Donanma Komutanlığı'ndaki darbe girişimi davası

Donanma Komutanlığı'ndaki darbe girişimi davası

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 11'i firari 92 sanığın yargılanmasına devam edildi- Tutuklu sanık eski astsubay Karataş:- "Kafamı kaldırdığımda Harekat Subayı Deniz Kurmay Binbaşı Fatih

KOCAELİ (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 11'i firari 92 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu, tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.

Duruşmada, müdahil olarak Başbakanlık avukatları Halit Çokan ve Emre Arık ile TBMM avukatı Ömer Burak Barış da hazır bulundu. Ayrıca, AK Parti Kartepe İlçe Başkanı Mustafa Kocaman ve yönetim kurulu üyeleri de duruşmayı izledi.

Darbe girişimi sırasında TCG Yavuz Savaş Gemisi'nde elektronik astsubayı olarak görev yapan tutuklu sanık Rifat Karataş, "Darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından Gemi Komutanı Sezayi Özgür Öztürk'e verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı ve darbecilerle birlikte hareket ettiği, gemide komutan Sezayi Özgür Öztürk ve diğer şüphelilerle birlikte Donanma Komutanı Veysel Kösele ve komodor Kerim Uça'nın kamaraya kapatılarak etkisiz hale getirilmesi, yine silah zoruyla Donanma Komutanının emir astsubayı Yalçın Gül'ün ve koruma astsubayı Ebubekir Öztürk'ün etkisiz hale getirilmesi, koruma astsubayı Ebubekir Öztürk'ü etkisiz hale getirirken silah kullanılması ve silahla 2 kez ateş edilerek etkisiz hale getirilmesi olayında bulunduğu, koruma astsubayı Ebubekir Öztürk'ü kelepçeleyen ve başında bekleyen kişi olduğu" suçlamaları karşısında savunma yaptı.

Sanık Karataş, olay gecesi Deniz Lisesi Mezuniyet Töreni'nden Gölcük'e döndükleri sırada Osmangazi Köprüsü yakınlarında gemiye eğitim icra emri geldiğini ve bu emir üzerine İstanbul'a dönüşe geçildiğini söyledi.

Bir süre sonra terör saldırısı tehlikesine karşı teyakkuzda olmaları emri geldiğini belirten Karataş, "Silah sistemlerini devreye alıp köprüüstüne çıktım. O ortamda normal bir emirdi. 1. sicil amirim Gürcan Gürsoy, silah ve sistemlerin bana emanet olduğunu söyledi. Bunun üzerine Gürsoy'a brifing verdim. Emir geldiğinde her şeye hazır olmam emri verdi." diye konuştu.

Karataş, gemideki silah sistemlerinin hepsini, terör tehlikesinden dolayı devreye aldığını, hava ve su üstü radar görüntülerini sürekli takip ettiğini anlatarak, "Ne olduğunu anlamak için kıdemli astsubay salonuna gittim. Televizyonda İstanbul'daki köprülerin terör tehlikesine karşı kapatıldığı yazıyordu. Bundan sonra sürekli teyakkuzda bulundu. Gece 12.00'den sonra gemide darbe söylentileri başladı." ifadelerini kullandı.

- "Seni öldürmeyeceğim be adam"

Olay gecesi hiçbir hava ve su üstü hedefinin gemiye yaklaşmadığını, gemiyi tehdit eden hiçbir unsur olmadığını aktaran Karataş, durumdan şüphelenerek silah sistemlerini öyle olmadığı halde "arıza yaptığı" gerekçesiyle kapadığını ve gemi komutanına bildirdiğini söyledi.

Sanık Karataş, daha sonra "Donanma Komutanı sivil bir şekilde ve yanında sakallı 2 kişiyle gemiye geldi." şeklinde söylentilerin dolaşmaya başladığını fakat bununla ilgili anons yapılmadığını belirterek, "Donanma Komutanı'nın sakallı kişilerle geldiği haberi üzerine bütün konsolları kapattım, 10-15 dakikamı aldı bu işlem. Savaş harekat merkezinin içerisinde haberleri seyretmem mümkün değil." şeklinde konuştu.

Su içmek için subay salonuna gittiğini ve bu sırada "personel SABKOR mevzilerine" anonsu gelmesi üzerine görev yerine koşarken subay salonuna çıkan iskelenin başında barut kokusu geldiğini ifade eden Karataş, "Kafamı kaldırdığımda Harekat Subayı Deniz Kurmay Binbaşı Fatih Dalkara'nın bacaklarını gördüm. Arkamdan gelen diğer personele sıkıntılı bir olayın olduğunu anlayarak yukarı gelmemelerini söyledim. O sırada komutanımız Sezayi Özgür Öztürk'ün 'Seni öldürmeyeceğim be adam, komutanımızı da öldürmeyeceğim, silahını teslim almam lazım.' diye birçok defa bağırdığını gördüm." ifadelerini kullandı.

