Bişeyler ters gidiyor, ama...

Darbe girişimine bizzat katılmış askerleri mahkeme başkanı savcının tüm itirazlarına rağmen salıyor. Savcı bey hemen itiraz hakkını kullanıp müracaatını yapıyor, tabi bu sefer bir üst mahkemenin önüne gidiyor konu. Üst mahkemenin başkanı bakıyor ki salıveren hakim bunun abi dediği birisi. Kararı bozsa abisine ayıp etmiş olacak, bozmasa adaletin içine edecek, nihayet adalete pislemeye karar veriyor, nihayetinde abisiyle yüzyüze bakacak. Adalet istiyoruz diye yürüyen zihniyete mensup olduklarını da vurgulamadan geçmeyelim...

Fetö'nün okuluna gitmiş, dersanesine kayıt olmuş, bankasına para yatırmış veya derneğine gidip gelmiş olanlar sivil oldukları için savunmaları önemli. Çocuk okul kazansın diye gittiydim, kredi maliyeti az diye bu bankaya girdiydim falan filan...

Darbeci askerin ne gerekçesi olabilir ki!

Bizzat eline silah almış, tanka binmiş rütbeli askerlerden bahsediyoruz. Daha bunlar emredilen yere varamadan darbenin başarısız olacağına dair bilgiler geliyor ve direksiyonu çevirip askeriyeye geri dönüyorlar. Kamera kayıtları olduğu gibi gösteriyor meseleyi, ama sonuç itibariyle bu askerler darbeye katılmamış sayılıyorlar ve kendi zihniyetlerindeki hakimler tarafından da salıveriliyorlar...

Bunların zihniyetinde hakim veya savcı kalmış mı ki!

Efendim, mevzumuzdaki mahkeme başkanı etrafında çok sevilen, çok insancıl, sosyal demokrat diye tanımlanan cinsten. Kılıçdaroğlugillerden yani. Türkiye'yi yönetmeye aday, ülkenin ana muhalefet partisinin başkanı darbeye tiyatro derse, onu seven, ona oy veren, onun gibi düşünen savcılar, hakimler ne yapar; genel başkanlarına destek verirler!

Evet şuanda en büyük tehlikelerden birisi de budur. Yani CHP'li gibi görünüp fetöcülere yol veren ve belli makamları meşgul eden sosyal demokrat abiler!

Yukarıdaki meselede itiraz edip darbeci askerlerin salıverilmesine mani olmaya çalışan cumhuriyet savcısı vatansever arkadaş bu ve benzeri hadiselerden artık savcılık yapamaz hale geldiğini baş savcıya ileterek başka bir göreve gitmek istiyor. Bir yıl boyunca solcu görünen hakimlerin oyuncak ettiği adalet mekanizmasında işe yaramayan bir çark olmak istemeyen savcı adi suçlarla ilgili vazifesiyle meşgul şuan ve içi içini kemiriyor, ama derdini anlattığı kimse kendisine ilaç olmuyor...

Bu anlattığım bir şehrimizdeki bir savcımız. 81 vilayette kaç savcımız aynı dertten muzdarip bilemiyorum artık...

Yeni Adalet Bakanımız umarım adaletin sadece Ankara'dan bakılarak görülebileceğine inananlardan değildir. İnşaallah farklı şehirlerdeki davaların gidişatını güvendiği hakim ve savcılarla istişare eder de toplumda giderek bozulmaya başlayan 'adalet'e güven yeniden gelir...

...

 

Kayyumlar ne iş yapar!

Efendim 15 Temmuz'dan önce de pek çok şirkete devlet el koyup kayyum atıyordu, ama bu tarihten sonra binlerce şirket devlet tarafından el konulduğu için çok sayıda kayyum gerekti. Büyük şirketlerin kayyumları büyük maaşlar aldığı için tabi şuan Ankara'da kayyum zenginleri oluşmaya da başladı...

Örneğin fetöden devletin eline geçen büyük bir otele otelcilikten, turizmden, yemekten, içmekten hiç mi hiç anlamayan bir zatı muhteremi güya çalmaz çırpmaz diye kayyum atarsan ne yapar!

Zaten zarar eden müesseseyi iyice içinden çıkılmaz bir hale getirir ki, evet getirmiştir. Şuan böyle bir otelin trilyonlarca zararı söz konusudur, ama olsun bizim çok dürüst kardeşimiz artık kimin adamıysa, kimi araya sokarak geldiyse oraya bu büyük işletmenin canına okumuştur...

Yahu dürüstlük insan ve müslüman olmamızın en önemli bir şiarıdır. Diğer insanlardan bizi ayıran bir özellik değildir! Ama etrafta dürüst görünüp alttan iş götürenler var diyorsunuz, doğru diyorsunuz bunun çözümü bi halttan anlamayan adamları bi yerelere getirmek değildir. Bir Alman atasözü derki, güven iyidir, kontrol ondan daha iyidir. Mekanizmayı iyi kur. Hem yere bakan cinsinden çok güven veren tipler sayesinde gelmedik mi bugünlere...

At binenin kılıç kuşananındır kardeşim. Mesela ben iyi bir lokantacıyım, devletin elinde de işletilecek bir lokanta var. Bana emanet et kâr ettireyim, satacağın zamana kadar burayı ayakta tutayım. Yok, falanın oğlu, filanın yeğenine maaş verilmesi gerekir diye lokantaya sadece yemek için giren birine verirsen bir ay sonra ruhuna fatiha okursun mekanın.

...

 

Bir bakmada FETÖ'cüleri bulma formülü!

En sonunda buldum! Bu fetöcülerin bir bakışta anlaşılması için formülü buldum. Bunlar çok büyük ekseriyetle don don bakarlar, samimi olamazlar, size hep bir güvensizlik hissi verirler. Basit meseleleri bile anlama yetileri yoktur. Bazen geri zekalı diye iletişimi kesersiniz bunlarla. Rüya ile yönetilebilecek kadar saftiriktirler. Haaa nadiren de olsa bu sıfatların dışında özellikleri birinde görürseniz bilin ki kuyruğu bunlara kıstırmıştır. Ya da acayip yağlı bir menfaati vardır, bi süre takılıyordur. Yani kendince zaman ayarlı bir iletişim...

Bir vakitler bunlardan bir tanesi musallat olmuştu da onu tanımaya çalışırken çözmüştüm aslında bunların ortak özelliklerini, şimdi sıra sıra görünce şifre tamamen çözüldü. 25 sene evvel Konya İmam Hatip Lisesi'nden mezun olduğumuzda bizim sınıfta bunlardan birisi vardı. Pek İHL'ye düşmezlerdi, ama demek ki oranın imamlığı bundaydı. Düşünüyorum da o çocuk sınıfın en donuğuydu. Kendi kendine yaşadığı bir dünyası vardı, şimdi anlıyorum ki rüyaların etkisinden bir türlü çıkamıyordu. Bize istihza ile bakışını unutamam. En iyi okulu kazanmış, bitirir bitirmez de en güzel işlerde iyi paralara çalışıyordu bize göre o zamanın 'Nurcu'su bu eleman. Sonradan anlaşıldı ki Fetönün elemanlarından birisiymiş ve mesele bizim bildiğimiz gibi değilmiş. Etrafınıza bakın kalıp uyuyorsa buldunuz demektir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum