“Habil” miyiz, yoksa “Kabil” mi?

Hz. Âdem ve Havva annemizin yedikleri yasak meyve, Kabil’e daha fazla sirayet etmiş olabilir mi?

 

Kim Habil kim Kabil bilemedim gitti. Hangimiz Habil hangimiz Kabil bilemedim gitti. Kimse Kabil olduğunu kabul etmiyor. Kabil olanlar Kabil gibi yaşayanlar Habil liği de kimseye kaptırmıyor, vermiyor.

 

İlk insandan bugüne, Habil ve Kabil’den bugüne kadar, Habil ile Kabil’in kavgası bitmemiştir. Kavga yapanlardan birisi Habil, diğeri Kabil olmuştur. Toplumlar arasında kavga ve savaşta bir taraf Habil’in çocukları, diğer taraf Kabil’in çocukları olmuştur.


İlk insandan bugüne kadar Habil olanlar, Habil’i temsil edenler, Habil’den yana olanlar; Sevgi, saygı, şefkat, hoşgörü, güven, vefa, ahde vefa, sadakat, adalet, dostluk, sabır, doğruluk, dürüstlük, samimiyet, yardımseverlik, tevazu, alçak gönüllülük, mütevazilik, empati nezaket ve doğrudan yana olmuştur. 

İlk insandan bugüne kadar Kabil olanlar, Kabil’i temsil edenler, Kabil’den yana olanlar; Hasetlik, kıskançlık, çekememezlik, bencillik, adam kandırma, önyargı, gıybet, fitne, dedikodu, iftira, yalan söyleme, kibir, gurur, aşırı hırs, böbürlenme, haksızlık, kabalık ve yanlıştan yana olmuştur.

Sevgi, saygı, şefkat, hoşgörü, güven, vefa, ahde vefa, sadakat, adalet, dostluk, sabır, doğruluk, dürüstlük, samimiyet, yardımseverlik, tevazu, alçak gönüllülük, mütevazilik, empati, teşekkür etmek, nezaket gibi değerlerimiz ilişkilerimizde olmazsa olmaz olan değerlerimizden bir kısmıdır. Bu huylar Habillerin huyudur.


Hasetlik, kıskançlık, çekememezlik, bencillik, adam kandırma, cehalet, önyargı, gıybet, dedikodu, iftira, yalan söyleme, kibir, gurur, aşırı hırs, böbürlenme, haksızlık, kabalık, yanlışta ısrar etmek, zorbalık, haksızdan yana olmak şiddetle kaçınılması gereken huy, alışkanlık ve hatalardır. Bu huylarda Kabillerin huylarıdır.
Karar sizin! Habil olmak veya Kabil olmak kararı sizin, tercih sizin. Tüm insanlar Habilliği tercih eder ve ona koşarsa huzur hâkim olur. Kabillerin sayısı Habil olanlardan fazla olursa Habillerin yaşam alanı daralır, huzursuzluk hâkim olur.


Yukarıda saydığımız olumsuz duygu, düşünce, huy, alışkanlıklar akrabalarımız, yakınlarımız ve çevremizle olan ilişkilerimize yansır, çıkmaza sokar. Akrabalarımız, yakınlarımız, çevremizle yaşadığımız sıkıntıların en büyük nedenlerini bunlar teşkil eder. 


Bu tür duygu, düşünce, davranış, alışkanlıklarımız neticesinde karşımızdakine dünyayı dar ediyor, zindan ediyoruz. Bir başkasının yaşam alanını daraltıyor, huzurunu kaçırmış oluyoruz. 


Toplumda; aile fertleri, akrabalar, komşular, arkadaşlar, gelin-kaynana arasının açılmasına neden olan; hasetlik, kıskançlık, çekememezlik, bencillik, gıybet, dedikodu, kibir, gurur, enaniyet gibi, nefsimize yenik düştüğümüz huylarımızdandır. Bunların devamı insanlar arasında kapanması zor yaralar açıyor..


Duygu, düşünce, huy, psikoloji elle alınıp, gözle görünen bir emtia, somut bir varlık değil, soyut kavramlardır. Bu yanlış huy, duygu, düşünce, psikoloji ile davranışlarına yön verenlerin suçunu, hatasını ispat etmek, kabul ettirmek çok zordur. 


İnsanlar arasında sıkıntı, huzursuzluk ve sorunların yaşanmaması için her kişi kendi nefsine hâkim olmalı, frenlemeli, ona teslim olmamalıdır.


İnsanlar arsında sıkıntı, huzursuzluk ve sorunların yaşanmaması için her kişi içindeki ve dışında ki şeytanı kovmalı, şeytandan uzak durmalı, şeytandan yana olmamalıdır.

(-Euzu-Besmele, zikir çekerek Allâh’a sığınmak; şeytandan uzaklaştırır, şeytanı kovar...)
"Allah’ım beni göz açıp kapayıncaya kadar bile nefsimle baş başa bırakma" Hadis-i Şerif: İbn-i Hanbel, V, 42 
Ey Rabb'im! Kovulmuş şeytanın şerrinden ve onun kötü tuzaklarından Sana sığınırım!!! Hadis-i Şerif

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.