- "Kelime-i şehadet getirdim, 4 aylık çocuğum var"

Bağırmalar azalınca görev yerine gitmek için üst güverteye çıktığını belirten Karataş, şöyle devam etti:

"O sırada Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin yakın koruması olduğunu sonradan öğrendiğim astsubay Ebubekir Öztürk'ü ve Donanma Komutanının emir astsubayı Yalçın'ı gördüm. Bu ikisi, gemi komutanı kamarasının kapısının önünde bekliyordu. Sezayi Öztürk bu kişilere silah doğrultmuştu. Yanında 2. Komutan Meftun Metin vardı. Ben onları gördüğümde koruma astsubayının silahı teslim alınmıştı, aralarında bir arbede yaşandığını görmedim. Sezayi Öztürk, Ebubekir ve Yalçın'a 'Sizi emniyetli bir şekilde subay salonuna veya istediğiniz başka bir yere almam lazım, burada duramazsınız, Donanma Komutanı'na bir şey yapmayacağım.' dedi. Koruma astsubayı Ebubekir'in de 'Bu kapının önünden ayrılmayacağım, kelime-i şehadet getirdim, 4 aylık çocuğum var.' dediğini duydum. Emir astsubayı Yalçın aşağı ineceğini söyleyerek aşağı indi. Öztürk, personele kelepçe getirmeleri talimatını verdi. Gemide sarkan kabloları tutturmak için kullandığımız plastik bir kelepçe getirdiler. Kimin getirdiğini hatırlamıyorum, kelepçeyi bana verdiler. Öztürk, 2 eli ile silahı havada tutar şekilde bana dönerek, silahla Ebubekir' i işaret etti ve 'Bağla şef' dedi. Dondum kaldım. Tekrar bağırınca, Ebubekir de 'Bağla abi' dedi. Ben de hayatımda ilk kez birisinin bana silah doğrultması nedeniyle korkarak koruma astsubayı Ebubekir'i kendi istediği şekilde plastik kelepçeyle komutan kamarasının yanındaki demirlere rahat hareket edebileceği şekilde bağladım."

Karataş, "Öztürk, Ömer Faruk Avcı'ya dönerek 'Hareket ederse direk vur.' dedi. Komutan bana 'Şef burada dur, ihtiyacı olursa karşıla.' dedi ve oradan ayrıldı. Herkes ayrıldıktan sonra Ebubekir bana dönerek, 'Yanlış yapıyorsunuz. Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı tutuklandı. Biz canımızı kurtaralım diye gemiye geldik ama yaptığınıza bakın.' dedi. Haberim olmadığını söyledim. Hala burada Ebubekir'in Donanma Komutanı'nın koruma astsubayı olduğunu bilmiyordum." şeklinde konuştu.

Bu konuşmalardan sonra Ebubekir Öztürk'le tanıştıklarını aktaran Karataş, şöyle konuştu:

"Bana ailesini, eşini anlattı. Ben de ona anlattım. Yanında bulunduğum 2,5-3 saat boyunca her şeyden konuştuk. O gece Fenerbahçe Orduevi'nden başlayan yolculuklarını anlattı. 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar, Donanma Komutanı ile görüşüp 'Gel, ben senin güvenliğini sağlarım.' demiş. 'Abi komutan güvenmedi.' dedi. Kadıköy Moda'da bir bankta oturup, durum değerlendirmesi yapmışlar, orada söylemiş. Böyle deyince şaşırdım, neden güvenmediğini anlatmadı. Sonra Kadıköy Moda'da otururken Komodor Metin Uça'yla konuşup, öyle gelmişler. 2 kişiyle beraber botla gemiye intikal etmişler."

-"Silah sistemini kendi inisiyatifimle kapattım"

Yorulması üzerine başkasını çağırtıp oradan ayrıldığını aktaran Karataş, "O gece silah sistemini kendi inisiyatifimle kapattım. Bu şekilde her şeyi emniyet altına aldım. Ebubekir'in elini bağlamak zorunda bırakıldım. Kendisine darp, küfür ve benzeri harekette bulunmadım. Donanma Komutanına bir emri, ihtiyacı olup olmadığını sordurdum. 1. amirim Gürcan Gürsoy da beni hiç ikaz etmedi. Gece boyunca bir şey olmaması için tırmaladım. Yaptıklarım bu girişimin karşısında kahramanca durduğumun somut delilidir." ifadesini kullandı.

Cumhuriyet savcısı, savunmasının ardından sanığa, "Ebubekir size Cumhurbaşkanı'nın tutuklandığını söylüyor, bir cumhurbaşkanı niye tutuklanır? Darbe olduğunu anlamadınız mı? Ben sizin oradaki kahramanlığınızı göremedim." sorusunu yöneltti.

Sanık Karataş da darbe olduğunu Ebubekir Öztürk'le konuştuktan sonra öğrendiğini fakat elektronik astsubayı olarak yapabileceği tek şeyin silah sistemlerini devre dışı bırakmak olduğunu ve bunu da yaptığını kaydetti.

Mahkeme başkanı, sanığa yöneltilen soruların ardından, duruşmaya 1 saat ara verdi.

- İddianameden

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in "1" numaralı sanık olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 51'i tutuklu, 11'i firari 92 sanık bulunuyor.

İddianamede, Gülen hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurmak veya yönetmek" ve "silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19'ar yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.

Sanık askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19'ar yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6'şar aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :