Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında

Erdoğan: (5)- "(Kılıçdaroğlu'nun kontrollü darbe iddiaları) Tankları gördüğünde oradan kaçmayıp milletimizin arasına karışmış olsaydı, bu konuda konuşmaya hakkı olurdu ama kendisi kontrollü koltukta oturduğu için her şeyin böyle olduğunu sanıyor. Çünkü FE

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun kontrollü darbe iddiasına ilişkin, "Tankları gördüğünde oradan kaçmayıp milletimizin arasına karışmış olsaydı, bu konuda konuşmaya hakkı olurdu ama kendisi kontrollü koltukta oturduğu için her şeyin böyle olduğunu sanıyor. Çünkü FETÖ'ye prim ödemesi lazım, bedel ödemesi lazım. Çünkü FETÖ'nün şu anda ortaya koyduğu bazı unsurlarla oraya geldi. Çünkü bu bir kaset genel başkanıdır. O kasetler olmasaydı bugün Kılıçdaroğlu diye birisi şu anda CHP'nin başında olmayacaktı. Ve 15 Temmuz darbesinin ne olduğunu gece izleyen, 29 gün boyunca ülkesini savunan milletimiz çok iyi biliyor." dedi.

Kanal 7 ve Ülke TV ortak canlı yayınına katılan Erdoğan'a, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un "Diyelim ki 'evet' çıktı. Kimse heveslenmesin. Biz yine Samsun'dan başlarız, Amasya'ya gideriz, Sivas'a gideriz, Ankara'ya geliriz. Buradan İnönü'ye, Sakarya'ya, Dumlupınar'a... Ulan sizi İzmir'e kadar kovalamazsak anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de bütün emperyalistleri de yine İzmir'den denize dökeriz." sözleri hatırlatıldı.

Bozkurt'un sözlerinin kabul edilemeyeceğini aktaran Erdoğan, "Her şey açık ve net ortada. Bir defa bu adam dört dörtlük cahil bir adam. Hiç mi hiç ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Bir defa bu ülkede 'evet' diyeni sen Yunan'a benzetemezsin. Biz bununla ilgili davayı açıyoruz zaten. Belki de arkadaşlar açtılar. Öyle peşi bırakılacak bir şey değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapması gereken, kesin ihraç istemiyle partisinden uzaklaştırmasıdır. İki de bir kalkıp 'partimiz bizim Atatürk'ün partisidir, şöyledir böyledir.' Sen Atatürk'ün partisinde nasıl bu ülkeyi bölme gayreti içerisinde olan insanları topluyorsun ya? Seni Samsun'a sokmazlar. Bu adamı Samsun'a sokmazlar. Hem de böyle bir yolculuğa çıkacaksın, Samsun'a geleceksin. Benim o Samsunlu kardeşlerim seni Samsun'a sokmaz, seni Amasya'ya sokmaz, seni kalkıp da oralardan Sakarya'ya giremezsin bile. İzmir'den dökecekmiş. Neyi döküyorsun ya?" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir TV programında "Hüsnü Bozkurt'un sözleri çarpıtıldı" sözlerinin yeniden dinletilmesi üzerine, konuşmasına şöyle devam etti:

"Burada çarpıtılan falan bir şey yok. İşte gösterdiniz. Başka kanallarda da birkaç kez bunu dinledik. Böyle bir saçmalık olur mu? Ama bizim ve arkadaşlarımızın hiçbirisinin ağzından 'hayır' diyenleri 'herhangi bir yerden denize dökmek' diye bir şey duydunuz mu? Hatta ben şunu da söyledim. 'Biz onlar için bir siyaset müzesi kurarız, onlar da orada gayet güzel objeler olarak kullanırız' dedim. Bu işte hukuki anlamda neyse bizim haklarımız, bunları sonuna kadar kullanırız ama benzer bir şeyi Baykal da söyledi. O da tersten yaklaşımla. 'Denize dökmüş gibi hissederiz kendimizi' diye tersten bir yaklaşımla. 'O kadar mutlu oluruz' havasına girdi o da. Yılların bu kadar tecrübeli siyasetçisi olmasına rağmen, o da bu gafı yaptı ve Kılıçdaroğlu da farklı bir şekilde ipe un seriyor. Hiç boşuna ipe un serme. Bunların olmasında da hayır var. Niye? Benim halkım, sağduyu sahibi vatandaşım, bunları dinleye dinleye zaten inşallah 16 Nisan'da sandığa gidecek ve sandıkta da 'evet' mührünü Allah'ın izniyle basacaktır. Tercihi bu istikamette kullanacaktır diye inanıyorum."

