Böyle cami mi olur?

Kurban Bayramı’nın dördüncü ve son günü Cuma idi. Bayram ziyareti için dolaşmakta olan Ahmed Efendi, apartmanlar arasında bir boşluğa inşa edilmiş olan kubbeli camiye yaklaştığında namaz vakti de yaklaşmıştı. Cumayı o camide kılmaya karar verdi. Arabasını uygun bir yere park ettikten sonra camiye yöneldi. Caminin birkaç basamaklı merdivenini tırmanıp içeri girdi. Kapının hemen ardında sağlı sollu ayakkabılıklar vardı. Ayakkabısını sağdaki raflardan birine bıraktı. Kendinden önce içeri giren biri, ayakkabısını içeri götürüyordu. Demek ki, içeride de ayakkabılıklar vardı.

Camiye giren Ahmed Efendi, geniş ve ortası ve çevresi güzel yazı örnekleriyle süslenmiş geniş kubbeye bakmaktan kendini alamadı. Sonra kubbe merkezinin neredeyse tam altına gelecek bir yere oturdu. Üzerine oturduğu halı yeni, temiz, güzel ve yumuşaktı. Fakat cemaat az gibiydi. Ahmed Efendi bu azlığa şaştı. Caminin soğukluğuna, herhangi bir ısıtma cihazının bulunmayışına da şaştı. Bir süre sonra ezan okundu. Cemaat biraz daha çoğaldı. Dört rekatlık sünneti kılan Ahmed Efendi, dönüp ardına baktığında caminin neredeyse tamamen dolduğunu görerek ferahladı. Hemen herkes sünneti kılmıştı. Fakat mermer minberin basamaklarını çıkan bir imam yoktu ortada. İmam nerede? İmam görünmüyor! Sonra birden ezan sesi yükseldi hoparlörlerden.

Ahmed Efendi’nin içinde bir şüphe uyandı: Acaba Cuma ezanı ve hutbeler de mi “merkezî sistem”e bağlanmıştı? Ezan bitince imamın hutbeyi başlatan sesi işitildi hoparlörlerden. Mermer minber, evet boştu ama işte imamın sesi buradaydı. Tuhaf bir durumdu ve cemaatten birçoğu bu tuhaflığa şaşmış ve şaşkınlığını bir şekilde belli etmişti.

İşin aslını bilen biri, açıklama yapmak ihtiyacını hissetti: “İmam alt katta!”

Cemaatten kaçı bu açıklamayı nasıl ve ne kadar anladı, kim bilir? Ahmed Efendi durumu anlamıştı: Bu caminin imamı ve cemaati, kış mevsiminde namazları, ısıtılması daha kolay olduğu için caminin alt katında kılıyorlardı. Fakat bugün Cuma idi ve cemaat alt kata sığmayacak kadar çok olacağı için burayı, asıl camiyi de açmışlardı. Durum bundan ibaretti ve ortada anlaşılmayacak bir durum yoktu.

Ahmed Efendi yine de o soruyu sordu: “Böyle cami mi olur? Cemaatin az sayıda olduğu vakit namazlarında caminin altındaki bölmede namaz kılınmasını anlayabiliriz, ama Cuma gibi bütün Müslüman erkekleri toplayan bir  ibadette bu bencillik, bu sıcak düşkünlüğü nedir? Soba, kalorifer, klima, hiçbir ısıtıcı kaynak olmasa, cemaatin sıcak soluğu yeter ısınmaya. Yetmez mi yani? Burada asıl güzel görkemli mermer minber boş dururken imam efendinin o alçak tavanlı basık alt katta hutbe okuması yakışık aldı mı? Almadı! Olmadı bu iş, olmadı!”      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.