Saffet Yurtsever

Saffet Yurtsever

Buruk bayram!

Zaman eridi, fırsatlar tükendi. Rahmet, bereket, mağfiret ve cehennemden kurtuluş günleri geride kaldı. Kadrini bilenlere, zamanı kullananlara, kurtuluşa erenlere, bayramı bayram gibi yapacaklara, bayramdan sonra da erişilen bu saflık ve temizlikle Allah(cc)’ın istediği gibi bir kulluğu meslek edineceklere selâm olsun.

Gözü dönmüş katil İsrail’in Siyonist yönetimi Gazze’deki sivillerin üzerine, kadın, çocuk, yaşlı, hastane, okul, demeden Ramazan’ın son yirmi gününde üç bin tondan fazla bomba ve milyonlarca kurşun yağdırdı. Sekiz yüzden fazla şehit, yedi bin civarında yaralı var. İnsanî yardım yolları kapalı. Gazze, adeta açık hava hapishanesi ve katliam devam ediyor…

İnsanlık üç maymunları oynuyor; Filistin'deki katliamı görmüyor. Bir Türkiye'nin bir de Katar'ın sesi çıkıyor… İsrail'in Siyonist yönetimi uluslararası mahkemede yargılanmak zorunda…

Türkiye’de Siyonist-Haçlı ittifakının A-Planı geri tepince şimdi B-Planı devreye girdi.

A-Planı; MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, Erdoğan’ın indirilmesi, Pensilvanya’daki Kainat İmamı(!)nın Hilafeti’nin ilanı gerçekleşemeyince şimdi de Filistin meselesiyle Gazze meselesiyle doğrudan alakalı olan bir monşerin cumhurbaşkanı adayı olarak tezgaha sürülmesi; yani B-planı devrededir. Çünkü ABD, BM ve AB başta olmak üzere tüm dünyanın sustuğu gibi Türkiye’nin de susmasını istiyorlar. Türkiye’de de İsrail zulmüne eskiden olduğu gibi destek verecek bir yönetim olsun istiyorlar. Bu saldırıların hedefi ne AK Parti’dir ne Tayyip Erdoğan’dır. Hedef bizzat Türkiye’dir, Türkiye’nin bağımsızlığıdır. Kendi ayakları üzerinde durabilecek gelişmiş bir Türkiye istenmiyor. Dünya mazlumlarına kol kanat gerecek bir Türkiye istenmiyor. Çünkü bu hain, gözü dönmüş Siyonist-Haçlı İttifakı’nın nihai hedefi bellidir:

“Yeryüzünde İsmail oğullarından bir tek insan, bir tek Müslüman kalmayıncaya kadar katliama devam!...”

 Siyonist-Haçlı İttifakı’nın taşeronluğunu yapan Pensilvanya kıbleli içimizdeki güruh ve paravanlığını yapan irili ufaklı muhalefet partileri bu ülkede bir dikili ağacı bile olmayan çatı adayları Monşer’in karşısında on iki yıla sıkıştırılmış devasa eserleri olan milletin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan var ve 10 Ağustosta hezimete uğrayacaklarını iyi biliyorlar. Somut planları yok, projeleri yok, vizyonları yok, geleceğe dair elle tutulur gözle görülür bir vaadleri yok. Ülkeyi kalkındırma yolunda bir yol haritaları yok. Bu nedenle yalanla, karalamayla, ne koparabilirsek kâr mantığıyla saldırıyorlar. Ama nafile… Ellerindeki tek malzeme milleti germek ve kutuplaştırmaktır. Milleti ne kadar korkutur, ne kadar kışkırtır ve kutuplaştırırlarsa o kadar ayakta kalabileceklerine inanmışlar/inandırılmışlar. Ancak, bu yöntemler eskide kaldı. Millet, kutuplaştırıcı değil, birleştirici siyaseti benimsiyor. Millet, millî birlik ve kardeşlik Projesi’nden yana…  Çözüm sürecinden yana… Şekilden, boş vaatten yana değil, icraattan yana…

Millet, muhalefetin, Monşer cumhurbaşkanı adayının, Pensilvanya’nın, Pensilvanya medyasının ve diğer malum medya kuruluşlarının Gazze’deki zulmü perdelemek için gösterdikleri çarpıtmaların farkında… Gündemi değiştirmek, İsrail’e lojistik destek sağlamak, hükümeti oyalamak ve dikkatleri başka yerlere çekmek için kendilerine verilen rol gereği hep birlikte çalıp oynuyorlar… Millet, bu projelerin, bu tezgâhların, bu tuzakların, bu kumpasların farkındadır. Asıl meselenin Gazze, Suriye, Irak olmadığını; Türkiye’nin bağımsızlığı meselesi olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. İşte bu nedenle 10 Ağustos, 2023 vizyonlu yeni Türkiye’nin tam bağımsızlığına adım atması olacaktır…

Bu vesileyle evrensel etik değerler kapsamında çalışmalarına devam eden değerli basın mensubu arkadaşlarımızın Gazeteciler ve Basın Bayramını kutluyor, görevlerini yaparken hayatlarını kaybeden kardeşlerimizi de rahmetle anıyoruz.

Halkları Müslümanlar olarak her türlü duygunun paylaşıldığı, tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin, yardımlaşmaların zirve yaptığı; zenginin, fakirin halinden; tokun, açın halinden anlamasına vesile olan, infak, bağış, zekat ve fitre gibi İslami ahlâkımızın gereği olarak sosyal yardımlaşmaların dolu dolu yaşandığı, sosyal hayatın gereklerinin en iyi şekilde yerine getirildiği mübarek Ramazan ayının ardından, yaptıklarımıza mükafat olarak Allah’ın bizlere lütfettiği bir buruk bayramı daha idrak edeceğiz.

  Mübarek Ramazan ayı boyunca, Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de ve dünyanın daha birçok yerinde Müslüman kardeşlerimiz zulüm, baskı, şiddet altında oruçlarını tuttular; fakat Bayramı bayram olarak yaşayamayacaklar. Bu zulmü kardeşlerimize reva görenleri Kahhar olan Rabb’imize havale ediyor, bir an önce huzur ve refah ortamına kavuşmaları için dua ediyoruz. Maddî ve manevî üzerimize düşenleri de fazlasıyla yapmaya gayret ve teşvik ediyoruz.

Bu buruk Ramazan Bayramı’nın tüm İslâm Âlemi’ne ve insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabb’imizden niyaz ediyoruz.

Allah(cc)’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.