Can Sıkan Tablolar

Konyaspor can sıkmaya ve can yakmaya devam ediyor. Yöneticilerin (olan kadarıyla) fevri ve despot davranışlarından tutunda, takımın hocasına varıncaya, takımdaki oyunculardan, spor basınına kadar neler oluyor neler... Genel ve ana hatlarıyla, gördüklerimi, bildiklerimi ve düşüncelerimi, değerli sporseverlerle paylaşmak istedim. Yorumu siz değerli spor kamuoyuna bırakıyorum. Genel kurul geçeli bir buçuk yıl olmasına rağmen tam kadro toplanamayan bir yönetimin kendi içerisinde de, üçerli dörderli guruplara ayrılmış olmaları düşündürücü değil mi? Hatta resmi ve gayrı resmi istifa edenlerin sayısı belli olmayan bir yönetim…  Düşündürücü olmakla beraber icraatlarında da bu gruplarca farklılık arz etmesi Konyaspor’un nasıl ve ne şekilde idare edildiğinin apaçık göstergesi. Futbol şubesinin ayrı bir baş çekmesinden tutunda, transfer komitesinin şahsi ihtiraslarına varıncaya kadar neler olup bitiyor neler. Sık sık görev değişikliklerinden sonraki değişenler, küskünleri belirlerken, ben yönetici olarak kalayım da nasıl olursa olsun diyenlere kadar. Birilerine yer açmak için ve ulufe dağıtmak için yapılan görev değişikleri, birbirlerinin görevinde gözü olanlar da işin cabası. Üç dört ay yurt dışında futbolcu izlettirip de yapılamayan veya aslı olmayan transferler… Daha neler neler. İşte böyle bir yönetim kurulunun Konyaspor’unu bu yıl izlemeye devam edeceğiz. Gelelim sevgili Nurullah Hocamıza. Sevgili hocamız klasik hoca tiplemelerinden. Yönetim karar alır hoca uygular. Değirmenin dümeni dönsün de nasıl dönerse dönsün. Değirmenin suyunun nereden geldiği onları çok alakadar etmez. Birileri gelir birileri gider. Hele hele son dönemlerde yeni jenerasyon hocalar kıymete binince, hocamızın ‘Aman oğlum Nurullah otur oturduğun yerde’ dediğini duyar gibiyim. Onun içinde yönetimin söyleyemediğini veya sözcülüğünü üstleniverir sevgili hocamız. Yönetim dışlar, hocamız sisteme uymuyordu der. Yönetim menajerler vasıtasıyla futbolcu alır, hoca benim izlediğim futbolcu der. Neca hemşerisini getirir, hoca Neca’yı ikna etti olur. Geçen yıl El Saka’da yaşanılanlar gibi. Bir türlü bonussuz futbolcu alamadık gitti. Aslında bu işten anlayanlar bunun böyle olmadığını bilirler, fakat konuşmazlar. Konuşmamaları ise saygılarından ve camia terbiyesindendir. Bir gariptir bu camianın insanları ve hocaları. Sevgili hocam son bir yıl içinde lig öncesi yediğin futbolcu sayısı onu buldu. Kimseyi kandırmaya kalkma. Son gönderdiğin Erman Ergin ve Volkan Çekiç ile alakalı söylediklerin hiç tutarlı değildi. Bu futbolcular iki üç yıldır burada oynuyorlar. Büyük bir bölümünde de sen varsın. Bu çocukları takımın hangi sistemine uyduramadın da gönderdin. Hangi sisteme sorarım sana? Onları gönderip yer açtığın futbolcularda ortada… Sisteme yatkın hangi futbolcuları aldın da bunları gönderiyorsun. Geçen yıl Zafer de; Yasin de, Erhan da aynı şeyler oldu. Ayıptır günahtır. Lig başlamasına bir hafta kala futbolcu gönderilmez. Sen bunu hep yapıyorsun Allah’tan hiç korkmaz mısın? Hiç biride açıkta kalmadı hepsi aslanlar gibi oynuyorlar. Sen aldırttıklarını oturtuyorsun. Bir gün aynı şeyler başına gelse ne dersin. Seni de bir gün gönderirlerse ne yaparsan. Hiç böyle bir çaresizliğe düştün mü? Sen akıllı, cin gibi bir adamsın, birazda Antepli kurnazlığın var.  Elinde fazlalık yokken, bu mali portrede futbolcu alımı da zorken, neden kumar oynadın. Yönetimin oyununa neden geliyorsun. Kendini neden yıpratıyorsun. Sevgili hocam her şey sütliman görüldüğü gibi değil ki. Unutmadan burası Konya bir günde vezir de olursun, rezil de. Bu rüzgar bir gün ters eserse ki, esmeye başladı Konyalı hacı hoca dinlemez haberin olsun.  