- "Kontrollü darbe" iddiası

Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" iddialarını da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyden önce bunun çok çok iddialı bir ifade olduğunu anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"(Kılıçdaroğlu) Yani 15 Temmuz gecesi İstanbul Havalimanı'na geldi, oradan geleyim bu işe geniş alayım. Saat 11.30'da falan 23.30'da oraya gelmiş. Ben tabii 01.30 gibi o civarlarda geldim ve bunu birkaç yerde söyleyince dün akşam kendisine bu da soruldu. Şu söylediği şey çok manidar. Diyor ki; 'İşte cumhurbaşkanı bana haber verseydi ben de Yeşilköy'de olurdum.' Ben genel bir çağrı yapmışım. Ben kalkıp tek tek herkesi arayacak halim olabilir mi? Siyasi tarihten de bihaber ve bu çağrıyı cumhurbaşkanı olarak, cumhurun başı olarak yapmışım ve 'meydana' demişim ve kendim de bulunduğum yerden bir an önce nasıl çıkacağım? Hangi istikamete gideceğim? Ankara'mı, İstanbul mu? Bir taraftan da Enerji Bakanımız Berat Bey'le bunları konuşuyoruz. Eşim, kızım, torunlarım bunlar da yanımızda ve hemen orada 'bir dar kapsamlı bir basın toplantısı, basın açıklaması yapalım' dedik. Tabii o yayınlanmadı. Ancak FaceTime ile yaptığımız çağrı karşılık buldu. Şimdi benden önce havalimanına iniyorsun. Orada binlerce, on binlerce kalabalığı görüyorsun. Niye oradan hemen Bakırköy Belediyesine, belediye başkanının evine gidiyorsun da sen, orada kalmıyorsun? Bir zamanlar 'Türkiye'de darbe yapılacak olsa tankın üzerine ilk çıkacak olan benim' diye biliyorsunuz sözleri vardı. Gereğini yapsaydın. Orada tanklar olduğunu da kabul ediyorsun. Sen de bir tankın üzerine çıksaydın. Şu andaki konumdan çok daha farklı yerde olurdun. Ben de saat 01.30'da oraya geldim. F-16'lar üzerimizden alçak uçuş yapıyorlardı. Helikopterler hakeza öyle ve orada ben vatandaşlarımla beraber oldum. Ertesi gün öğleye kadar da orada kaldım ve oradan bütün operasyonları biz İstanbul Valimiz ve 1. Ordu Komutanı Ümit Paşa ile beraber yürüttük. Oradan yürüttük. Siyasetçiye yakışan budur. Sen kalkıp da orada bir tepenin arkasına saklandığın zaman, millet dağın arkasına saklanır ve bunu bilen olduğumuz için biz bir tepenin arkasına saklanmadık, meydanda kaldık ve orada olan benim bütün halkım, ölümüne ve hiç tereddütsüz orada yaşadı."

Kılıçdaroğlu'nun "Eğer koruma müdürleri, benim koruma müdürlerimi arasaydı, bizi haberdar etseydiler, ben de gelirdim" sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Şu hale bak ya. Yani böyle bir laubali bir yaklaşım tarzı olabilir mi? Ve bir taraftan da tabii olayı tutuyor şimdi, kontrollü bir darbe girişiminden bahsediyor. Yani eğer orada kalsaydı kendisi o gece. Tankları gördüğünde oradan kaçmayıp milletimizin arasına karışmış olsaydı, bu konuda konuşmaya hakkı olurdu ama kendisi kontrollü koltukta oturduğu için her şeyin böyle olduğunu sanıyor. Çünkü FETÖ'ye prim ödemesi lazım, bedel ödemesi lazım. Çünkü FETÖ'nün şu anda ortaya koyduğu bazı unsurlarla oraya geldi. Çünkü bu bir kaset genel başkanıdır. O kasetler olmasaydı bugün Kılıçdaroğlu diye birisi şu anda CHP'nin başında olmayacaktı. Ve 15 Temmuz darbesinin ne olduğunu gece izleyen, 29 gün boyunca ülkesini savunan milletimiz çok iyi biliyor." dedi.

"Şimdi burada bir şeyi çok samimi ortaya koymak lazım. O da şu. Çıkıyor, belgelerden bahsediyor, konuşuyor. 'Yanımda değil' diyor, bir de 'soru ile cevabını onlar versin' diyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ya sen elinde dosya varsa, demek ki bunun bir cevabı da var. O zaman bunu söyle ve kontrollü darbe olayı bundan önce FETÖ'nün ifadesi. Onun tarzı. Oradan alıntı yapıyorsun, bunu kullanıyorsun. Şimdi burada öyle bir şey var ki öyle bir belge elinde yok, ileri sürüyorsun, arkasına sığınıyorsun. Ve cevabı da Sayın Yıldırım'dan bekliyor. Cevabını ondan niye bekliyorsun? Açıkla işte. Her şey elinde madem açıkla. Şimdi ben diyorum; 'Şayet elinde belge var da bunları savcılığa vermekten imtina ediyorsa, bu durumda ülkeye ve millete bu adam ihanet ediyor.' Çünkü bu işin merci neresi? Yargı. Mesela bir ifade daha kullanıyor. Bu daha çirkin, bu hakikaten yenilir, yutulur şeyler değil. Diyor ki; 'bu darbenin arkasında ve birçok şeyin ortaya çıkmaması için cumhurbaşkanı ve başbakan özel bir gayret gösteriyor' diyor. Şimdi kusura bakmayın da bu terbiyesizliktir. Terbiyesiz, böyle suçluyor. Şu anda binlerce insan, o gecenin faili olan bunlar cezaevinde değil mi? Bu cezaevlerinde olanları, sen mi oraya soktun. Bu cezaevlerinde olanları yürütme olarak şu anda hükümet ve bizler, müşterek yaptığımız çalışmalarla toparlayıp içeri soktuk. Silahlı Kuvvetlerin içerisinde olanlar, emniyette olanlar, devletin bütün kademelerin de olanları toparlayıp oraya sokan biz değil miyiz? Kaldı ki elinde yok. 2016'dan bahsediyor ve yok bilmem nereden bahsediyor ve utanmadan bir de şunu söylüyor."

Kılıçdaroğlu'nun "Ben bunu, bu şehitlerimize sahip çıkmak için bunu yapıyorum." sözlerini de eleştiren Erdoğan, "Lafa bak ya, şehitlere saygısızlığı çok açık, net ortaya koyuyorsun. Ondan sonra da 'sahip çıkmak için yapıyorum' diyorsun. Sahip çıkıyorsan niye havaalanından kaçıp gittin? Orada dursaydın. Ve diyorum ki, çok açık ve net. Elinde belge, bilgi varsa istediğin yargı mekanizmasına bunu ver. Ver ki yargı bunu takip etsin. Orada da kaçamak yapıyor." şeklinde konuştu.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler