"En iyi çözüm okullarını kapatmak"
Bosna Hersek Federasyonu Temsilciler Meclisi Milletvekili Kaplan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün Bosna Hersek'teki yapılanmasına ve olası tehlikelere işaret ederek en iyi çözümün bu yapıya yakınlığıyla bilinen okulların kapatılması olacağını söyledi- Kaplan:
SARAYBOSNA (AA) - KAYHAN GÜL/ALMİR TERZİC - Bosna Hersek Federasyonu (FBiH) Temsilciler Meclisi Milletvekili Salmir Kaplan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Bosna Hersek'teki yapılanmasına ve olası tehlikelere işaret ederek, "En iyi çözüm, okullarını kapatmak." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün Bosna Hersek'teki faaliyetleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Boşnak milletvekili, örgütün faaliyetlerinin kendi ülkeleri için de tehlikeli olabileceğine işaret etti.
Kaplan, örgütün işleyişini ve faaliyetlerini göz önünde bulundurduğunda darbe ihtimalini dahi her zaman imkan dahilinde gördüğünü belirterek, örgütün daha önce de Gezi Parkı'nda halkın, 17-25 Aralık olaylarında da yargının üzerinden bunu denediğini anımsattı.
Örgütün "yaralı bir canavar" gibi yeniden meydana inerek bir kez daha darbe girişiminde bulunduğunu vurgulayan Kaplan, "Uzun zamandır örgütün ne denli tehlikeli olabileceğine dikkat çekiyorum." dedi.
Kaplan, Bosna Hersek'te "hizmet" olarak bilinen yapının faaliyetleriyle ilk kez 2000 yılında tanıştığını aktararak, o yıllarda üniversite eğitimi almak için geldiği Saraybosna'da, yapının içinden bazı öğrencilerle tanıştığını ve bu öğrenciler tarafından örgütün en küçük birimi olan evlere davet edildiğini söyledi.
Örgütle tanışması 2000 yılına dayansa da onlar hakkında o yıllarda net bilgi sahibi olmadığını anlatan Kaplan, "Beş yıl boyunca görüştüğüm o insanlar, bana bu yapı hakkında tek kelime dahi etmedi." diye konuştu.
Kaplan, o yıllarda fazla bilgi sahibi olmadığı yapının içinde yaşananları "tuhaf" olarak nitelendirirken, şunları söyledi:
"Saraybosnalı bir çocuk, ailesinin yanında değil onların evlerinde kalıyordu. Oysa ailesi de aynı şehirde yaşıyordu. Sabahın erken saatlerinde insanları uyandırıp Fetullah Gülen'in kitaplarını okutuyorlardı. Bir keresinde benden de okumamı istediler. Yeterince Türkçe bilmediğini, kitabı anlamayacağımı söyledim. Medrese mezunu olduğumu, Arapça bildiğimi ve Kur'an-ı Kerim okumak istediğimi söyledim. Kur'an-ı Kerim okumama gerek olmadığını, onların verdiği kitapları okumam gerektiğini söylediler. Tüm bunlar çok tuhaftı ancak o yıllarda bir bağlantı kuramadım."
- "Ne okullarında okudum ne de burslarını aldım"
Kaplan, ne örgütün okullarında okuduğunu ne de örgütten burs aldığını vurgulayarak, "Mostar'da medrese eğitimi aldıktan sonra üniversiteyi Saraybosna'da okudum. Yüksek lisansımı da İstanbul'da yaptım. Çok şükür benim üzerimde bir kuruş hakları yok." ifadelerini kullandı.
Eğitim için 2005 yılında Türkiye'ye gittiğinde Milli Eğitim Bakanlığının bursuyla eğitim hakkı kazanmasına rağmen İstanbul'a vardıklarında örgütün temsilcilerince karşılandığını ve buna anlam veremediğini anlatan Kaplan, Türkçe eğitimi için gittiği İzmir'de 3 gün bu kişilerin evinde kaldığını, yapılanları gördükten sonra devlet yurduna geçtiğini söyledi.