Gelelim bir diğer konuya futbolcuya. Sporcu arkadaşlarımızın şu an ne düşündüklerini bilmiyorum. Yönetici satırının ne zaman kime değeceğini bilemezler. İçlerinde satır sırası bende diyenler yok mu? Tabiî ki var. Bu tedirginlik futbolcuya uyku uyutur mu? Uyutmaz. İçini yer bitirir. Birde paranız ödenmiyorsa,  pirimler yatmıyorsa vay haline futbolcunun. Yönetici gördü mü hortlak görmüş gibi olur. Bir de işin içinde üvey evlat öz evlat muhabbetleri varsa, yandım keten helva. Onlara şimdilik fazla bir şey söylemeyeceğim. Özel izinli imtiyazlı futbolcular yerine, disiplinli bir takım olabilmemiz için, daha ahlaki kurallar koyarak kolej havasına büründürülmeliyiz. Yönetim kurulu acilen toplanıp bu sezonun yapısını ve şeklini çizmeli. Bence herkesi de rahatlatmalı. Birinin eline sopayı alma zamanı geldi geçiyor. Son olarak spor basınından bahsedelim. Eskilerde yönetime sızanlar, yönetim oluşumuna katkıda bulunan basından arkadaşlarımız olurdu. Şimdilerde ise daha çok patronların etkisinde kalarak, belediyenin ve siyasi iradeye dayalı tavırlar göze çarpmakta. Basın camiasında isteklisi ve isteksizi maalesef bu doğrultuda hareket ediyor.  Aksini söyleyecek bir tek arkadaşım var mı? Bilemiyorum.  Basındaki arkadaşlara birazda haddimi aşarak şunu söyleyeceğim. Beni ne olur affedin. Güzel kardeşlerim, dostlarım ve ağabeylerim. Görüp bildikleriniz varda yazmıyorsanız, söylemiyorsanız lütfen spor basınından çıkın. Ekonomi, siyaset veya magazin bölümlerinde uğraşın. Yok doğruları görüp duyup yazamıyorsanız, bu işi yine yapmayın. Ben her zaman Konyasporluyum,  Konyaspor’a zarar vermek istemiyorum diyorsanız kusura bakmayın ama siz Konyasporlu olamazsınız. En büyük zararı da siz verirsiniz. Bakın beyler burada bi şeyler kötü gidiyor. Değerli yorumcular bu gün parmak basmazsanız yarın kangrenden kol kopar, ayak kopar.

Son bir konu ile yazımı tamamlamak istiyorum. Ligler başlamadan bir hafta  önce Konyada gerçekleştirdiğimiz TSYD adı altında Hoşgörü turnuvasında çok şey dikkatimi çekti de, bir şeyin altını özellikle çizeceğim. Bu turnuvada malum biz sonuncu olduk. Yine malumumuz her turnuvada sonuncu olduk. Benim dikkatimi çeken konu, Turnuvanın birincisine kupasını Konyaspor Başkan yardımcısı Arif Çelik beyin vermesi. Kupa İkincisine, Mehmet Baykan beyin vermesi, Kupa üçüncüsü takımada Konyaspor Başkanı Ahmet Şanın vermesiydi. Ahmet Şan bypas mı ediliyor diye düşünüyordum. 

Bunu herkes gördü kimse yazmadı. Ben herkes gibi; bu takımın başkanı Arif Çelik mi, Mehmet Baykan mı Ahmet Şan mı yorumunu yapmıyorum. Belki de işin özünde bunlar var bilemiyorum. Benim takıldığım herkesin görüp, yazıp çizmediğini veya sıradan bi şeymiş gibi gösterildiğine şaşıyorum. Belki de herkes buna alıştı tuhaf olan benim. Kim bilir...        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum