Bostan Korkuluğu

Bostan Korkuluğu

Bostan korkuluğu bir gün kendini çok yalnız hissetti. Kendine bir arkadaş aramaya karar verdi. Önce kargaya sordu:


- Benimle arkadaşlık eder misin?


Karga kızarak:


- Benden bir darı tanesini bile esirgersin. Seninle nasıl arkadaş olabilirim? dedi. Uçtu gitti.


Korkuluk boynunu büktü. Ama umudunu yitirmedi. Ayağının dibindeki tarla faresine seslendi:


- Ne olur dostluğumu kabul et.


Tarla faresi:


- Senin dostluğun olmaz olsun! Geçen gün açlıktan ölen yavruma yiyecek götürüyordum. Sen önüme çıkınca korkudan düşürdüm, dedi.


Korkuluk buna çok üzüldü. Ama biraz ilerde oynayan çocukları görünce yeniden umutlandı. Onların yanına yaklaşıp :


- Beni de aranıza alın ne olur! diye yalvardı.


Çocuklar hep bir ağızdan :


- Bizleri korkutuyorsun. Topumuz kaçsa , senden korkumuzdan gelip alamıyoruz, dediler. Sonra koşarak uzaklaştılar.


Zavallı korkuluk şaşırıp kaldı.


- Hiç kimse beni sevmiyor. Herkes benden korkup kaçıyor! diye ağlamaya başladı.


Sonra:


- Yalnız yaşamaktansa, öleyim daha iyi! diye mırıldandı.


Onun bu söylediklerini bekçi köpeği duydu. Havlayarak :


- Ölmek çare değil. Yalnız yaşayan bir tek sen değilsin, dedi. Sonra devam etti:


- Ben de yalnızım. Benden de herkes korkuyor. Havlayarak buraya kimseyi yaklaştırmıyorum. Çünkü görevim bu, dedi.


Bunun üzerine korkuluk ağlamayı kesti.


-Doğru söylüyorsun köpek kardeş. Ben görevimi yapmasam, kuşlar, fareler ekinleri yer bitirir. Çocuklar tarlayı ezer geçerler. Hele bostan hırsızlarına gün doğar. Sonra sahibim, karısı ve üç çocuğunu nasıl geçindirir? Emeğinin karşılığını nasıl alır? dedi ve o günden sonra da yalnızlıktan hiç şikayet etmedi.