Kaplan, evlerinde kaldığı 3 günlük süre içinde, tuhaflıkların devam ettiğine şahit olduğunu belirterek, "Televizyon izlememize izin vermiyorlardı. Eve polis baskını olması durumunda eşyaları yakınlarımızdan ve komşularımızdan aldığımızı söylememizi istiyorlardı. (Cumhurbaşkanı) Erdoğan'ın kendilerinden nefret ettiğini ve kendi içlerinde birlik olmaları gerektiğini söylüyorlardı. Bu kurallar altında orada yaşayamayacağımı söyledim. Bana bakanlığın sağladığı devlet yurduna geçtim." dedi.
O günden itibaren yapıyla bağlantısı olan Bosnalı öğrencilere bu yapının içinde olmamaları gerektiğini anlatmaya başladığını kaydeden Kaplan, "Daha o yıllarda, Bosna Hersek ve Türkiye'deki tecrübelerim sayesinde, bu yapının iki ülke içinde tehlikeli olacağına işaret etmiştim." diye konuştu.
- "Bosnalı kimliğini öldürüyorlar"
Örgütün, kendileriyle bağlantılı Bosnalı öğrencilerin içindeki "Bosnalı kimliğini öldürdüğünü" vurgulayan Kaplan, "O zaman da söylüyordum. Bu kişilerin, Bosna Hersek vatandaşlığını ellerinden alırdım. İçlerinde Bosna Hersek'e dair hiçbir şey bırakmamışlar. Boşnak kahvesi içmeyen, Boşnakça konuşmayan, 20 yıldır uyguladıkları geleneklerinden vazgeçen insanlara dönüştüler." şeklinde konuştu.
Örgütün öğrencilere kendi ülkelerini düşman gibi gösterdiğini anlatan Kaplan, "Sadece Bosna Herseklilerin değil, diğer ülkelerden öğrencilerin de kendi ülkelerine dair kimliklerini yok etmeye çalıştılar. Bu yapılanlar benim hoşuma gitmedi." dedi.
2014 yılında bakan olduğu dönemde ilk kez söz konusu örgüt hakkında alenen konuşmaya başladığını anımsatan Kaplan, "Bosna Hersek'te bu yapıyı ilk tanıyanlardan biriyim. Bugün bu yapının sadık adamları bile 2010'larda yapıdan haberdar oldular. O dönemde bakan olarak, bugün de milletvekili olarak bu yapı hakkında konuşma sorumluluğum var. Bana verilen oyları susmak için almadım. İnsanlar para verip çocuklarını onların okullarına gönderirken, onların bu çocukları kullanmasına göz yumamazdım." diye konuştu.
Kaplan, yapının içine aldığı çocukların "onlar olmasaydı ben bugün çoban olurdum", "onların yardımları sayesinde okuyabildim" açıklamalarına anlam veremediğini vurgulayarak, "Her şeyden önce sizi yetiştiren ailenize müteşekkir olun. Bir sisteme uyacaksınız, kendi devletinizin sistemine uyun, başka paralel yapıların değil." ifadelerini kullandı.
- "Ben konuşmazsam kim konuşacak"
Kaplan, 17-15 Aralık olaylarından sonra her fırsatta yapının tehlikeli olduğuna dikkat çektiğini vurgulayarak, "Yapıyı bilen biri olarak ben konuşmazsam kim konuşacak. Eğer Gülen Hareketi'nden korkacaksak, o zaman devletimizin var olmasına da gerek yok. Eğer ben susacaksam, bugün onların yurdunda kalmaya devam eden, memleketine gidecek parası olmayan bir öğrencinin konuşmasını nasıl bekleriz?" diye konuştu.
