Durali Göğüş
Görmeyenler, Duymayanlar ve Asla Doymayanlar
Bir çağın aynası: Körlük, sağırlık ve doyumsuzluk…
Yaşadığımız çağın toplumsal hâlini üç kelimeyle özetlemek mümkün: Körlük, sağırlık ve doyumsuzluk.
Gören yok. Duyan yok. Doyan hiç yok.
Bu tespiti abartılı bulanlar çıkacaktır. “Bu sonuca nasıl vardın?” diye soranlar olacaktır. Cevap basit ama acıdır: Kendi zihinsel, vicdani ve insani durumumuzu tarttığımızda gerçek bütün çıplaklığıyla karşımıza çıkmaktadır.
Bugün insanlık, dünyanın dört bir yanında akan kanı, dökülen gözyaşını, işlenen vahşeti görmezden geliyor. Gazze’de yaşanan soykırımın çığlığına kulaklar sağır, diller suskun. Küresel kapitalizmin milletlerin kaynaklarına çökme iştahı ise yalnızca seyrediliyor. Doyumsuzluk normalleşmiş, zulüm sıradanlaşmıştır.
Modern çağ, insanı fıtratından koparmış; onu maddiyatçı, narsist ve yalnız bir varlığa dönüştürmüştür. Birey, algılar yoluyla değersizliğe, güçsüzlüğe ve çaresizliğe ikna edilmiştir. “Bizden bir şey olmaz, onlar çok güçlü” düşüncesi, zihinlere zincir vurmuştur. Böylece insanlar itiraz etmeyen, razı olan, teslim olmuş bireylere dönüşmüştür.
Oysa insan, dönüp ecdadının mirasına bakmaktan bile uzaklaşmıştır. Çağ açıp çağ kapatan bir medeniyetin adalet anlayışı “çağ dışı” ilan edilmiş; yerine içi boş, gürültülü ve adaletsiz bir küresel düzen yüceltilmiştir. “Çağdaşlık” adı altında, küresel eşkıyalara zihinsel teslimiyet dayatılmıştır.
Ortaya çıkan tablo derin bir acziyet hâlidir. Zalimin zulmüne karşı kör, sağır ve suskun; mazlumun feryadına karşı ise kayıtsız bir toplum… Kendi hakikat medeniyetinden kopmuş, başkalarının sofrasındaki kırıntılarla yetinen kimliksiz bir kalabalık…
Ne acıdır ki, bu zihinsel yoksulluk mazlumlara sahip çıkan liderlere yöneldiğinde hadsizliğe, ihanete dönüşmektedir. Küresel güçlerin değirmenine su taşıma yarışında sınır tanımayanlar, mazluma kucak açanlara karşı ise pervasızca konuşabilmektedir.
Soruyorum:
Gazze’deki vahşet, Doğu Türkistan’daki asimilasyon, Sudan’da, Arakan’da ve diğer mazlum coğrafyalardaki zulümler gözümüzü açmayacak mı?
Mazlumların çığlığı kulaklarımızı sarsmayacak mı?
Asla doymayanların sömürü çarkı ne zaman kırılacak?
Bugün Regaip Gecesi…
Bu mübarek gecede niyazımız; mazlumların esaretten kurtulduğu, adaletin yeniden hâkim olduğu bir dünyanın inşasıdır.
Rabbim, gözlerimize inen sessizlik perdelerini kaldır.
Kulaklarımızı mazlumların feryadına aç.
Hakkı ve hakikati haykıranların sayısını çoğalt.
Merhamet ve vicdanla, doyumsuzluğa karşı ümmeti yeniden dirilt.
Âmin.