalya. Reklam neyin üzerine odaklanıyor? Neyiyle gurur duyulmasını istiyor? “Şehirler farklı hizmet kalitesi aynı” diyerek çok şehirde Bera var ve hizmet kalitesinde de aynıyız diyor. Farklı şehirleri göremedim. İki tane şehir bu mesajı söylemek için yeterli mi sizce? Hizmet kalitesini de hiç göremiyorsunuz! Oda görüntüsü hizmet kalitesi göstergesi midir? Değildir! 3 farklı otelin binasını göstermek hizmet kalitesi ise ancak inşaat şirketinin hizmet kalitesi göstergesi olabilir! Bir hizmet satarken binayı göstermek de nedir hiç anlamam. Hizmet binayla satılmaz! Binaları iletişimde kullanmayın demiyorum. Kullanın. Ama bizim yerel reklamcılığımızdaki gibi kör göze parmak şeklinde kullanmayın.

 

 

Üçüncü dergi reklamımız Selva. Reklamda üst başlık şunu diyor. “Yeni sözler söylüyorsak dünyaya onun gözüyle baktığımız içindir” diyor. Devamında,

Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi

Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, dolanmadan akmak ne hoş

Dünle beraber gitti, cancağızım

Ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Mevlana Celaleddin-i Rumi

 

Selva Mevlana gibi diyor yani. Mevlana yeni sözler söylüyor, aynısını Selva’da yapıyor muş! Selva Konya firması olduğu için bunu söyleme hakkına sahip mi? Değil! Mevlana gibi yeni sözler söylüyor mu? Hayır! Selva’nın menemenle, tas kebabıyla makarnayı yiyin demesi yeni şeyler söylemiş olması mı cancağızım! Zorlama var. 

 

 

Dördüncü reklamımız Mado reklamı. Yine laf olsun sloganı. Değişik olsun bizim olsun. İçi boş sloganlar. Dikkat çekmek için uydurulmuş gerçekle alakası olmayan sloganlar. (Sloganı da gerçek lezzetler) “Dillere desten bir ziyafet” Nerede dillere destan! Nerede ziyafet! Reklamda hiç biri yok. Masa sandalyeler ve insanları görüyoruz. Mado’nun içerisinden görüntüler var. Bu görüntüler de insanda yok. Boş yerleri gösteriyor reklam. Yani kimse gelmiyor diyor! Olacak iş değil. Boş bir yeri reklamda niye gösterirsiniz ki! (Bunu anlamayanlara Sürü Pazarlaması” kitabını tavsiye ederim. Tanıtım başka reklam başka. Bu reklam değil mi!) Tamamıyla içi boş bir reklam. Boşa gitmiş bir reklam. Dergi mecrasını düşünmeden yapılmış reklamlar, yani harakiri reklamları. Görüşürüz.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.