Tüm bunları Bosna Hersek ve bu ülkenin çocukları için anlattığını dile getiren Kaplan, şunları söyledi:
"Hizmet hiçbir zaman ikinci yüzünü göstermedi. İşte ben bu ikinci yüze işaret ediyorum. Ben gerçekleri anlatıyorum, buna rağmen biri o yolu tercih ederse benim açımdan sıkıntı yok. Bosna Hersek'te bu yapının içinde olmak suç değil. İsterse tüm ülke bu yapının içinde olsun, bu beni ilgilendirmiyor. Benim amacım, bu yapıya girerken nereye girdiklerini bilmeyenleri uyarmak, çocuklarını onların okullarına kaydederken nereye kaydettiklerini bilmelerini sağlamak. Çünkü onlar asıl yüzlerini göstermeyip insani yardımlar yaptıklarını, gerçek yüzlerinin bu olduğunu söylüyor. Görünen yüzleri bu belki ama ikinci yüzleri bambaşka."
- "Akıllı olmalıyız"
Bosna Hersek halkı olarak bu yapı karşısında akıllı davranılması gerektiğine işaret eden Kaplan, devletin birçok kademesinde FETÖ hakkındaki açıklamalarından rahatsızlık duyan, anlattıklarının Boşnak çatışmasına yol açabileceğini söyleyen insanlar olduğunu söyledi.
Kaplan, söz konusu örgütün aktif olduğu her yerde "ahtapot gibi ağlarını ördüğünü" vurgulayarak, örgütün Türkiye'de hızlı ilerleyip, darbe girişiminde bulunacak duruma geldiğini söyledi.
Örgütün önce Gezi Parkı, ardından 17-25 Aralık olaylarıyla hükümeti yıkmak istediğine değinen Kaplan, "Güçlenirlerse burada da aynısını yaparlar. Şu anda Bosna Hersek'te, daha önce Türkiye'de yaptıkları gibi iyi yüzlerini gösteriyorlar. Belki hiçbir zaman benim anlattığım ikinci yüzlerini burada göstermeyecekler ama ya 5 ya da 15 yıl sonra gösterirlerse? Bu harekete ihtiyacımız yok. Bu hareket bizim için fazlalık." ifadelerini kullandı.
Kaplan, örgütün sivil toplum kuruluşları üzerinden burs veren, yardım yapan Bosnalı iş adamlarına da bu yapıyla ilişkilerini kesme çağrısında bulunarak, bağışlarını doğrudan yapmaları tavsiyesinde bulundu.
- "En iyi çözüm okullarını kapatmak"
Örgütün Bosna Hersek'teki temsilcilerinin başta emniyet olmak üzere devletin farklı makamlarındaki üst düzey yetkilileri ziyaret edip bağlantı kurduğunu da söyleyen Kaplan, "Bir okul yöneticisinin ya da sivil toplum kuruluşu temsilcisinin üst düzey bir emniyet yetkilisiyle ne işi olur?" dedi.
Yapının Bosna Hersek genelindeki okullarının kapatılmasının, ülkenin AB üyelik süreci göz önüne alındığında kısa sürede gerçekleşecek bir eylem olmadığını kaydeden Kaplan, sözlerini şöyle tamamladı:
"En iyi çözüm okullarını kapatmak olurdu. Bizim kendi liselerimiz var. Onların okullarında okuyan ve farklı yarışmalarda madalyalar kazanan öğrencilerimiz, devlet okullarında da o madalyaları kazanırdı. Bu öğrencilerin hiçbiri, Bosna Sema bünyesindeki okullarda fazladan bir şey öğrenmedi. Onlar bu öğrencileri daha 7. ya da 8. sınıfta keşfediyor. Kısacası, bizim bu okullara ihtiyacımız yok.
Onların okullarından önce de bu ülkede başarılı nesiller yetişti. Yasal olarak bu okullara karşı nasıl mücadele ederiz, bilmiyorum. En kötü ihtimalde, Bosna Hersek devleti bu okullarla kurumsal bağlarını koparmalıdır. Okullarını kapatamazsak da öğrencilerin oraya gitmemesini tavsiye edebiliriz. Bu şekilde davranırsak ülkemize bir şey yapamazlar ama onların elinden tutup devletin kurumlarına sokarsak 10 yıl içinde devletin organlarını ele geçirmelerine şaşırmayın."
AA
Kaynak:
