Bir Kur’an da sen hediye et!

Okullar kapanıp Yaz Kur’an Kursları açılınca, Kur’an-ı Kerim satışında az da olsa bir kıpırdanma olur. Tabii ki, Kur’an-ı Kerim bilmeyen biri iseniz çocuğunuzun Kur’an-ı Kerim okuması sizin için ayrı bir heyecan kaynağıdır. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim almaya gelen bir kısım vatandaşlar bazı serzenişte bulunurlar. İşte Hıristiyanlar kitaplarını sokaklarda bedava dağıtıyorlar, bizim Müslümanlarda ise niye böyle bir şey yok gibi. İlk duyduğunuz zaman mantıklı gibi gelse de zihinsel alt yapısında bu tür insanların sıkıntısı tamamen maddidir. Bu insanlar cebinden üç beş kuruş para çıkmasını istemez.

Son zamanlarda dikkatimi çeken ve bir toplumsal bir hastalık haline dönüşen bedavacılık. Hep birilerinden bir şey beklemek; hep birileri yapsın, biz sahip olalım; hep birileri versin, biz alalım. Evet, bu davranış, toplumda tedavisi zor olan bir hastalık haline dönüşmüş durumda. Şimdi ben soruyorum size, o birileri versin dediğin kim, laik devlet mi! Herhalde devletimiz, vatandaşa Kur’an-ı Kerim dağıtacak değil? O zaman kim yapacak bu işi? Sen, ben ve tüm hayırsever vatandaşlar. Hayır, böyle bir hayır hizmeti, birileri yapınca diğerinin üzerinden kalkıyor mu? Böyle bir şey de yok. Babanın oğla, oğlun babaya faydası olmayacağı bir gün ki o günde zerre miktarı iyiliğin ve zerre miktarı kötülüğün tartılacağına iman da ediyoruz. O mizan gününe her nefis mutlaka varacak. Pekala o zaman halimiz ne olacak? Başkasının yaptığı iyilikten biz pay alamayacağımıza göre, vay o günkü halimize.

O zaman bir Kur’an-ı Kerim de sen hediye et ki, Kur’an-ı Kerim’in ulaşmadığı insan kalmasın, öyle değil mi? O zaman birileri de desinler ki, “Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’i hediye ediyorlar.” Ne kadar güzel bir söz değil mi? Söylemesi ne kadar da kulağa hoş geliyor.

Düdüklü düğün isterim ben…

Basit bir örnekle olayı değerlendirelim isterseniz. Düğünlerde niye insanlar durmadan arabaların kornasına basarlar sizce? Bana göre kompleks, bakın ben buradayım, ben de varım, beni de görün, ben de yapıyorum gibi benmerkezci duygularını tatmin etmek. Bu duyguları tatmin etmenin en uygun ve en müşahhas örneği değil mi, düğünlerde korna çalmak? Bu davranışı başka zaman yapsan deli diye gülerler; en uygun yeri ve zemini düğünlerdir. İyi de kardeşim, sen konvoy yapıyorsun; düğündür, neşeleneceksin, bunları anladık. Pekâlâ, sen neşelenirken, niye başkaları rahatsız olacak? Düğün yapmak insanları rahatsız etmek mi, neşelendirmek mi? Veya böyle bir şeye hakkın var mı? Günde bilmem ne kadar düğün olduğunu düşünürseniz. İnsanların sıcaklardan bunaldığı bir ortamda, stres yapma, dur bakalım. Bundan dolayıdır ki herhalde hafta sonları dağlar taşlar insanlarla dolmakta.
Olayın başka bir boyutu ise şu: Yarın kız istemeye gittiğiniz zaman kız evi dese ki! Arkadaş şu kadar araçla düğüne katılacaksın, şu kadar araba aynı anda konvoyda olacak ve şu güzergâhı gezerken klakson çalınacak, işte o zaman ne olur halimiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.